’ içindeki çocukla aynı dili konuşarak büyümektir şiir 
‘’Hasreti isa

düşler canımı acıtan dikenli tarlalardı
karanlığa açılıyordu gece
tanrının sürgüne gönderdiği iblistim açıkçası
önce gölgelerin katiliydim
yere çakılmam an meselesiydi
aşk ağırdan alıyordu söylediklerimi
yüzümde büyüyordu güz sürgünü yaralı yapraklar

aynı filmi defalarca seyretmenin sabrına sığınıyor gözlerim
masal çiçeği hep ters tarafa bükerdi boynunu
içimde bir kuş tüy dökerdi
yollar yalnızlığa döşeli mayın mezarlığıydı avuçlarımda
ayak izleri hep sana çıkardı seslerin

kelimelerin içini boşatmada üstüme yok bilirsin

gün gelir acıya da alışır saka kuşu
yılanla aynı suyu bölüşür 
soyun örselenmiş ömrünü bir öyküden
öksüz bütün harfleri ayaklandır
çek temize kendini 
beyaz bir şal gibi dökülsün önüne şiir

belki de adın kardelen olur kim bilir

silah seslerinde vurulduğum gün başladı içimdeki kanama
uyku sersemi bir pencere açıldı gökyüzünde
lâl bir dili dili geçmiş zamanda avutuyordun
anlamı kalmadığında hayatın eceldir yaşamak
yeni bir masal yazmak için çok geç biliyorum

aslında her bozgunda doğrultup öpeceksin kendini

şimdi adını anmaya korktuğun aşktır bulutlarda biriken
yürek merdivenimin üst basamağında oturan sensin
ne gülümsemeyi ne el sallamayı bilirsinbilirsin
 ki ağaçlar aydınlatır yüzünü gün düşerken gölgenden

unutma sevişirken de acı çekmeyi bilmeli insan

düşlerden önce girme yatağa demiştin son mektubunda 
sana sürüyerek getirdiğim bedenimi kapının önüne bıraktım
ben biraz küldüm sen yağmura dururken
yürek aşkla hesaplaşmadan göçüp gidiyor
hayattan hep alacaklıydım buna sen de dahilsin
herkes içindeki çocuğu kör bir döngüyle avutuyor
buna sen dahil değilsin sevgilim

dokunsan dudakların değecek dudaklarıma
gerisi gelgitlerin toplamı
koca bir uçurum var aramızda
kıyısı olmak bile yetermiş denize
her dil sağır bir senfoniymiş kendini aşka yazan
l
irizm kırık taşların yerinden oynamasıymış
yüreğimi kanatan düş kırıklarına dokunmakmış hayat
avluda yıldızlarla yolları birbirinden ayırmakmış gurbet

dönüp baktığımda geriye gözlerin harabeler içinde
kalbin yağmurun yanaklarına usulca düşme zamanı
kardelenim sana emanettir ömrümün geri kalan her anı

çırılçıplak bir bedenim ateşin ortasında
tutukluk yapmış silahım kaşlarının karşısında
çok şey anlatır da gözlerin 
benim dilim dönüp kendini sokar bir alaturka şarkıya
sonra kara bir gölge gibi sokuluruz geceye
sen bende sabahlarsın üstelik yer minderinin üstünde
çıktığım en uzun yol aklın olur
aklım kalır aklında
aklığında çırpınıp durur bir kelebek
ben sende çırpınıp durdum dalgaların üstünde
 bir akşam güneşi gibi üstüne devrilerek

anlaması zordur bir şairin mektupları günbatımlarında neden yaktığını
kardelenim şimdi birbirimizi bir bakışla anlama zamanı

aynalara yüzünün buğusu düşer
bir siyah resim sarkar geceden
ağrı yürekte yaşlanırhudut bilmez bir martıdır beyaz
bütün pencereler boşluğa açılır

ölmedik
pusularından sıyrılıp çıktık pusatların
zaman orada fırtınaya tutulmuş bir şileptir artık
kardelenler hep beyaza vurgun
ben deli gibi hep sana aşık

göğsüne seni anlatan diri güller koy
suyunu ben vereyim kuruyan dudakların
her sevişmeye bir ustura gibi bileyle kendini
bırak kırılan kalemler hep bizim olsun
her sürgünde ölen biz değil miydik nasılsa
aşk böyle büyür sen suladıkça gözyaşlarınla

y
arım asır böyle maviliklerle kuşatılmışım
buna çocukluğum da dahil
ölü sularda bile yeşermesini bilir rüya çiçeği
bunu marmara senden daha iyi bilir

odada sana benzeyen bir şey var
ben 
duvarlara tosluyorum durmadan
benim tekil yalnızlığımın yanına kendini koy
ne kadar toplarsan topla yine bir oluruz seninle

ş
imdi gitsem ayrılık koyarsın adımı
dantellerle örülmüş yüzün göçmen bir kuştur şimdi

troya’da doğsaydım 
aşık olmazdım helena’
ya
yine bir kumru gibi sekerdim saçlarının üzerinden
kendini ele vermiş bir uçurtmayım
bir yaprak düşümü kadar vaktim olsa
yine sana tapardım 
aşkım
şarkım
TANRIM

İsa İnan 

( Kardelen başlıklı yazı isa-inan tarafından 27.08.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.