ENTELEKTÜEL ZEKÂDAN DUYGUSAL ZEKÂYA KAÇIŞIN HİKÂYESİ

                                                Servet SOMUNCUOĞLU / Matbuat Yayın Grubu

 

Hayat akıp giderken bazı mecburiyetler insanların bir arada yaşamasını gerekli kılar. Yatılı okulda okumak, askere gitmek gibi… İlk karşılaşmada, önce karşıdaki kişinin davranış ve konuşmaları izlenir. Daha sonra kendi fıtratına ve hayata bakış açısına en uyan kişiyle arkadaşlık tesis edilir. “Gallemit” adlı kitabın yazarı Servet Somuncuoğlu; altı yüz otuz kişilik askeri birlikte felsefî konuları rahatlıkla konuşabileceği, şuurlu bir çevreci olan ismini “ulukam” olarak lanse ettiği bir kişiyle tanışır. Kısa dönem askerlik yaptıkları kışlada çoğu zaman sessiz beraberlikler yaşarlar. Zaman zaman da felsefî konuların derinliklerinde -Aragon’dan karşılıklı şiirler okurlar. Neo Primifitizm’den, Kozmos’tan, Şamanlardan, evrenin teşekkülünden, zamanın anlamından konuşurlar-  kaybolurlar.


Askerlikleri devam ederken ayrı düşerler, tek rabıtaları birbirlerine gönderdikleri mektuplardır. Ulukam’ın gönderdiği ilk mektup, bir türküye ait dizelerle başlar:


"Ayrılık gününün kör dereleri / Savrulup gidiyor ömür dediğin."


Kitapta on üç mektup yer alıyor. Ulukam’ın zengin düşünce dünyasından doğan ve akıl süzgecinden geçirerek dillendirdiği ilgi çekici fikirlerini yansıttığı mektupları,  insanı bir anda sarıp sarmalıyor,  çılgın bir girdabın içerisine alıp okuyucuyu âdeta kâinatın derinliklerine savuruyor. Onuncu mektuptan sonra gerilim düşüyor ama felsefî konulara daha fazla yer veriliyor.


Gallemit; fantastik bir konuyu işlemekle birlikte bir kurgu roman değil. Hatıra, deneme, roman, felsefe, edebiyat her şeyi barındırıyor bünyesinde. Yazarın kendi ifadesine göre: “Bu kitapta anlatılanların hepsi gerçektir ve romanın esrarengiz kahramanı hâlâ hayattadır.” Yazar romanın başkahramanı olan kişiyi faş etmez ama ulukam diye bahsettiği şahıs; Gezi Parkı isyanının Ankara ayağında öldürülen Ethem Sarısülük’ün babası Muzaffer Sarısülük’ten başkası değildir. Dünya görüşleri uyuşmaz ama dostluklarının bâkidir. Muzaffer Sarısülük farklı düşünce ve yaşayış biçimine sahip bir meczuptur(!) Aslında edebiyat öğretmenidir fakat kendi tercihiyle insanlardan ve medeniyetten uzak durur. Normal insanlara göre sersefil bir hayat sürer lâkin o yaşamından son derece memnundur. Onun için hayat bir arayış, bir yerden bir yere göç etmek demektir. Her gün yeni şeyler öğrenerek, her türlü canlıyla sürekli sohbet etmek ister. Dünyadaki olaylardan kuşlar sayesinde haberdar olur, onlar sayesinde dünyaya haber salar hâlâ…


İnsanın aklını allak, bullak eden felsefî cümlelerin yer aldığı ve yaşanmışlıkların eşine rastlanmayacak olaylarla bezeli hikâyesini anlatıyor kitap. En verimli çağında ölüme yenik düşen Servet Somuncuoğlu; araştırmacı, yazar, radyo ve TV. Prodüktörü, belgesel yapımcısı, gezgin ve fotoğraf sanatçısıdır. Karlı Dağdaki Sır (2008), Damgaların Göçü (2011), Zamana Karşı (2011), Türkistan’da Bir Gün (2012), Altın Elbiseli Adam (2013), Tamgalar Dengizli (2013) adlı belgesellere imza attı. Türk Tarihinin antik döneminin belgeleri olan kaya resimleriyle ilgili yurtdışında çeşitli çekimler yapmış, essiz birer kaya resimleri albümü özelliği taşıyan üç önemli kitabı ortaya çıkardı: Taştaki Türkler (2008- TGC Sedat Simavi Sosyal Bilgiler Araştırma Ödülü), Saymalı Taş-Gökyüzü Atları (2011), Damgaların Göçü-Kurgan (2012)


Gallemit'te, bizden biri olan Ulukam,  bilge kişiliğiyle şöyle seslenir okura:


Söz uçmaz, söylenen her söz kâinatta bir yerlere yazılır ve belki de yaşarken bize geri döner bir şekilde. Olumlu sözler enerjimize katkıda bulunur. Söylediğimiz olumsuz sözler ise, bize geri dönerek enerjimizi yok eder. Onun için kötü söz söylememek gerekir. Bunu anlatmam zor ama deneyeyim; illaki söz geri dönmez, bazen güneş ışığı olur ve tohumu canlandırır. Kâinat bir bütündür. Bütün dinlerin ortak noktası budur. Bütün dinler ortak noktayı göstermek ve bulmak iddiasını taşırlar. Din bir ihtiyaç, Tanrı bir mecburiyettir. Tanrı'sız olmaz. Derin düşündüğünde bulursun, hepimiz Tanrı yolcusuyuz aslında. Öyleyse neden bu ayrılık-gayrılık?


Eskiler derler ki dünyayı ayakta tutan dört unsurdur: Toprak, ateş, hava ve su. Buna iki unsuru daha eklemek gerekir: Ses ve ışık. Ateşteki ışık değildir, 'nar'dır. Işık, başka bir şeydir. Işık sesli bilgeleri anlatacağım sana zamanı gelince. Ses ve ışık enerjidir. İnsan enerjisidir. Bilgi oluştukça bilgisizlik arttı. Uzun bir serencamdır bu...”(sy. 30-31)


İnsanlığın içinde bulunduğu durumu irdeleyen şu cümleleri dikkat çekicidir:


“İnsan aramayacaksın, insan gelip seni bulacak. İnsan aramaya başladıysan şüpheye düş. Ben bir öğreti değilim, öğretinin peşinde de değilim. Yaşamanın peşindeyim. İnsanca yaşamak istiyorum. İnsan artık insan değil, kayboldu plastiklerin içinde. Günümüzde yaşamak kolay değil, öylesine boğulduk ki. Nereye gideceğimizi, ne yapacağımızı şaşırdık. Bir yanda felsefeler, öğretiler, dinler ve yasalar var. Diğer yanda ise insanca yaşama isteği var. Bütün medeniyet ve birikim insanlık adına yapılmış diyorlar, doğru mu acaba? Hep bunu düşünürüm. İnsan neler kaybetti, neler kazandı bunu sorgulayan yok. Herkes teknoloji peşinde, peki gerçek insan teknoloji mi acaba? Demir ve plastik insanı ne kadar mutlu etti?”(sy. 51)


Ulukam’ın bilgelik taşıyan sözlerinden bazıları:


"Belli bir yaştan sonra görül gurbetine düşülmez, hayat gurbetine düşülürmüş."


"Yazılı kültürü yaşamadan görsel kültüre geçişimiz, nasıl bir dünya problem doğurduysa, toplumsalı yaşamadan birey olma aşamasına geçişimiz de birçok sorun getirecek. Tekrar altını çiziyorum: 'Birey olmak, hiç kimse olmak' değildir."



"İnsan yazarlık ideali taşıyorsa fazla konuşmamalı, sohbet etmemeli. Eğer konuşmacı olmak istiyorsa bu defa da yazı yazmamalı. İkisini birden yürütmek hastalığa sebep olur."


Merhum yazar Servet Somuncuoğlu’nun en yakın arkadaşı yazar Yusuf Yılmaz Araç’ın editörlüğünde ikinci baskısı yapılan Gallemit farklı konusu ile dikkat çekiyor. Kitap bitince entelektüel zekânın, insanlığın sonunu hazırladığını öğreniyor ve ürperiyorsunuz. Ben büyük bir beğeni ve ilgiyle okudum. Edebiyatevi okurlarına tavsiyemdir.



Fatma TÜRKDOĞAN

( Gallemit başlıklı yazı F.TÜRKDOĞAN tarafından 2.10.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.