1
Düşüşler yüklüyorum,
Kurmalı aklımın
kepenklerini
Kapatmak
maharetmişçesine.
Sarmalında esrik
düşlerin,
Boğazlıyorum aklı evvel
imleri;
Tevekkülüne abandığım
mahremiyetimin
Kancalarına takıyorum
çocuk gülüşlerimi.
Kısık ve boş boğaz bir
günce,
Solup giden bir ömre
hitap edilesi
Bir beyanatla saf tutan
Hangi sürtük imgeyse,
Sırtımı dayıyorum gök
kubbenin girizgâhında,
Geçit vermez bir boğaza
yüklediğim
Tüm dertlerimi yolarken
avuç avuç,
Tanrı’nın görmezden
geldiği sefil bir yordamla
Bekliyorum kemale
ereceğim günü.
Belliyorum aşkı ve
devingen ruhun
Rehavet yüklü bir
buhrana denk düşen
Güncesinden çıkıp da
yola,
Yoldan çıkardığım
duygularıma kılıf geçiriyorum
Yazdığım her cümlede.
Olmazın oluru bir
istihbarata denk düşüp,
Sorgulanıyorum
biteviye,
İndinde bir gölgenin
Hele ki o rahvan kuytunun
Dibine çöreklenip esef
yüklediğim benliğime
Attığı son çalımı
kaderin…
Yine de peşrevi şu
bilinmezliğin
Ta ki peyda olana kadar
kara melek,
Taarruzunda tümden
gelen onca pervasızlığa
Verdiğim selamla
tamamlıyorum
Gönülsüz bir yorgunluğu.
Hele ki es geçtiğim
devrik bir tümcenin maharet bildiği
Kırık bir niyazda
kanarken belli belirsiz,
Görünmez yetilerimden
arda kalan
En büyük kifayetsizlik
benimki:
Olmazın oluru belki de
rüştünü ispatlamış
Bir acıdan medet uman eloğlundan
mı gelecek
Son darbe,
Müfreze düşlerin
izdüşümünde?