Öyle bir gelişi var ki, kucak açıp karşılamamak ne mümkün! Hoş geldin ey ramazan. Sefalar getirdin. Vakit cami avlusuna doluşma vaktidir. Geceyi ibadetle süsleme vaktidir. Tabiatın uyuduğu vakitte Allah için uykusunu bölüp sabahına oruç tutanların günahlarına kefaret vaktidir. Ne iyi edip de geldin. Çocuklar olgunluğa soyunur. Yetişkinler çocuklaşır. Öyle bir hal ki, kavgalılar bile sıraya girmiş barışmak için yarışır. Ezanların hiç bu denli yolları gözlenmemiştir. Saatleri, dakikaları, saniyeleri sayma vaktidir.
İlk teravi namazımızla ramazanı karşılarız. İlk sahurumuzda selam ederiz geceyi. Kuranla muhabbetli kılarız evlerimizi. Açlığımızda, susuzluğumuzda ve dahi yorgunluğumuzda bile tatlı bir heyecan olur. Pideler için erkenden girilen ekmek kuyruğu, gün batıp sokaklar lambalarla aydınlanırken saatlere tekrar tekrar bakmanın verdiği bahtiyarlık. Nasip olur mu her topluluğa.
Ramazan geldi komşular. Serin en güzel sofralarınızı. Bir tabakta misafir için olsun. Yetimin hakkını gözetmeli. Çalın iftara beş kala komşunun kapısını. Bir tas çorba ile gönüllerde taht kurun. Ailenize daha çok vakit ayırın. Güldürün çocukların yüzünü. Ramazan geldi deyin. Hoşnut kalalım.
Bir çocuğun belki de ilk tuttuğu oruç olacak. Belki de ilk kez eğilecek seccadeye bir çocuk. Bir yetişkin alkolü bırakacak. Bir aile reisi belki de ilk kez ailesiyle iftar sofrasına oturacak. Panayırlar kurulacak. Hacivat karagöz oynatılacak. Bir ilahi ezgi alıp götürecek bizi asrı saadetli günlere. Ne kutsal bir aysın sen ey ramazan! Hoş gedin sefa getirdin…