Tak tak tak …
– gir
-girebilir miyim öğretmenim
– girdinya çocuğum söyle bakalım nedir şikayetin
-öğretmenim bizi okulda yok yazmışsınız
– okulda yoksan yok yazılırsın
-ama biz dışarda misket oynuyorduk
bizi okulda yok yazmışsınız
-sınıfda yoksan derste yoksan “yok” yazılırsın
-ama okulda yok yazmışsınız

öğrenci heyacanlıdır duruşu kendinden emindir
pır pır eden serçe kanatlı yüreğiyle
kelimelerin üzerine basa basa ısrarla devam eder

-ama öğretmenim bizi  okulda yok yazmışsınız
biz dışarda misket oynuyorduk
öğretmen gülümser
- tamam sen şimdi sınıfına git bakarız

ve öğretmenin odasından çıkarken
o saf çocuksu masumane beyin diliyle 
söylenmesi hala devam ediyordu
 
- ama öğretmenim biz okuldaydık
okulda yok yazmışsınız
dışarda misket oynuyorduk
 
çocuk kalbi nasılda ari’dir
o çok çocuk olmanın çoklu çok yaşı
çocukça kalbi duruşun çoklu farkı
yalandan uzak bozulmayan doğruluğu
yapaylık nedir bilmeyen duruluğu
hakkını aramanın kuvvet güvenci
beyaz kalp sayfaları kadar temiz ve lekesiz
 

''bizi okulda yok yazmışsınız
ama biz dışarda misket oynuyorduk ''
aslında anlama kavrama fikir yürütme bakımından
öğretmen öğrenci arasında çok bir fark yoktu
birisi çocuk düşleri uçmasın diye uğraşıyordu
diğeri uçmalarım kaybolmasın diye koşuyordu
biz büyüklerin o püf noktayı yakalaması zor olmasa gerek ki
onların hayata bakış güzelliği gülümsetiverir duygu selinde
 
 
oysa doğru söylüyordu kendince
okuldaydı okul sınırları içinden hemde
kimbilir o can canlı şıngır mırgır
misket sesi nasılda heyacanlı idi

belki onlara göre ;
okulun görünmez bahçesinde oynuyorlardı
öyle ya nasıl duysunlar ders zilini

çocuk misket ve arkadaş
üç arkadaş dalmış mavilerin perisine
göklerde düşleri yerlerde mavileri
şıngırdatıyorlar şıngırdaklı misketleri
değmeyin kim göre kim bula kim duya onları
 
o ne ? ders zili mi çalıyor
herkez sınıfına girmeye dursun hele bir
bir el daha bir el daha
bu defa sayım tamam
ya Hasanın misketi çok olursa
yok yok Orhan buna izin vermez
ben kaldım gene elimdekilerle yetinmeye
 
ama okuldaydı ya haklıydı ya
nasıl olsa girecekti ya dersine
nasıl olsa sınıfda kaçmıyordu ya
öğretmenide haklıydı hakkınca
okulda olması ders zili çaldığı zaman
sınıfında olmasını gerektirmez miydi
 
aradaki fark işte bu işte bu diyebileceğim
çocuk ruhlu kalbi öyle güzel bakıyor ki
biz onların bakış güzelliğinin gölgesi bile olamayız
öncesinden öncesi gençlerimiz
geleceği getiren gençlerimiz
gençliğin verdiği gençlik iksirini iyi kullanan gençlerimiz

hani o damarlarındaki delicek kanın aktığı
hani o deli dumrul dipcikleme delirten
dönemlerin özgürlüğü kuvvet coşkusunu
yerinde zamanında kullanmasını bilen gençliğimiz
ayaklarını basa basa yumruklarını vura vura
haksız olsamda ben haklıyım kuvvetini bilen gençliğimiz
işte bu kuvvet dönemi en çok gençlerimize yakışıyor
 

gördüğüm o ki bu seviye farkı artık
ilk-öğretim yaş dönemleri seviyesine düşmüştü
bence bu gelecek adına güzel bir verimdir
temennim o ki misket oynamaları hiç bitmesin
çocuksu düşlerin ipeksi tertemiz duyguları
hep okuluyla büyüdükçe büyülensin
düşler düşü düşlerinin büyüsü bozulmasın
mavileri gök-kuşağında boloncuklar uçurtsun

şimdinin çocuğu geleceğin gençliğine ;
haksız olsanız dahi hakkınızı arayın
gençlik ; kuvvet demek
haksız olsam dahi ben haklıyım demektir
 

” Betonlara diktiğim tohumlar kök saldı
Söyle bana gül kardeş ben burada açarmıyım ”

Gülay GÖKTÜRK
( Öğretmenim Biz Dışarda Misket Oynuyorduk başlıklı yazı GöktürkGülay tarafından 23.12.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.