Dün İngilizce sınavım vardı. Fena geçmedi. Zaten İngilizcem her zaman iyi olmuştur. Belki sürekli seni düşünmesem daha da iyi olur Deniz'im. Belki seni düşünmesem her şeyim daha iyiye gider. Hayallerim, sevinçlerim, üzüntülerim, aldığım nefes, ağlarken titremesini önlemeye çalıştığım çenem..her şey. Her şey daha iyiye gidecek belki. Ama ben istemiyorum. İstemiyorum işte. Bir insan nasıl su içmekten vazgeçer? Nasıl birden nefes almayı bırakmaya çalışır? Nasıl etini boydan boya keser? Nasıl sevdiğinin adını derisine kazmak için evinde bıçak arar? Nasıl geceleri kendini pencereden sallandırır 'Belki ölürüm.' düşüncesiyle? Nasıl aşık olduğu adamı görünce konuşamayacak dereceye gelir? Nasıl olur bütün bunlar? Nasıl nasıl? Hani iyiydi sevmek? Hani dünyanın en güzel şeyiydi. Ya ben güzel sevemiyorum ya da göremiyorum. Çünkü benim önümde sadece asfaltlarına tükürdüğüm karanlık bir yol var. Başka da bir şey yok. Güzellik olsaydı görürdüm çünkü öyle değil mi? Evet evet sorun bende değil. Karanlığıma o kadar kapıldım ki siyahlarım beyazlarımı yok etti.

   Bugün dershane çıkışı sevgilinle birlikte gittin. Kol kola girdiniz. Birbirinize gülümsüyordunuz sürekli. O seni öpünce artık dayanamadım. Kahkahalarla gülmeye başladım. Sırtımdaki çantayı yere fırlatıp üstüne oturdum. Nefes almadan gülüyordum. Dershane müdürümüz Musa Hoca gülerek yanıma geldi. 'Noldu kızım nedir bu kadar komik olan?.' dedi. Bunları söylerken o da gülüyordu. Gülüşüme gülüyordu. Çünkü gerçekten komik bir şeye güldüğümü sanıyordu. Ama ben yalnızlığıma gülüyordum. Yitip giden hayallerime gülüyordum. Göremediğim baba sevgisine gülüyordum. Küçükken sarılarak yattığım fakat komşumuzun çocuğunun pencereden aşağı attığı oyuncak bebeğime gülüyordum. Annemin hastalığına gülüyordum. Arkadaşlarımın 'Üzülme ya geçer elbet. Unutursun.' demesine gülüyordum. Olmayan gençliğime gülüyordum. Acılarıma gülüyordum. 'Yaşayamadığım hayatıma gülüyorum hocam.' diyemedim tabi. Aksine daha da gülmeye devam ederek 'Arkadaşla aramızda olan bir şey hocam siz beni takmayın.' dedim.Hocam da gülerek elimden tutup kaldırdı beni. Sonra sizin olduğunuz tarafa baktığımda çoktan uzaklaşmıştınız. Bu sefer senin elin onun belindeydi. Ona bakıyordun gülümseyerek. O da elindeki telefona bakarak sana bir şeyler söylüyordu. Ne aptal kızdı o öyle? Sen onun yanında yürüyordun. Düşünsene elin belindeydi ve onun yanında yürüyordun. Ben seni düşünmemekten korkarken o telefonuyla uğraşıyordu. Nasıl bir şeydi bu? Nasıl olabilirdi? Nasıl senden başka bir yere bakabilirdi? Olamaz Deniz'im olamaz. Seni kimse benim gibi sevemez. Seni sevebilirler ama kimse seni benim gibi güzel sevemez. Uzaklaşmanızı izledim. Gözden kaybolmanızı yüzümde acı bir tebessümle izledim. Arkadaşım da beni izliyordu. 'Ah be güzelim nolacak senin bu sonun?' dedi. 'Benim hiç başlangıcım olmadı ki sonum olsun.' dedim gözlerimden bir damla yaş düşmesine izin vererek. Hem gülüyordum hem ağlıyordum. Normal değildim ben evet. Deliydim. Deliydim ama mutluydum. Çünkü birini seviyordum. Çünkü çok şey kaybetmiştim. Çünkü sevmenin ne demek olduğunu biliyordum. Çünkü hayatımdakilerin değerini biliyordum.Çünkü yarın yine onu görecektim. Yarın yine sevdiğim vardı. 
( Gönlüm başlıklı yazı HerkesIyi tarafından 11.11.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.