SÖZ GÜMÜŞSE SEN ALTINIMSIN.
MABET BELLEDİĞİM BEYAZ SAYFADA ASILI KALMIŞLIĞIMDAN ÖTE İKLİMSİZ YÜREĞİMDE AÇAN TEK ÇİÇEKSİN.
Umut olmak isterdim
titrek sesinde
Belki de bir avuç bulut
Yağarken şafak şafak.
Sevmeni diledim
sevmediğin;
Görmeni belli ki
görünmezliğimin tecellisinde
İki kelam şu satır
arası.
Yağdığım mı
yağmalandığıma kani bir yürek,
Sormalara nispet sus
pus kütlem
Hacmi evrene eş.
Sonra evet, sonra;
Öncesizliğimin
rakımında
Mademki boynum kıldan
ince,
Koparıldığım dalımı
özledim işin aslı.
Kilitlerin şifresi
olmayı diledim:
Her yürekten bir tane
Ama haznesi kallavi bir
süzgeç kıvamında,
Derken nihayete eren
kulpsuz masalın
Mutsuz tanrıçası;
Ellerinde kelepçe,
Asılı gök kubbenin
aksansız ritminde.
Bir mabedin heyula
mahreminde,
Köhne bir leğenin
dibinde yıkanan
Anadan üryan düşlerin
Lahit bellediği
manevrada kaybolmak hayli noksan
Bir rota olsa da,
Vurgun yemekten duyduğum
hazzın şeceresinde
İçin için kaynayan bir
volkan…
Neler neler isterdim be
gök gözlü kadın:
Sen gelmezden önce tozu
dumana katan acıların eşiğinde
Ölmedim mademki;
Demelerine takıldığım
ahvalimin
Diline pelesenk olmuş
bir kelimeye inat,
Hatta sattıkları
yürekler kadar
Düşmüşken pazara haraç
mezat…
Sonram yok be anne:
Senden öncem de yok
Hele ki mahrem bir
devranda
Yalıtıldığımdan çok ama
çok öte,
Dibinden lehim
yapmışken sevdamın,
Ellerim boşlukta salınırken
hayal meyal:
Sözsüzüm bu gece
Ve gönülsüzüm artık
acıya,
Doymaksa en alasından
Hadi avut beni
yüreğinle
Ve dokun pervazıma
saçların.
Usul bir nöbette
aralıksız rehin verdiğime
Bin pişmanım, sanma da
asla.
Ve evet, sözümün
arkasındayım:
Bir tek sensin yüreğime
kilit
Ve şu kadir kıymet
bilmez kalemin
Münafık gölgesinde
ölmeyi dilediğim.