özgürlük topuklarda diken ,
koştu Güneşin çocukları yalın ayak
saatler bir çiğlik attı
ağuyu pùsla çekti zembereği kırık zaman
yığıldılar eylülün azgın kollarına
feleğin avuçlarına yem oldu nice canlar
kar yağdi ince bedenlere
zift damladı kokuşmuş zamanın koynuna
genç fidanlar derbeder oldu
kilitlendi kipriklerinde özgürlük yeminleri
katrandı gündüzler moraran göz çukurlarında
iki adımlık yönü pusulası baş aşağı durmuş zaman
gece düşer yıldırımlar
uğultular üç noktalı
uçurumlar var düşlerimde annem dedi bir ses !
gündüz sırra kadem ,meçhule saklanır gece giyotin
özgürlük demircinin sıcak örsünde bilenirken
nasırlaşmış ellerinde umutları ..
kaybolur ışığı gün geceye esir
kalbimi hınçla kemiren korkunç silüetler
ve teslim ediyordu onu işkencenin her türlüsüne
yol bulmuş meçhule boynundaki
O damarlar bütün yollar artık ona bon boş !
son kez karardı yağlı urganda son isyan
duygular düşünceler konfetti küf kokan havada
nedenleri tek tek duvarlarda infazı süküt
duygular düşünceler içi boş ceviz..!
gelmişiyle geçmişi tutuklu gözlerinde
saatler dört yanı çirkef özgürlük kıyıda teyed ..
vurur zebaniler dişleri ağzında acılara zakkum çiğner
gerçek dut yemiş bülbül çenesinde kocaman kilit
susku keskin bıçak kör kuyuda uyur tanık
mora kesilmiş beden buz ...
and içmiş ölümün soğuk kollarında çaresizlik .
batsın yerin dibine batsın .
cehennemi aratmayan hücreler kör kuyular..
beden çıplak püskürdü şelale soğuk sular .
kırlangıçlar küstü yıldız söndü ıslak saçlarında..
doğduğuna annesinin şimdi bin pişman !
yuvasından düşmüş titrek kuş gibi
çırpındı eylülün kollarında paramparça umutlar
İki damla gözlerinden tuzlu yaş süzdü ..
mor lâleler güneşe küsmüş boynu önüne düşmüş
gecenin gözleri yok ,ıslak kömür karası dil lal
umarsız ve duyarsız dı takvimler
kördüğüm olmuş üstü kül kuyular duygular başıboş ..
eylülün kara katran saçlarında hep o ıslak isyan çığlıkları asılı durur şimdi..
nurcihan erdogan