Bu toplantıdan sonra üzerinden Yirmi yıl geçti.Bu zaman içinde Yirmi Dört verdiği sözü tutmuştu. Kılıç Bey’e inanılmaz bir bilgi akışı gerçekleştirdi. Bu bilgiler sayesinde Kılıç Bey yüzlerce suçluyu yakaladı.İmtiyazların ve Khaos’un karşısında masumların güvencesi oldu. Ofisi şehrin en popüler ofisi kendiside

şehrin en ağırlığı olan müfettişi olmuştu."Her şeyin bir bedeli vardır. Yirmi Dört’e yaptıklarının karşılığını ödeme zamanı geldi" diye düşündü. Bir saat sonra Kılıç Bey ve Şahin Eğitim Merkezi’ndeydiler. Burası çok büyük bir kompleksti. Bir sürü bina bir birine bağlanmıştı. Eğitim devam ediyordu.Öğrencilerin bazıları ders molasındaydılar. Öğrencilerin arasına hiç girmeden Kompleksin ortasındaki kubbeli binada Eğitmen’in bürosuna girdiler. Merkezin güvenliği Kılıç Bey’e bağlıydı. Eğitmen bürosunda bir adamla oturuyordu. Kılıç ve Şahin içeriye girince bilgisayarını kapattı. Telefonu kaldırdı sekretere:

-Toplantı yapacağız rahatsız edilmek istemiyorum dedi.

Ayağa kalkarken masanın altından bir düğmeye bastı. Hafif bir uğultu duyuldu. Odanın dinlenmesine karşı sinyal bozucu çalışmaya başladı.Gülerek Kılıç Bey’e yaklaştı.

-Hoş geldiniz Kılıç. Şahin.

Otururken karşı koltuktaki adamı tanıştırdı.

-Süleyman Bey Eğitim merkezinin mütevelli heyeti üyelerindendir. Aynı zamanda Yönetim Konseyi Başdanışmanıdır.

Süleyman Bey gülerek kalkıp elini uzattı.

-Memnun oldum Kılıç Bey.20 yıldan sonra yeniden görüşmek güzel. Şahin Bey.

Otururken eliyle oturmalarını işaret etti. Eğitmen duvardaki gömme dolabı açıp ısıtıcıyı çalıştırmıştı. Bu hareketi Kılıç Beyin dikkatini çekti. Eğitmen herkese odasında çay ikram etmezdi.

-Öncelikle sizi ve Şahin Beyi başarılarınız için tebrik ederim Kılıç Bey. Başmüfettişlik unvanını çoktan hak etmiştiniz zaten.

Süleyman Bey genzinden tek düze konuşuyordu. Kıyafetlerine bakılırsa ekonomik durumu iyi olmalıydı. Dolaptaki ısıtıcı kaynamıştı. Eğitmen dört çay hazırlayıp servis yaptı. Masasına oturup dinlemeye başladı.

-Teşekkür ederim Süleyman Bey dedi Kılıç Bey.

Adamın konuşma şeklinden biraz tedirgin olmuştu. Anladığı kadarıyla Süleyman Bey denen bu adam kendisini tanıyordu. Adamın hakkında gereğinden fazla bilgi sahibi olabileceği düşüncesi tedirgin etmişti Kılıç Beyi.Çaydan bir yudum aldı.Canı sigara sarıp içmek istedi birden. Süleyman Beyin gülümsediğini fark etti aynı anda.

-Sigara içmek istiyorsanız eğer dedi Süleyman Bey.

-İstersem içerim dedi Kılıç Bey sertçe.

Sinirlenmişti.

-Anladığınız gibi Kılıç Bey. Sizi tanıyorum. Hem de çok iyi tanıyorum. Sizi ve sizinle ilgili herkesi iyi tanıyorum. Şahini Melike’yi Vaizi ve İbrahim’i.

-Hangi sıfatla beni ve benimle ilgili kişileri araştırdığınızı öğrenebilir miyim?

Sesi kavga etmeye hazır çıkıyordu artık.Konuşurken ters ters Eğitmen’e bakmıştı. Adamın bildiklerini Eğitmen’den öğrendiğini düşünmüştü.Eğitmen fark etmedi bakışını. Süleyman Bey’i inceliyordu.

-Sıfatımın önemi var mı Kılıç Bey? Ama merak etmeyin.Sizi kötü niyetle araştırmış veya takip etmiş değilim.

Durdu biraz düşündü. Çayından içti. Gözlerini Kılıç Bey’e dikti.

-Bu görüşme benim için ilk.Kusura bakmazsanız sizlerinde bildiği bazı tarihi gerçeklerden bahsetmek istiyorum.

Durakladı. Anlatmak istediği konuları kafasında toparlamaya çalıştı.

-Vatan dediğimiz bu topraklarda 1300 yıldan fazla zamandır var olduğumuzu biliyorsunuz Kılıç Bey. Bu topraklardan bizi atmak için binlerce plan yapıldı, tümü başarısızlığa uğradı. Bizleri bu topraklardan atmak için silah ve savaş üzerine yapılan bütün planlar başarısız oldu. Silah ve savaşla bizi kimse mağlup edemez. En son yapılan plan başarıya ulaştı. Çünkü bu plan diğerlerinden farklı uygulandı. Silah ve savaş üzerine yapılan planlar başarısız olduğu için son plan siyaset ve para odak merkezli yapıldı ve uygulandı. Plan para işbirlikçiler ve siyaset sayesinde başarılı oldu. Önce menfaat karşılığı vatanımızı sattık. Sonucu biliyoruz. Irk ve Din kullanılarak birbirine düşman edilen insanlar. Ardından tüm dünyada eş zamanlı başlayan Küresel savaşın bize yansıması Büyük iç savaş. Bu savaşta öldürülen ve sakat kalan 30 milyon insan. İç savaşın ardından tek suçu vatanını sevmek olan ve özgür yaşamak istediği için sürülen yüz binlerce kişi. Hain damgası vurularak öldürülen yüz binlerce insan. Bu bölünme sürecine şu veya bu şekilde herkesin katkısı oldu. O dönemde yaşayan herkes suçlu bana göre. Satıldığı için artık vatan diyemeyeceğimiz bize ait olmayan bizim yönetmediğimiz bir toprak parçası. Küresel sermayenin desteği ile koskoca bir vatan küçültülüp bu şehir kuruldu. Yirmi Dört bu terör ortamının başlangıcında Büyük İç Savaşın liderleri tarafından Khaos’a karşı kuruldu. Aslında kuruldu demek yanlış olur. Bir süre menfaate dayalı bir yapılanmaya dönüştürülmesine rağmen yeniden yapılandırıldı demek daha doğru olacaktır. Alt yapısı var olduğu için aktif hale getirildi. Sizin atalarınızın da içinde bulunduğu kurucularımız muhaliflerin eski ağ içinde oluşturdukları Yeraltı ağında kendine bir yer açtı. Bulabildiği bütün bilgileri koruyarak toplumumuzu toparladı. O günkü ortamın gereği olarak DİŞE DİŞ-KANA KAN mücadele yöntemi belirlendi. Üç nesildir bütün isyanları biz organize ettik. Ağabeyim İbrahim’le birlikte büyük saldırıya katılmıştı. Öldürüldü. Küçüğümde saldırıdan sonra İmtiyazlılar tarafından öldürüldü. Ben İbrahim’le beraber büyük saldırının planlarını hazırlayan ekiptenim. Bildiğiniz ve anlayacağınız üzere Yirmi Dört’ün Beyin takımındanım.

Söylediklerinin etkisini ölçmek için sustu biraz.Şahine baktı. Şahin her zamanki gibiydi. Gülerek bakıyordu. Kılıç Beyin yüzü karışmıştı. Yirmi Dört’le arasındaki bağlantıyı yirmi yıldır Eğitmen sağlıyordu. Yirmi yıldır Yirmi Dört’ün vurucu gücü gibi çalışmasına rağmen Yirmi Dört’ün yönetim kademesinden kimseyle karşılaşmamıştı. Eğitmen hep karşı çıkmıştı. Takip altında olduğu için deşifre olacağından endişe etmişti.Kılıç Eğitmen’e hak verdiği için fazla araştırmamıştı. Hayalet gibi etrafında hissettiği Yirmi Dört’ü araştırmasının tehlikeli olacağına karar vermişti en son. Şimdi Yirmi Dört’ün Beyin takımından olduğunu iddia eden biri karşısında konuşuyordu.

-Gençliğimden bu yana Yirmi Dört’ün şehir efsanesi olduğunu düşünmüşümdür. Doğrusunu söylemek gerekirse hala aynı düşünüyorum. Çaresiz insanların oluşturdukları bir efsane.

Süleyman Bey kıkır kıkır güldü.

-İlginç bir taktik ama bende işe yaramaz Kılıç Bey.Madem öyle niçin bu efsanenin dirilmesi gerçek olması için çalışıyorsunuz Kılıç Bey’? Bize ulaşmak için Eğitmen’i niçin kullanıyorsunuz? Veya şöyle sorayım: Khaos’a karşı bizden niçin destek istediniz? 35 yıllık meslek hayatınızda şunu öğrenmiş olmalısınız: Khaos’a sadece Yirmi Dört karşı çıkabilir.

Haklıydı adam. Şehirde Yönetim binasının ve Khaos’un çekindiği tek örgüt Yirmi Dört idi yıllardır. Tam kuruluş tarihini ve yaşını kimsenin bilmediği Yirmi Dört Khaos ile eş zamanlı ortaya çıkmıştı. Aynen Khaos gibi isimleri unvanları sayıları meslekleri bilinmeyen insanların oluşturduğu Yirmi Dört.

Çoğu insanın adını duyunca korktuğu Yirmi Dört.

Yönetim binasının deşifre edene servet vaat ettiği Yirmi Dört.

Geçmişinde binlerce ölü ve binlerce sakat bulunan Yirmi Dört.

Şehirdeki tüm binalarda adamları olan Yirmi Dört.

Hakkında yıllarca okumayla bitirilemeyecek suç dosyası bulunan Yirmi Dört.

Gerektiğinde kendi içinde bile infaz yapmaktan çekinmeyen Yirmi Dört.

Hedeflerini ve eylemlerini saklama gereği duymadan ilan edecek kadar pervasız Yirmi Dört.

Kendisini takip eden, koruyan, bilgi veren, yardım eden ve bunu kendisinden gizleyebilen Yirmi Dört.

Kılıç Beyi tedirgin edense Yirmi Dört hakkında sıradan insanların bildiklerinden farklı bir bilgiye sahip olmaması.20 yıldır dolaylı olarak pek çok işini yaptığı Yirmi Dört’ün kendisiyle tanışma gereği bile duymaması.Şimdi kendisini deşifre ediyor. Niçin?

Süleyman Beyin gömleğinin cebinden bir tabaka çıkarttığını ve kendisine uzattığını fark edip irkildi.Kapağında Yirmi Dört köşeli yıldız bulunan bu altın kaplama tabakanın aynısından kendisinde de vardı. 20 yıl önce İbrahim kaçmadan önce vermişti. Sınırlı sayıdaki bu altın kaplama tabakanın sadece Yirmi Dört’ün yetkililerinde bulunduğunu söylemişti.

-Tabakayı hatırladınız mı Kılıç Bey? Aynından bir tanede sizde var. Yirmi yıl önce İbrahim size verdi ve geri alınmadı. Şimdi eğer sararsanız birer tütün içebiliriz her halde.

Kılıç Bey itiraz etmeden tabakayı açıp içinden çıkardığı tütünlerle dört tane sigara sardı. Sigaradan derin bir nefes çeken Süleyman Bey:

-Hatırlıyorsunuzdur 20 sene önce Büyük Saldırı’nın hemen ardından çiftlik evinizde sizinle bir anlaşma yaptık Kılıç Bey. O gün size İbrahim’in görevini teklif ettik. Bu İbrahim’in bizden son ricasıydı. Teklifimizi reddettiniz.Karşılığında alternatif bir anlaşma sundunuz. Yirmi Dört ile farklı bir ilişki içinde çalışmayı teklif ettiniz. Bizden alacağınız bilgilerle toplumumuzu korumaktı teklifiniz.Teklifiniz bizim için makul bir teklifti. Hem siz hem biz bu anlaşmaya sadık kaldık. Geçen zaman içinde bu anlaşmanın toplumumuza gerçekten faydalı olduğunu fark ettik. Sizin Yirmi Dört’le doğrudan bir bağlantı kurmamanız gerektiğine karar verdik. Aramızdaki bağlantı ispatlanamaz olsa da Yönetim binası şüpheleniyordu. Ve sizi devamlı takip altında tutuyordu. Aradan 20 yıl geçti. Şartlar değişti ve yeni kararların alınıp uygulanması gerekli oldu.20 yıl içinde yaralar sarıldı. Artık daha aktif olmamız bir mecburiyet haline gelmiştir.

Kılıç Bey Süleyman Beyi dikkatle dinlemeye başlamıştı. Konuşmanın gidişatından kendisine önemli bir teklif yapılacağı belli oluyordu.

-Hedefimiz Kılıç Bey dedi Süleyman Bey.

Kılıç Bey konuşmanın gidişinden memnun kalmamıştı. Süleyman Bey’in konuşmasına izin vermedi.

-Süleyman Bey hedef sizin hedefiniz. Umarım bu hedefe ulaşmak için planlarınıza beni dâhil etmemişsinizdir.

-Kılıç Bey...

-Süleyman Bey! Dediğiniz gibi Yirmi Dört ile şartlı bir anlaşma yaptık. Bu anlaşmaya karşılıklı sadık kaldık.Anlaşmadan hem siz hem ben beklediğimizin üstünde fayda sağladık. Hepsi bu kadar. Sizlerle anlaşmak istememin sebebini biliyorsunuz. Kız kardeşimi yalnız bırakamazdım. Ayrıca İbrahim’e ve arkadaşlarına olan minnet borçlarım vardı. Anlattığınız her şeyi sizin kadar hatta sizden fazla biliyorum. Babam ve amcalarımın Yirmi Dört için çalıştığını biliyorsunuz. Dediğiniz gibi atalarım Yirmi Dört kurucularından. Sadece biliyorum. Bilmem inanmamı, kabul etmemi ve sahiplenmemi gerektirmiyor. Kozmopolit bir karakterim olduğunu biliyor olmalısınız. O yüzden bana hedeflerinizden bahsetmenize gerek yok. Eğer yardımlarınızın karşılığını istiyorsanız.

-Biliyorum Kılıç Bey. Hem de çok iyi biliyorum merak etmeyin. Ancak yinede izin verirseniz konuşmamı bitirmek istiyorum. Hedefimiz sahibi iken hatalarımız yüzünden kaybettiğimiz bu şehirde her türlü yetki ve söz hakkının toplumumuza ait olmasıdır. Bunun için farklı bir strateji uygulamak zorundayız. İlk nesil toplumuzu toparladı. İkinci nesil kaybettiklerimizi geri almak için önlerine büyük bir hedef ve kuralları koydular bizlerde bu hedefe ulaşmak için çok büyük hayaller kurduk. Hayallerimize ulaşmak için çok zaman ve emek harcadık. Bu uğurda binlerce insanımızı kaybettik. Hayallerimizin gerçekleştirilme zamanı geldi. Bunun için kadromuzun hazır olduğunu düşünüyoruz. Çalışma kolonilerinde ve şehirde gerekli ağırlığa sahibiz. Khaos ve Şehir yönetiminin yok olana kadar pasifize olma zamanı geldi. Bu yolda kurduğumuz planlarda isteseniz de istemeseniz de var olacaksınız. Ne kadar kozmopolit olursanız olun bu planlara dahil olmak zorunda kalacaksınız. Unuttunuz mu? Siz özel hayatını bile Müfettişlik mesleğinin kurallarına göre düzenleyen birisiniz. Karşılık istemeye gelince. Eğer maddi beklentilerimiz olsaydı İstihbarat ofisine bilgi verirdik Kılıç Bey size değil.

Kılıç Bey duyduklarıyla adeta şok olmuştu.Kendisi hakkında plan kurulmasından nefret ederdi. Süleyman Bey tehdit etmiyordu ancak söylemek istediği gayet açıktı. Kılıç Bey ne yaparsa yapsın Yirmi Dört’ün planlarının içinde olmak zorunda kalacaktı. Prensipleri uğruna Başkanla birlikte düşmanlarını kurtardığı gibi olaylardan uzak kalamayacaktı. Eli kolu bağlanmıştı. Süleyman Bey gözlerini Kılıç ve Şahin’e dikti. Cebinden çıkarttığı sigarayı yaktı. İçine çektiği dumanı havaya savurdu.

-Unutmadan Kılıç Bey dedi. Martin’e kesilen cezanın uygulanmasındaki yardımlarınız için teşekkür etmeliyim size. Her zaman olduğu gibi işinde uzman kişilerle çalışıyorsunuz. İbrahim’in oğlu iyi iş çıkardı.

-Evet, titiz bir çalışmaydı. Ancak disiplinsiz hareketlere asla müsamaha göstermem. Emri ben verseydim emrin değiştirilmesine müsaade etmezdim.

-Normal şartlarda bizde müsaade etmezdik Kılıç Bey.Ancak Yusuf bize İbrahim’in emaneti. Yusuf’un Çok Gizli dosyaya ulaşmasını biz sağladık. Bir tür sınav anlayacağınız. İbrahim’de bu şekilde davranırdı biliyorsunuz. Büyük ihtimalle sizin davranışınızda aynı olurdu. İbrahim, Siz, Şahin ve Yusuf aynı insani zaaflara sahipsiniz. Farklı olsaydınız prensipleriniz ve Konsey başkanı- nın hatırına platformdaki düşmanlarınızı kurtarmazdınız. Yusuf ve arkadaşları babalarının yarım bıraktığı işi tamamlayabilirler. Motivasyonlarını kırmamak lazım. Bazen kurallar esnetilebilmeli. Önemli olan sonuç.

-Benden ne istiyorsunuz Süleyman Bey. Benden beklentilerinizi öğrenebilir miyim?

( Yirmi Dört 19 başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 21.10.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.