Yine  başıma  belayı  alacağımı  biliyorum  ama  nerede  bir  muzırlık  varsa  gelip  beni buluyor.

Bu  gün  de öyle  oldu.  Doğrudan  doğruya  kendine  şiddet  uygulayıp  omuzuna  dövme  yaptırmış olan  bir  arkadaşım  ‘’Kadına  şiddete  Hayır’’ Diye  bir  paylaşımda  bulununca  şu  kadına  şiddet’’  konusunu  bir kurcalayayım  dedim  kendi kendime.

Efendim  ‘’Kadına  şiddet’’  deyince  aklımıza  hemen  erkeğin  kadına  karşı  uyguladığı  şiddet  geliyor  ki  aslında  evet,  kadına  şiddet  dediğimiz  konu  budur.

Peki  şiddet  dediğimizde  aklımıza  gelmesi  gereken  şey  sadece  ve  sadece  fiziksel  saldırı  mı  olmalıdır?  Yani  kadının  ağzını  burnunu  dağıtmak,  vücudunda  morluklar  meydana  getirmek,  ya  da  daha  ileri  giderek  kadını  yaralamak,  hatta öldürmek?  Veyahutta  cinsel  taciz  ve  tecavüz…

Evet  elbette  bunlar  da  şiddettir  ama  sadece  bunlarla  sınırlı  değildir  kadına  uygulanan  şiddet.  Mesela  kötü  söz,  hakaret,  aşağılama  da  kadına  şiddet  kapsamındadır.

Bir  örnek  vereyim:

Aşağı  yukarı  on  sene  kadar  önce  bir  gazetede  okumuştum.

Adamın  biri  bir  marketten  tel  kadayıf  alıp  yanında  çalıştırdığı  işçisiyle  evine  gönderiyor.  İşçi,  eve  vardığında  kadına  ‘’  Bunu  usta gönderdi.  Akşama yapacakmışsın’’  Diyor.   Akşam  oluyor,  adam  eve  geliyor  ama  kadının  yüzünden  düşen  bin  parça.  Adama  diyor  ki  ‘’ Yahu  ne  biçim  bir  makarna  göndermişsin  öyle.  Azcık  kaynattım  yapış  yapış  hamur  oldu’’  Adam  merakla  mutfağa  gidip  de  tencerede  haşlanmış  ve  hamur  haline  gelmiş  tel  kadayıfı  görünce  küplere  biniyor  ve  o  öfke  ile  kadına  ‘’ Ulan  Hanzo,  ömründe  hiç  hazır  tel  kadayıf  görmedin  mi’’  Diye  çıkışıyor.  Çiçeği  burnunda  evli kadın  bu  ‘’ Hanzo’’ ifadesini  mahkemeye  taşıyor  ve  sonuç:  Erkeğin  kadına  ‘’ hanzo’’  diyerek  sözlü  şiddet  uygulaması  sebebiyle  kadının  şikayeti  üzerine  boşanmalarına  karar  verilmiştir. Çok  kısa  sürüyor  evlilik.

Yok  yok..Merak  etmeyin.  Hepsi  bu  kadar.  Usta  daha  sonra  ‘’ Ya  benimsin  ya  toprağın’’  deyip  kadını  öldürmüyor.  Medeni  bir  şekilde  boşanıyorlar  sadece.

Yani  efendim  kadına  kabullenemeyeceği  ifadelerle  hitap  etmek  de  aslında  ona yapılmış  bir  şiddettir.

Mesela  adamın  biri  karısına  hep  ‘’Altı  çocuğumun  annesi’’  Diye  hitap  edermiş.  Kadıncağız  adamın  bu  hödüklüğüne  oldukça  kızsa  da  adam  bütün  bir  evlilikleri  boyunca  karısına  bir  kez  olsun  bırakın  ‘’aşkım,  hayatım,  canım’’  diye  hitap  etmeyi  ‘’  hanım’’  diye  bile  hitap  etmemiş. ‘’Altı  çocuğumun  annesi’’  aşağı,  ‘’Altı  çocuğumun  annesi’’  yukarı…

Bir  gün  oldukça  elit  insanların  olduğu  bir  davete  katılmışlar.  Adam  yine karısını  herkese  ‘’Altı  çocuğumun  annesi’’  Diye  tanıtmış.  Kadın  yine  fena  halde  bozulmuş.

Derken  davet  sona  ermiş.  Adam  kendi  arkadaşlarıyla  konuşurken,  bir  masada  kadınlarla  kadın kadına  muhabbet  etmekte  olan  karısına  seslenmiş:

-Altı  çocuğumun  annesi.  Haydi  kalkıyoruz  hazırlan.

Kadın  artık  patlamış:

-  Geliyorum  dört  çocuğumun  babası. 

Yani  aslında  burada  kadının  yaptığı  her  ne  kadar  daha  ağır  bir  şiddet  olsa  da  o  kısma  girmiyoruz  çünkü  konumuz  kadına  şiddet.Ayrıca   sebep  ne  olursa  olsun  erkek  darbelere  mukavim  bir  varlık  olduğu  için  ona  uygulanan  şiddet,  şiddetten  sayılmaz  ve  dahi  erkek mutlaka  hakketmiştir.

Mesela  şöyle  bir  olay:

Yine  seneler  önceydi. Bir  gün  okulumuzun  az  ilerisinde  bir  kızın  çığlık  çığlığa  bağırdığını  duyduk.  Öğretmen  arkadaşlardan  bir  kaçı  hemen  dışarı  çıkıp    sesin  geldiği  tarafa  koşmaya  başladılar.  Beş  dakika  sonra  da  geri  geldiler.

Olayın  özü  ve  özeti  şuydu :  Kızın  biri,  kendisini  terk  edip  bir  başka  sevgiliye  koşan  eski  sevgilisini  bizim  okulun  duvarları  dibinde  kıstırıp  ‘’  Ya  benimsin  ya  toprağın ‘’   yapmış.  Delikanlı  da  ‘’ Hastirrr  yaaa ‘’  deyince  kız  çekmiş  falçatayı. Bağırış  çağırışın  sebebi  buymuş. Tam  bizim  öğretmen  arkadaşlar  olaya  müdahele  edeyim  derken delikanlı,  kızın  elinden  falçatayı  almak  üzere  hamle  yapmış ama  kız,  delikanlının  üç  parmağını  alıvermiş. Tam  kellesini  de  almak  üzereyken  bizim  öğretmen  arkadaşlar  kızın  elinden  falçatayı  almışlar  ve  tam  o  anda  olay  mahalline  gelen  polise  kızı  ve  delikanlıyı  teslim  edip  okula  dönmüşler. Kısaca  özetleyecek  olursak  erkek  fazlasıyla  hakketmiş  üç  parmaktan  olmayı.

Kadına  şiddet  deyince  benim  aklıma  zaman  zaman  kadının  kadına  uyguladığı  şiddet  de  gelir  ki  aman  Allah’ım…İnanın  bana  hiç  bir  erkek  bir  kadının  bir  başka  kadına  uygulayabildiği  şiddetin  yarısını  bile  uygulayamaz.  Bir  kadın,  bir  başka  kadına şiddet  uygulamaya  kalktığında  Allah  muhafaza..Kadınlardan  birinin,  ya  da  ikisinin  birden canlı  canlı  kafa  derilerinin  karşı  tarafın  elinde  kalması  işten  bile  değildir. İnanmazsanız  okul  önlerine  bakın.  Şimdilerde  artık  öyle  eskisi  gibi  erkekler  kızlar  için  kavga  etmiyor,  tam  tersine  kızlar  ‘’  benim  sevgilimi  nasıl  elimden  alırsın’’  ya da  ‘’ Ulan  sen  benim  erkek  arkadaşıma  nasıl  mesaj  yazarsın’’  kavgasına  tutuşuyorlar  ki  of  offf  offf.  Rüyalarınıza  girse  bir  daha  uyutmayacak  cinsten  bir  şiddet.

Neyse..Biz  yine  doğrudan  doğruya  kadına  uygulanan  şiddetten  bahsedelim.

Mesela  kadının  çarşafa  sokulması da bazı  kadınlarımız  ve  erkeklerimiz  nazarında  kadına  uygulanan  bir  şiddettir. Yani  düşünün  bir  kere :  Özellikle  biz  erkekler  yazın  o  sıcağında  açmışız  bağrımızı, göğsümüzün  kılları  dışarıda.  Ayağımızda  şort,  ormana  dönmüş  bacak  kıllarımız tüm  iğrençliği  ile  gözler  önündeyken  kadın  kısmısı  simsiyah  çarşafların  altında  buram  buram  terliyor.  İşte  bu  kadına  uygulanan  en  büyük  şiddettir. Hele  de  bunu  kadın kendi  rızasıyla  yapıyorsa…  Hele  hele  bir  de  bu işkenceye  dini  karıştırıyor ya  da  ‘’Arkadaşım  ben  de  kendimi  böyle  ifade  ediyorum ‘’  Diyorsa,  tam  bir  felakettir. Çünkü  o  kadınlar  dışındaki  tüm kadınların  kendilerini  canlarının  istediği  her  kılık  ve  kıyafetle  ifade  etme  hakları  vardır  ama  onların  yoktur. Neden?  Çünkü  o  kadınlar  düşünemeyen  yaratıklardır.  Onlar  adına  düşünenler  de  o kadınlara  yapılan  bir işkence  olduğunu  düşünürler  bunun. Bir  kadının  kendi rızasıyla  böyle  bir  işkenceye  katlanması  mümkün  değildir.

Peki  ‘’ Bir  taraftan ‘’Analarımız,  bacılarımız,  kızlarımız’’  deyip öte  taraftan  zavallı  kadınları  yırtık  pırtık  kıyafetlerle  sokağa  salanlara  ne  demeli?  İnsan   olanın  insanın  biraz  utanması  gerekmiyor  mu ?  Nedir  şu  zavallı  kadınların  hali?  Üstte  yok,  başta  yok. 

Erkek  milleti !  Size  sesleniyorum.  Nedir  bu  zavallı  kadınların,  kızların  hali?  Toplum  olarak  bu  kadar  mı  duyarsız  olduk?  Bir  mağazadan  iki  metre  pazen alıp  ‘’  Buyur  bacım,  şundan  kendine  bir  entari  diktir’’  Diyemeyecek  kadar  fakir  ya da  vurdumduymaz  bir  millet  miyiz?  İşte  bu  durum  da  kadınlara  yönelik  bir  şiddettir  ve  derhal  son  verilmelidir. Kadınlarımız  ve  kızlarımız  herşeyin  en  iyisine  layıktırlar. Hiç  kimse  kadınlarımızı,  kızlarımız  böyle  sefil  ve  perişan  bir  şekilde  dolaştıramaz.  Şiddetle  kınıyorum.

Evet…Kadına  şiddete  derhal  son  verilmelidir  amma  velakin  kadının  kendine  uyguladığı  şiddete  nasıl  son  vereceğiz  işte  orası  zor  biraz.

Mesela  boyum  uzasın  diye boynuna  halka  üzerine  halka  takan  ya  da  dudaklarını  uzatmak  için büyük  bir  çileye  katlanan  şu ilkel  kabile  kadınlarına ‘’ Yapma  bacım,  böyle  daha  güzel  olmuyorsun.  Hatta bak  bu  yüzden  boynun  kırılıyor, insan  gibi  yemek  yiyemiyorsun ‘’  Diyerek  onları  ikna  etmek  kolay  da  derisine  o  iğneleri  sokturup,  boyalarla  dövme  yaptıran sonra  da  caddelerde  ‘’  Kadına  şiddete  hayır’’  Diye haykıran   medeni  kadına  ‘’ Bacım !  Kendine  niçin  bu  işkenceyi  yaptırıyorsun,  yazık  değil  mi?’’  dersek  hapı  yuttuğumuzun  resmidir.  Çünkü  beden  onundur,  -hâşa-  Allah’ın  o  beden  üzerinde  hiç  bir  hakkı  yoktur,  dolayısıyla  da  en  ufak  bir  söz  söylemek eleştirmek kadına  şiddet  kapsamındadır.

Şu  sırtını  delik  deşik  edip  fiyonk  bağlayan  medeni  kadına,

Dilini  deldirip  şu  acayip  nesneyi  diline yerleştiren  kıza,

Daha  güzel  olmak  uğruna  ameliyat  masalarında ya  da  botoks  uygulamaları  neticesinde  insan  görüntüsünü  tamamen  kaybeden bayan vatandaşa 

‘’ Bacım  !  Hem  kadına  şiddet  olmasın  diyorsun,  hem  şiddetin  dikalasını  kendine  yapıyorsun ‘’  desen?  Diyemezsin.  Sıkar  biraz.  Çünkü  beden  onun.  Ne  isterse  yapar.  Karışamazsın. 

Yahu  hani  karışmıyorum  ama diyorum  ki…

Diyemezsin…

Son  iki  resme  zaten  hiç  bir  şey  diyemezsin  zira  karşına  çıktıkları  anda  korkudan  altına  sı.makla meşgul  olursun  ancak.

Şimdi  ben  böyle  yazınca  mutlaka  ‘’ Bu  tipler  sadece kadınlarda  mı  var?  Erkek  cinsinde  yok  mu  sanki’’  Diyenler  olacaktır. Ama  yukarıda da  belirttim: ‘’ Erkek  darbelere  mukavim  bir  yaratık  olduğu  için  ve  de  toplumda  ‘’Erkeğe  şiddete  Hayır’’  Diye  genel  bir  istek  olmadığından  onları  yazmadım.  Yoksa  erkek  cinsinde  de  böyle kendi  kendine  şiddet uygulayanlar  bir  hayli  yaygın. Kadın  şiddetine  maruz  erkekleri  ise  hiç  adamdan  bile  sayıp haklarında  konuşmaya  değmez.

Velhasılıkelam  söze  yekun  tutalım  artık  değil  mi?

KADINA  ŞİDDETE  HAYIR.

KADININ  KADINA  ŞİDDETİNE  DE  HAYIR.

KADININ  KENDİ  KENDİSİNE  ŞİDDET  UYGULAMASINA  KESİNLİKLE  HAYIR.

Hapı  yuttun  sen  Sami.  Bundan  sonra  adın  Homongolos’a  çıkmazsa  iyidir.

Ya  o  bu  değil  de  kısaca  ‘’ ŞİDDETİN  HER  TÜRLÜSÜNE HAYIR’’ Desek  daha  hayırlı  bir  şey  yapmış  olmaz  mıyız?  Ne  dersiniz?
( Kadına Şiddete Hayır başlıklı yazı Sami Biber tarafından 27.11.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu