Gariptir lise hayatı, ne zaman ne olacağını bilemediğimiz
bir serüven... Isınmak zordur lise hayatına, kimileri lise bittiğinde dahi ısınamaz...
En büyük dostlukların en büyük aşkların yaşandığı bir dönemdir lise ve tabi en
büyük ihanetlerin...
Her şeye rağmen belki de hayatımızın en güzel anıdır lise
Oysa her an dersi kaynatmanın ya da dersten kaçmanın
yollarını ararız sanki zorla tutuyorlarmış gibi sağlıklı karar veremeyiz her defasında,
aklımızın başımıza geldiği an;
İş işten geçmiş olacağının farkında bile değiliz ta ki son
seneye kadar işte o dem içimizde bir burukluk olur vanası açık unutulmuş
çeşmeler gibi bardaktan boşalırcasına akar gözyaşlarımız lise hayatına dair
geçireceğimiz son günleri, son günlerin acısını çıkarırcasına yaşarız. Ama nafile,
yaşanması gereken günleri son seneye sığdırmak ne kadar mümkün ki...
Ayrılık çanları kulağımızda ve son gün gelir çatar hiç
beklemediğimiz bir anda, herkesin kendi yolunu çizeceği yeni bir serüven başlar.
Esas hayat şimdi başlıyor.
Öğrenmemiz gerekenlerin yalnızca okuldaki bilgilerle sınırlı
olduğunu sanırız. Oysa hayat her an yeni bir şeyler öğrenmemizi sağlar. Okulun
bitişini hayatında bitişi olarak algılarız. Oysa okulun bitişiyle başlar hayat
hayata dair atılımlar, yeni iş imkânları ve tabi yeni arkadaşlıklar… Okulun
bitişi dostluğunda bitişi anlamına gelmez. Hatta daha bir kıymetli olur daha
bir sıkı olur bağlar.
Hem unutulmamalıdır ki dostluk kutsal bir kavramdır. Bir gün
her şey son bulabilir, her şey bir anda yok olabilir. Hatta insanlık dahi
tarihe karışabilir. Ama dostluk öylemi, İstediği kadar yankılansın ayrılık
çanları kulağımızda. Bilinmemelidir ki temeli sağlam atılmış dostluklar asla
yok olmazlar...