BİR KİTAP FUARININ
ARDINDAN
Antalya Konyaaltı
Belediyemiz 9-18 Ekim 2015 tarihleri arasında Cam piramitte, 6. Kitap fuarını
“Barış için okumak lazım” temasıyla gerçekleştirdi. Hemen şunu söylemek
istiyorum ki, insanlarımız kitaplara susamış onu gördük. Özellikle son üç gün
izdihamdan okuyucularımız kitap standlarının önünden ancak geçebildi.
Kitaplarımızı incelemeye ise, asla fırsat bulamadılar.
Demek ki, benzer fuar
organizasyonlarına diğer belediyelerimizin de dahil olmaları ve belki de işin
ustası olan Konyaaltı belediyemizin fuar sayısını yılda ikiye çıkarması
gerekmektedir.
Biz de 4 adet kaliteli
yaşam odaklı kişisel gelişim kitaplarımızla ASKED (Avrasya sanat kültür ve edebiyat
derneği) ile, ANŞOYAD (Antalya şair, ozan, yazar, ressam, bestekarlar derneği)
standında yerimizi aldık. 10 gün boyunca disiplinli bir şekilde her gün
açılıştan (saat: 10.00) kapanışa (saat:20) standımızda okuyucularımız ve
ziyaretçilerimizin emrine amade olduk.
25 yıllık üniversite hocalığı
ve bir dönem Milletvekilliğinden sonra, yazmanın okumanın yazdıklarınızı
okuyuculara sunmanın, okuyucularla iletişim kurmanın, onlarla sohbet ederek
paylaşmanın ne kadar özel ve güzel olduğunu bir kere daha müşahede etmiş bulunmaktayım.
39 yıl önce askeri
lisede okurken takım komutanlığımı yapan Atğm. Aydın ZALOĞLU’nun 1976 yılında
çektirdiğimiz ve bende olmayan bir fotoğrafımızla İstanbul’dan özel olarak
gelip beni ziyaret etmesi, gözlerimi yaşarttı. Tabi kendisini tanıyamadım. Resmin
nereye ait olduğunu bile bilemedim. Kendisi anlattı ve tanıttı sevgili
arkadaşım. Ne kadar sevindiğimi ve duygulandığımı kelimelerle ifade etmem
mümkün değil.
Demek ki bu tür
organizasyonların faydası bir tek kitap, yazar ve okuyucu açısından değil, daha
beşeri ve duygusal açılardan da kendini ortaya koyabiliyordu.
Sabah saat 10.00 da
fuar kapılarının açılışı ile birlikte ilk okul öğrencilerinin coşku,
tedirginlik ve heyecanla, kuş sesleri gibi sedalarla fuar kapılarından içeriye
girişlerini herkesin görmesini isterdim. Öğretmenlerinin onları kaybetmemek
için gösterdikleri samimi ve tedirgin çırpınışları.
İlkokul birinci ve
ikinci sınıf öğrencilerinin standımızın önüne gelip imza afişlerimizdeki
resimlerle bizleri karşılaştırıp: “Siz yazar mısınız? Bu resimdeki amca siz
misiniz? Yazarlık nasıl bir duygu? Ne zaman yazmaya başladınız? Elime bir imza
atar mısınız? Sizinle bir fotoğraf çektirebilir miyiz? Nereden geldiniz? Gibi sorularına
cevap vermek, herhalde en mutlu anlarımızdı.
Öğretmenlerimizin ne
kadar kitap ve okuma aşığı olduklarını çok iyi biliyoruz. Ancak onların
öğrencilerine sahip olmak, onlara bir zarar gelmesini önlemek, standlara zarar vermelerini engellemek ve
fuarın manevi havasının sukunetinin bozulmasını önlemek için gösterdikleri çaba,
görülmeye değerdi. Tabi bu kadar heyecan, telaş ve tedirginliğin yanında
onların hiçbir kitabı incelemeye fırsat bulamamaları ve kitap incelemesi için
hafta sonu tekrar geleceklerini söylemeleri, gözlerimizi yaşartan samimiyet
duyguları idi.
Sağ olunuz
öğretmenlerimiz, sizlere emanet edilen yavrularımızı öğrenme, okuma ve kitap
inceleme eylemlerinizin önüne geçirdiğiniz için sizleri bir kere daha kutluyor
ve önünüzde saygı ile eğiliyorum. Hele bazı öğretmenlerimizin ve sınıf
annelerimizin, farkında olmadan başka standlara gidiveren küçüklerin kayboldu
zannedilerek, arayışlara girişilmesi anındaki korku ve tedirginlikleri
görülmeye değerdi.
Her öğrencinin ve
ziyaretçinin elinde çok sayıda kitap poşeti, en değerli bilgilerle donanmış
eserleri seçebilme telaşı, kalabalığı yararak standlara ve çevreye zarar
vermeden ilerleme zorunluluğundaki güçlüklerini görebilmenizi isterdim.
Okuyucularımızın ülkemizin
en değerli eserleri ile birlikte onları yazan değerli yazarlarımızla tanışma
imkanları elde etmeleri, uzun kuyruklara girerek sabırlı ve saygılı bir şekilde
ellerinde kitapları, imza sıralarının
gelmesini beklemeleri, kitabını imzalattıranların yazarlarımızla resim
çektirmeleri ve sohbet etmeleri esnasında sıra bekleyenlerin tatlı huzursuzlukları
görülmeye değerdi doğrusu.
Fuar yönetimi
tarafından önceden planlanan ve yazılı olarak ilan edilen ünlü yazarlarımızın
söyleşi proğramları ise, okuyucularımızla yazarlarımızın yüz yüze gelerek
karşılıklı iletişimde bulunmaları ise, ayrı bir güzelliği oluşturuyordu. Tabi burada
interaktif iletişim daha güzel kuruluyor ve yazarlarımızla okuyucularımız hem
birbirlerini daha yakından tanıyor hem de spesifik konularla ilgili bilgi
alış-verişinde bulunabiliyorlardı.
Özellikle hafta
sonlarında, öğrencilerimizin hafta içinde sınıfları ve öğretmenleri ile gelip
gördüklerini aileleri ile paylaşabilmek ve kendilerince onları bilgilendirmek
amacıyla tekrar ailecek gelmeleri, çok daha güzeldi. Öğrencilerimiz daha
önceden tanıştıkları bazı yazarlarımızı anne babalarına tanıştırmaları, onlarla
sohbette aracılık ve öncülük etmeleri öğrencilerimizin özgüven kazanmaları
konusunda oldukça yararlı oldu sanırım.
Bazı yazarlarımızın
öğrencilerimize kitaplarını ücretsiz hediye etmeleri veya çok küçük bir rakama
imzalamaları da takdire şayandı. Bazı ziyaretçilerin ise, hepsini almak
istiyoruz ama hem paramız yetmiyor, hem de hepsini nasıl okuyacağız? Türünden tatlı serzenişlerine sürekli şahit
oluyorduk.
Yayınevlerimizin ve
yazarlarımızın satın alınan eserlerden boşalan standlarını tekrar doldurma
telaşları, ayrı bir tatlı heyecanı oluşturuyordu. Her sabah fuar kapıları
açılmadan kargodan gelen veya arabalarda hazır bekleyen yedek kitap kolileri
hızla standlara getiriliyor, büyük bir özen ve titizlikle diziliyordu. Yoğun kalabalıkta
istenmeden standlardan düşürülen kitaplar için, çevre stand sahiplerinin “İlk
önce o kitap imzalanacak, yerinde bile duramıyor baksanıza” latifeleri onu
düşüren öğrenci veya ziyaretçileri nasıl rahatlatıyordu bir bilseniz…
Fuar yönetiminin ve
belediye çalışanlarının sevecen ve saygılı davranışları bütün görevlilerin
gerek yazarlara gerekse ziyaretçilere gösterdikleri nezaket ve sevgi gerçekten
görülmeye değerdi.
Yayınevlerinde görevli
kardeşlerimizin yazarlarla tanışmaları, yeme içme konusunda birbirleriyle
paylaşmaları, dostluklarını ilerletmeleri, kapanıştaki vedalaşmalardaki
hüzünlerin ayrı bir lezzeti vardı.
Bize bu güzellikleri
yaşatan Başta Konyaaltı belediye başkanımız Sayın Muhittin Böcek olmak üzere,
fuar organizatörü Nurdan hanım ve ekibine, belediye çalışanlarına, uzaktan
gelen ünlü yazarlarımıza, en önemlisi de fuarımızı ziyaret ederek anlam katan
sevgili öğrencilerimiz – öğretmenlerimiz ve ziyaretçilerimize sonsuz sevgi
saygı ve teşekkürlerimizi sunuyorum.
İlgili ve yetkililerimize
ise, daha fazla kitap fuarı organizasyonlarının yapılması gerektiğini, insanlarımızın
bu konuda aç olduklarını duyurmak istiyorum.
Selam sevgi ve
dualarımla… Allah’a (cc) emanet olunuz efendim.
20 Ekim 2015. Salı
saat: 07.00. Antalya
Yrd. Doç.Dr. Süleyman
COŞKUNER
Kaliteli yaşam uzmanı