Rivayet odur ki;

Sağdıcı hüznün depreşir iken

Gönül yarası.

Sükût ikrardan gelse de

Tanımsız ve vasıfsız eksiltili zamanlarımda

Bana iyi gelen tek ve derin

O kuytu terk edilmişliğin gölgesinde

Hicap edilesi bin bir yadsımazlıkla

Nasıl da boynum kıldan ince.

 

Sorular devinimi ahenksiz

Ve yontulmuş terk edilmişliğim

Nasıl nasıl kimsesiz…

Sayıca, vasıfça sağ gösterip

Sol vuran onca gölge

İzafi ya da gelir mi kâfi

Heyhat gönül,

Sen bırak bu işleri

Hadi yine kabuğuna gömül devran döndü döneli.

 

Neler neler ifşa olur gün ışığında

Karası, yazgısı

Nihai durak bir o kadar varılası…

Çoktan kaçıp gitse de son tren

Hadi seyreyle neler geçiyor içinden

Mihenk taşı şu ahir ömrün

Yüzüm gözüm bulanmış bir kere küle

Yanık mektupların ucundan dökülür nice nağme.

 

Sakıncalı hatta yadsınası

Sığıntı biraz ya da kavruk

Serzenişte iken o niyaz.

Savruk belki de kaçak göçek bir devinim

İçinde bin bir denklem

Eremediğim o çözüm tümlerken nice ikilem.

 

Varsayılan o ulaşamadığım boyut

Sür-git hayaller

Fazlasıyla kırık kalp bir o kadar yıkık dökük

Mecazi bir açılım ererken nihayete

Gönül istemez mi ermek hidayete.

 

Sorular anlamsız olsa da

Cevaplar bilinmez ki kimin nazarında.

Evren kabul görülesi dipsiz bir âlem

Sükût-u hayale uğramak bile olmaz iken haram.

Kabulü, yankısı, çağrısı aşkın duyulur en uzaktan.

Niyete ya da nihayete odaklı nice yaşam

Kabul görmek en makbulü

Yeter ki yanmalı gönülden

En derinde o mecazi aşk nezdinde

Zuhur bulmak manevi âlemde.

( Gönül İstemez Mi... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 26.02.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.