Ne çok kül biriktirmişim aşkın kanyonunda
Masallar savurmuşum yıllardır denizlere
Ölmek için kımıltısız durmalıymışım ben
Sonsuzluk bildirileri asılır her sabah göğsüme
Aşkın dergâhında her sevda buruk bir ihtilal’mış.
Hıçkırıklı bir nöbetteyim, umut suyu mataramda
Sabırsız bir cenin sarı güneşi özler zarlar ardında
Geceler kırılmış dirençlerime misafirlik eder
Bir kadın küflü saatlere sarılarak uyur uzakta
Uzanır yüreğim denizlere, boşalır ansızın ağlar.
Sök ömürsüz umutlarımı evliya bulutlardan
Sinsi bir hicran tohumu yarsın toprağını
Gövdemin kışlasına sığınsın mülteci aşklar
Kangrenli çağrınla büyüsün içimde yakarışlar
Özlemin kıyameti sallamadan şehirlerimi.
Sil gönlünün arsız yaşlarını, artık ağlama yar
Dilsiz bir odada tutunayım ömür veren gülüşüne
Rakımsız bir hengâmede düşür sırtımı yerlere
Sürgünlere atılayım mevsimlerin yoz alazında
Gecikmiş bir baharın demiyle fışkırayım tenine.
Selahattin YETGİN