1
Dudağıma kıvrılan şarkının
Kör bıçağı sınıyor kendini kalbimde
Bense;
Öptüm incelikle içimin terleyen harflerini
Sonra aldım yanıma
Gittikçe büyüyen bir kuyuya dönüşen suskunluğumu
Kirpiklerimde ki ağrıya
Sesimde ki buluta inat
Düştüm kendime varan yolların yamacına...
Töhmetiyle sustuğum gece yarısı sızılarının alnında
Kangren ayak izleri çocukluğumdan kalma
Duru sözleri örtünsem de
Babamın sepya bakışından içiyorum kederi
Sükût şive dağıtıyor bu vakitlerde
Satırlar ki gidenler yatıyor mısra boyunca
Alnım ceset tarlası!
Şiir mayalansa ne yazar
İki fırtına misali süzülüp durdukça keder ve hüzün...
Ellerim yorgunluğumu karakalem nakşeden dargınlığımın gardiyanı
Yüzümde şarktan kalma eş anlamlı yara izi
Kimliğimi soranlara içtenlikle
Ben’lerim diyorum
Yazgımdan taştılar
Umudun kanayan yerinden alnımın öykünüşü…
Ah göklerin dinginliği
Suyun pürtelâş süzülüşü
İnsanla kirleniyor işte
Bu hain pusu!
Heybemde küf kokusu ...
Yolculuğa benzemez
İnsanın seyri
Güneş saçlı sözcükler küser önce dudaklarına
Hayata virgül koyanlardan cesaret alır ayrılık yutkunan bütün masallar
Türküler
Şiirler
"Eyvah" ki ..militan bir uyku olur
Yağmalar gönül evinden tüm sevincini...
Susuzluk taşır ıssızlık yüreğine
Celali bir isyan dolanır damarlarında
Bir orman büyür sonra
İçinden ışık sızmayan
Tenha yüzünde çığlık güncesi
Kâinat uyur kulaklarında
Geçmişten sesler hüzzam olur kıvrılır dudaklarına…
Ve bir hıçkırık gibi susar zaman
Altyazılı bir sürgündür aslında fi tarihine
Kardeştir yalnızlık
Dilsiz duaların kovuğuna düşerken göz suları
Saatler haşr’ı mırıldanır
Muştusu hüznün elbet
Âmmenna
Âmmenna
Âmmenna
Hazal Karadağ
Yazarın
Önceki Yazısı