İmlecine sığındığım en saf rabıtasında

Kıyama durduğum hele ki yüreğin tümleci iken

Salkım saçak ne de patavatsız rahvan imge.

Tekelinde şu beyhude ömrün biraz da

Sefalet addedilen anlık bir kıyımdan bin beter

Sureti nefrete bulaşmış kirinden muzdarip iken

En sefil rehaveti sığınağı bir gölge

Kadar isyankâr.

 

Hanidir sol yakamda düşkün bir sarkaç iken

Devinen rahvan edimlere takılı aklın,

Belirsiz bir gidişat nasıl da tekelinde

Onca kifayetsiz bir gönülden arda kalan

Yine de bindiğim trende, hangi duraksa

Arkamda kalan.

 

Tümden gelen çoğul bir sağanak;

Hakkaniyeti revnak bir kıyam iken

En asil ve payidar özlem;

Tasavvuru gölgeli bir rabıta, baştan sona

Nakşettiğim soluk şarkıda şakıyan

Hüzne delalet mihrabı yeknesak bir cümleden ibaret.

 

Dokunaklı tınısı varsıl bir yüreğin deviniminde

Göz göze geldiğim ayrılığın sancısı;

Yitip gitmelerde saklı oysa en bariz yanılgı.

Suret-i kati örselenmiş en münafık vazgeçiş,

Kaygan zeminlerde tepetaklak bir ömürden ibaret

Madem aşkın o hulasa serzenişi kadar asılsız

Bir var oluş hani olur da;

Rast gelirim ansızın.

 

Görüp göreceğim en asil düş,

Kaderin tecellisine dokunuş

En sessiz şarkı yürekten nakşeden,

Gönülsüz bir yolculuk benimki;

Gidip gelmelerden mütevellit

Üstelik bilmeden tükettiğim ömrün haznesinde

Vakur bir baş kaldırış,

Sesi derinlerden nükseden.

 

Gölgeli bir aşkın tınısında kaybolmuşluğun da

Çok ötesinde, kısılı kaldığım en ölümcül sancı

Ve ahenksiz bir ömrün tezahürü iken

Şu saklı üç beş beyhude yergi:

Bir kulağımdan girip öbüründe tıkılı kalan

Rahvan bir düşüşün şerefine,

Çaldığım aynı şarkı anbean.

En iri kıyım muhafazalı bir aşkın

Yitik tınısı

Ve en muhalif dürtü yıkılmışlığın perde arkası

Kadar siteme dönükken yüzüm

Ve bilip bilmeden rast geldiğim o muhalif rotada

Verilen komutlardan ibaret bir ömür.

 

Belli ki peyzajı safran sarısı bir haritada

Yol verdiğim ölümcül düşlerimden arda kalan

Yıkık bir maziye delalet iken

Şu döktüğüm gözyaşı.

Zalim, bencil ve en hezeyan yüklü imge iken,

Yoldan çıkmışlığın baş ağrısı,

Asılsız bir rabıtaya yenik düşüp de,

Çarpıldığım bir akım kadar devingen.

 

Asılı en büyük erdem mademki,

İnsanlığın rotası,

Hadi ver elini ve avuçla tüm maziyi.

Yetmedi ört üstümü günahlarla

Ve söyle son sözünü

Ölüm öncesi.

 

Alabildiğine nazenin bir yürekten

Salkım saçak dökülen sakil bilinmezliğinde

Mademki saklı bunca sitem:

Hadi dön arkanı ve kaybol gözden.

Bilirim bir hezeyandan ibaret en kıdemli sancısın,

Sanrılarda kaybolmuşluğum kadar

Beyhude bir çakıl taşıyım

Yeri geldi mi,

En çatık kaşlı isyanımda savurduğum

Bir toz bulutuna denk düşüp

Çaldırdığım çocukluğuma tüm özlemim.

 

Öznesi yitik bir tümcenin kim bilir

Kayıp hangi imleci

Şu savruk benliğimle kıyama durduğum,

Rahmet yüklü sağanakta eriyip giden

Bir faniyim

Ve bilip bilmeden koymuşken son noktayı.

( Gönülsüz Bir Yolculuk Benimki... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 16.02.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.