Bir seher vaktiydi nihayet,
Gül yağmuruna tutulmuşlardı.
Tanıkları olmasa da,kanıtları vardı.
Yağardı tam bu vakit rengarenk..
Bir yanda gece ile gündüz el ele,
Açtı gözlerini esneyerek bir bebek.
'Bismillah'dedi
Kanatları beyaz puanlı böcek.
İçlerinde ki en haddini bilmeyen melek.
Kanatlarını açtı bir uçtan diğer uca.
'Gitmem' dedi İnatla gülümseyerek,
Gökyüzüne çıkarken arkadaşları,
Konduğu akasya dalından uğurladı onları.
Güneş dağılınca ortalıya,
Bir çiftçi başlamıştı işe,
Akasyanın yanında ki tarlada.
Azığını asarken çiftçi dala.
Değiverdi meleğin kanadına.
Birden ürperdi melek!
Acıdı çiftçinin nasırlı parmaklarına.
Baktı ailesi kalabalık,köylüsü perişan.
Açtı yanında ki heybesini,
Yağdırdı ne varsa çiftçinin başına..
İstiyordu ki çiftçi şükran duysun,
Dağıtsın verdiklerini kendi gibi olanlara..
Çiftçi birden saldırdı toplamaya,
Muradı altınmış,
Altınla doluverdi tüm tarla.
Melek gitti peşinden umutla
,Çiftçi ilk kez yalan söyledi,
Neden erken döndüğünü soranlara.
Köyüne girdi hızlıca,
Kapattı kapısını tüm ahbap ve dostlarına.
Virane bir evden gelen feryatla kıvrandı,
Aç ve yalnız bir ihtiyar ölüyordu.
Uçtu tekrar kondu akasyanın dalına,
Heybesini aradı ağlayarak,
Verebilmek için ihtiyara bir lokma.
Akasya çiçeğini çoktan dökmüştü,
Şaşırdı bu kadar hızlı akan zamana.
Birden bulandı ortalık,
Dağların başına kar düştü.
Yalnızdı melek üstelik acıyor
Kanatları kendinden tel tel ayrılıyordu.
'İlâhi'nin takdirine ters düşmek' dedi haykırarak
'Biliyorum biliyorum imkansızdı'
Kuru dallara sarılırken sıkıca,
Rüzgardan parçalanan kanatlarına baktı,
Gidemezdi artık uzağa..
Kapattı gözlerini usulca,
Gül yağmurlarını düşündü,
Birden kanatlarına dolanan iple irkilirken,
İlk kez bir çocuğu bu kadar yakından,
Ağaca tırmanırken gördü.
Çocuk baktı gözlerine derin derin,
'Sen meleksin değil mi?' dedi
Meleğin gözlerinden iki damla yaş,
Çocuğun avuçlarında eridi..
Melek 'sen' dedi 'sen çocuk nerden bildin,
Hem adın nedir henüz söylemedin'
Çocuk eğdi başını önüne,
'Bende melekmişim
Annem hep öyle söylerdi,
Çocuk uçurtmasının kırk yerden düğümlü ipini doladı
Küçücük ellerine,
'Artık anneme yakın olmam için,
Buna lüzum yok'dedi attı yere..
Melek çocuğu sardı kanatlarıyla,
Rüzgar daha bir sert vuruyordu,
Parçalıyordu kanatırcasına..
Melek çocuğu öptü boynundan,
Koklarken doya doya,
Gül yağmurları başladı vakitsiz,
Oldukça da erken,
Arkadaşlarını gördü sırayla,
Gökyüzünden inerken..
Biri dedi ki;
'Takdirin dışına çıkmadın sen
Bu çocuk ellerini açıp bir melek görmek istemişti
Ağlarken'
Ümit Seyhan