Solumda duran tespih taneleri
Soluğum da oluşan halkaların ismiymiş..
Yutkundukça boğazımı yakıyor.
Oysaki biz, Edeplice duruyorduk 
şeytana pabucunu ters giydiren 
Kelebeklere tersten uçmayı öğreten
ve yarasaların düzden bakmasını öğreten
İki zanaatkardık biz.



’ Pervaneha’larla konuştum
Teşekkür ediyorlar tersten uçmayı öğrettiğimiz için
Hediye yollamış bize
içinde de bir mektup;
Uzaydan bir boşluk katmış, şeftali verdiğimiz tabağa
Nilüfer, tarhana çorbası yapmış Hakan!
İçilir mi bilmem;
Tuz diye yıldızları,
Acı diye koyu karanları katıyormuş.
Saatlerce sofranın başında kaşık sallar dururmuş
Meğersem kendisini karıştırıyormuş nilüfer.
İnsanlık tarihi böyle bir şey görmedi Hakan...


Bizim mahallenin ayaklı gazetecileri toplanmışlar
Gördükleri rüyalardan bahsediyorlar,
Kulak misafiri oldum biraz
Yan taraftaki inşaata birikiyormuş, bütün kötülükler
Geçen arka mahallede ki adamı öldüren bunlarmış
Sevdikleri bir kızı öptü diye.
Sakın ha, Hakan!
Uğraşıp durma iğne delikleriyle
Çorabının ucunu kaçıran çok nede olsa
Dikme , boş ver..
Aklını kaçırmışlar ülkesindeyiz oğlum.
Adama boruyla cevap verirler burada.



Seviyorum seni Hakan !
Hak’tan geldiğin için mi bilmiyorum ama;
Seviyorum seni...
Ellerim alışmadı halen tırnaklarıma
Durdukça uzuyor,
suyla kesmeye çalışıyorum, ama olmuyor.
Yine Pervaneha’larla konuştum.
Bu kez,
Bizim Perihan abladan bahsetti
O’da sıyırmış kafayı
Ayıkladığı fındık içini çöpe,
Kabuklarını derin dondurucuya koyuyormuş.
Hem yemek için, bizi de davet ediyormuş.
Sen git Hakan!
Senin ağzın laf yapar.
Karbonmonoksit gazına tüp yüklemiş adamsın sen.
Burnun iyi koku alır.
Benden de çok çok selam söyle Perihan ablaya...



Bugün kendime ağladım Hakan.
Gözyaşlarımı, fasulye kabuklarının içine diktim
orada büyüteceğim, öyle dikeceğim pamuk tarlasına
Beni sen topla Hakan.
Hem gocunmasın Perihan abla, Salih baba..
Dedim ya;
Şeytana pabucunu ters giydiririz biz
ve sen,
Atmosfere kafa atan bir delisin.
Çıkartırsın beni, diktiğim kabuktan.
Yoksa Nilüfere yem olurum.
Çok severmiş Fasulye yemeğini.
Her gün, Pamuk tarlasından toplar
yemeğini yapar, 
bazısını da kavururmuş.
Beni görürse kesin yer.
Daha gencim ben;
Seni görmek istiyorum Hakan!
Saçlarını, sakallarını kesip
yastık altında,
değerli altınlardan yapmak istiyorum.


Kurtar beni Hakan!
Seviyorum seni,
belki Hak’tan geldiğin için...



Pervahane, İran dilinde ' kelebekler ' anlamına gelir.
Büşra Karacan- Sürrealist Şiir
( Pervaneha'ların Mektubu başlıklı yazı Büşra Krcn tarafından 16.09.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.