Köhne dokunuşlarında hayatı imleyen,

Bir süzgeçmişçesine, aşkımı demleyen,

Varsıl şafağı gök kubbenin şu dergâh,

An’ı kayıp bir fani,

İndinde tek bir hutbenin,

Dudakları kan revan bir minval,

Yitiminde onca hezeyan galip gelmiş bir kez,

Buğusu dağınık ömrün efkârı,

Haznesi kısık bir feryatta saklı.

 

İsyanların indinde bir soy kırım,

En sivri mekânında anlık hezeyanların,

Vakur bir iç çekiş.

Addedilen bir tünelin dipsizliği kadar

Hayra alamet olsa keşke şu münafık düşler,

Peyda olan hezeyanı silse bir dokunuşta

Aşk makamı sicilinde beyhude bir imge,

Göreceli mekânların en sivri dili iken

Şu cebi yırtık cübbe.

 

Hanidir arsız bir söylenceden arda kalan,

Yerli yersiz bir dokunuşa meyleden,

İsi dipsizliğin tek hamlede son bulan,

Yine de yitip gitmelerin kilidi iken

Kapalı açılmamak üzere.

 

Yıkık bir mabet kadar konuşlandığım anlamsızlığı

Soluk tenli ikrarında nöbete durmak olsa da

En muhalif işkence.

 

Tahammülsüzlüğün esir aldığı yürek kampında

Tahayyülü en zor ikilem tüm o yansımalardan türeyen,

Bilinmezliğin pervazında ahkâm kesen bir bulut,

Dağınık aklın kelamı olsa da üç beş cümle

Ve saklı nefretin derinden soluyan öfkesine

Çalakalem bir dokunuşla…

 

En metruk tecelli şu pervasız gönlün kıyama

Durduğu anlık bir hezeyan payidar olan

Ve ansızın soluduğum o gülüşün yüzü hürmetine,

Damgaladığım zarfı yürek sesimle titretirken

Gök kubbeyi, soluk bir bestede sakladım gamı,

Sığdırıp ömrün tekerine.

 

( Pervasız Gönlün Kıyama Durduğu... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 14.02.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.