-Çok doğru söyledin.

-Sözümü bitirmedim daha.

-Özür dilerim

-Evlilik bir arada olmak ve araya bazen mesafe koymaktır her birisi ayrı olmalıdır.

-Ayrı olursa, kargaşa ve kargaşa çıkmaz mı?

-Çıkmaz, nasıl ki her iki ağaç, başkasının gölgesinde, gölgelenmeyip kendi gölgesinde gölgelenerek, beraberce büyürse, yani tek başına ama beraberce herkesin fikri olmalı ama müdahale olmamalıdır. Müdahale ve baskı evliliği ve sevgiyi bitiren ve aşkı öldüren bir bıçaktır evladım, hem de kör paslı bir bıçak ki ölüme kadar götüren bir bıçak.

-Bunu nasıl yapmak gerekir?

-Bu evlilikte, önemli olan ihtiyacı olanı karşılamak dan ziyade boşluğu doldurmaktır. Arayarak onun kalbindeki, gönlündeki boşluğu sevginle, karşılık beklemeden usanmadan doldurmaktır. Kulu, kölesi olacak gibi değil; biliyorsun sadece ALLAH a kulluk edilir.

-Çok zor Kaptanı derya babam çok zor böylesi bir aşk bulmak veya yaşamak!

-Yani kendini aşka, aşkı yaşamaya layık görmüyorsun? 

-Bu anlattığın gibi ise, bilemiyorum!

-Böylelikle hem kendini hem de sevdiğini, çocuklarını yani aileni ve aynı zamanda toplumun temel taşlarını sağlamlaştırmış olacaksın. Çocuklarında bu aşkı görerek gereken dersi alacaktır.

-Çocuklarımıza nasıl öğreteceğiz?

-Öğretemezsin. Çocuklara sahip olursunuz ama onlar sizin değillerdir sevginizi verirsiniz düşüncelerinizi gerçek manada veremezsiniz, onların ruhlarına müdahale edemezsiniz, herkesin ruhu farklıdır, görür, yaşar alır veya almaz önemli olan herkes rolünü gerçek manada oynaması ve kendinden bir şeyler katmasıdır. Bu katmanın sonunda alkış olmasa bile, alkış beklenerek yapılan rolden kimse bir şey alamaz ve hayatına katamaz ve yol harikası çıkaramaz.

-Şimdi anladım. Ferhat ile Şirinin aşkını, Leyla ile Mecnunu. Günümüzde, aramak için vakit yok ki geçim derdinden; önce yıllarca okuyacaksın iş bulacaksın, evlenmek için görücü usulü veya beğendiğin kızla evleneceksin, elektrik, su, parası, internet parası, yeni çıkan telefonlara yetişememe devamlı yenileme için dünyanın parasını ver..? Aşkı arama yaşı gelene kadar okullarda o kadar sınav ve gerginlik anlaşılması zor, o kadar dersler var ki ve bunun sonunda hele de iş bulma kâbusu var ki, zaten o ne varsa alıp götürüyor bedenimizde.

- Bu dediğin Ferhat ile şirin gününüzün aşıklarımı?

-Özür dilerim.Evet

-Aşk, korkmaya ve korkutulmaya gelmez gerçek aşk, korkularak aranacak aşk değildir.
Seyit han gülerek başını öne eğdi.Sözü değiştirerek.

-Çok zormuş kaptanı deryam hayatında senin.

-Doğrudur evladım,gittiğim her ülkede sokaklarında hüzün vardı,gözyaşı ve ölüm vardı, ben ve tayfam neşe huzur getirdik Allah'ın izni ile bre evlat.Bre küstah kıskananlar düşman ile birlik olanların sözleri ile idam edildim bre evlat,gaflet içinde yaşayanlar anlayamaz zaten beni,sözlerimi halimi ayan beyan etmeden...

-Kapatan derya paşa babam,tarih zaten sizi biliyor,devletler yıkılır yenisi gelir lakin sizin gibisi bir daha gelmedi ve gelemez de, siz fetihlerle şereflendiniz,insanları zulümden kurtardınız bu size ziyadesi ile yeterde artar.

-Zaten evlat biz üzerimize libas diye kefeni giydik de bu yola serimizi koyduk, dost güçsüz düşman kavi olduğunu anladığı an karşısında hep bizi buldu,hayalleri olup da yolda kalanların,hayallerine kavuşmaları için kapalı yollarını açtık bre evlat.


Denizde usta olan piri reis balık tutmak da  usta idi.Seyit han hiç balık tutamamıştı.Tekrar geri dönerek kulübeye doğru ormanın içinde yürüyerek gittiler.
Piri reis anlatırken yaşıyordu adeta aynı sahneleri

-Evladım içimdeki hasreti söndürdün .Bana kardeşim oruç reisi hatırlattın, kardeşim İlyas Reis ile birlikte denizciliğe başladım..Rodos şövalyelerine esir düştü.Esirlikten kurtulunca, Memluklu Sultanı Kansu Gavri'nin hizmetine girdi. Mısır donanması ile birlikte İskenderun Körfezi'nde bulunduğu sırada Rodosluların saldırısına uğrayarak. Korkud Çelebi'nin verdiği bir gemi ile korsanlığa başladı. İtalya kıyılarını yağmaladı.

Yavuz Sultan Selim padişah olunca, Anadolu kıyılarını bırakarak İskenderiye'ye gitti. Cerbe adasına yerleşti. Kardeşime buradan katıldım. Yaptığımız deniz savaşları ile ünü bütün Batı Akdeniz'e yayıldı. İspanyol gemileri ile yaptığı savaşta ağabeyim bir kolunu kaybetti. Yavuz Sultan Selim'e hediyeler gönderdi. Yavuz Sultan Selim ise ona elmas kabzalı iki kılıç ve iki gemi gönderdi.Cezayir şehri halkı, kendilerini İspanyollardan kurtarması için Oruç Reis'e başvurdu. Oruç Reis, Cezayirlilerin bu çağrısı üzerine, 1516'da Cezayir üstüne yürüdü. Cezayir'in Oruç Reis'in eline geçmesini istemeyen İspanyollar, şehri almak istedilerse de başarılı olamadılar. Tlemsen'e yerleşen Oruç Reis, İspanyolların ve onlarla işbirliği yapan nefsine hakim olamayan zalimlere, kendi çıkarları ve hakkı için tüm mutluluklardan vaaz geçen ağabeyim oruç reis, buradaki yerlilerin saldırılarına altı aydan fazla dayandı.Daha sonra yanında kalan kırk kadar adamı ile İspanyol hatlarını yardı. Arkasından gönderilen Garcia de Tineo kumandasındaki İspanyol donanması ile Salado ırmağında yapılan savaşta, 1518 yılında Cezayir'de öldü.Şimdi hepsi gözüm önünde geçiyor. Birçok Müslüman olsun, olmasın zülüm altında inleyenleri kurtarmak için gözünü kırpmadan savaşırdı hem de en ön saflarda,yüzlerce yaralanmasına rağmen, kendi canını hep ikinci plan atarak, adamlarının canını birinci planda tutmuştur. Sınır boylarında akıncıların yaptıkları, yıldırma ve fethe hazırlama faaliyetlerini denizde gerçekleştiren cesaret ve kahramanlık timsali deniz kurtlarından biri olan, Oruç Reis, katıldığı muharebede can ve mal endişesi duymazdı. Elde ettiği ganimetleri fakir ve kimsesizlere, leventlerine dağıtır, varını yoğunu cihat ve gaz'a için sarf ederdi. Cömert, âli cenap, yardımsever, merhametli olan Oruç Reis, ciddî ve sertti. Bütün leventleri tarafından, bir baba gibi sevilirdi. Çok iyi bir muharip, tehlikeli zamanlarda en iyi çareleri bulmakta zorluk çekmeyen bir komutandı..Nur içinde yatsın.
Barbaros’un 1546′da ölümünün ardından Mısır Kaptanlığı (Hint Denizleri Kaptanlığı da denilirdi) yaptım, Umman Denizi, Kızıl Deniz ve Basra Körfezi’ndeki deniz görevlerinde yaşlandım. Osmanlı donanmasında yaptığı son görev idamıyla sonuçlanan Mısır Kaptanlığım oldu.


Mehmet Aluç


Devam edecek inşallah...

( Kaptanı Derya Piri Reis 2. Bölüm başlıklı yazı kul mehmet tarafından 29.04.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.