Bugün
az zihnimizi zorlayarak felsefi alanda az biraz sohbet edelim dedim, bu
soruları birlikte gönül beraberliği içinde cevap verelim istedik. Cevabı
olanlar varsa yazsın, hep birlikte cevap vererek doğru olanı bulalım…
Paylaşmak
nedir? Face, Twiter sosyal sitelerde bir şeyler paylaşmak mıdır? Yoksa gönül
birliği içinde birlikte fikir renkleri içinde yaşamak mıdır?
Hayat
mı acımasız? Yoksa hayatı acımasız yapan bizler miyiz?
Sorular
yanıtların özeti midir? Özetler sorulara cevap mıdır? Yoksa yanıtlar soruların
gerçek yüzünü ortaya çıkaran, ona çare olan bir cevap mıdır?
Düşünmek
kendini tanımak mıdır? Düşünmek, doğru yola ulaşmak için bir kapı mıdır?
Benlik,
acizliğini bilerek Rahmanın büyüklüğünü hatırlatan mıdır? Yoksa isyan yolunda,
kendi bildiğini okumak mıdır?
Zaman,
hayatın yolunda anı hatırlatan bir an mıdır? Yoksa Zaman, hakikati bulmak için
bize verilen an içinde Rahmana ulaşılan yolculukta, dikkatle kullanmamız gereken
kıymetli bir an dili ‘mimidir?
Felsefe,
neden soru sorarken cevabını dinden kaynak alarak cevap vermez? Sadece belirli
bir birikime sahip olanların, çelişkili düşüncelerin çelişkili açıklamaları ile
soruları aklı ve mantıklı olarak cevap bulunmayacağını bile bile aynı çelişkiler
içinde yani cevapsızlık boşluğunda gezinilir? Buna örmek olarak:
Bu
sorulardan bazıları şunlardır;
*
İnsan nedir?(*)
*
Evrenin bir sonu var mıdır?
*
Hayatta en önemli şey nedir?
*
Yasamın amacı nedir?
*
Ölümden sonra hayat var mıdır?
İşte
felsefeyi besleyen, bu soruları sorup, araştırıp ve düşünmektir. Felsefenin
soruları günlük sorulardan ve bilimsel sorulardan çok farklı özelliklere
sahiptir.
Bu
özellikleri söyle sıralayabiliriz;
Felsefi
sorulara kesin cevap vermek mümkün değildir.
Felsefenin
soruları diğer alanların sorularından farklıdır. Felsefi sorulara sürekli
değişik cevaplar verilebilir ya da tüm denemelere rağmen sorular cevapsız
kalabilir.
Bu
nedenle, felsefi sorulara eksiksiz, her durumda geçerli ve kesin bir cevap
vermek imkânsızdır. Çünkü felsefede her yanıt, yeni bir soruyu da beraberinde
getirir.(*)
Bu
soruların cevabı dinimizde varken neden cevaplar dinden cevaplar verilmez veya
din aşikâr göz önünde iken, bunun cevabı bulunmaz ve insanlara(felsefe ile
soruların cevabını arayarak boşluğa düşenlere) sunulmaz? Selam ve dua ile…
Mehmet
Aluç
(*)http://felsefe.konulari.org/felsefenin-sorulari.html