ERİVAN RADYOSU -1
Artem Revan göçü sırasında babası Ani’yi kaybetmiş bütün ilgi ve alakasını annesine vermişti. Uyuduğunda bile annesinin elinden sımsıkı tutar, yanından ayrılmasını hiç istemezdi. Arkadaşları ile oyun oynarken bile kısa süreli ayrılıklarda annesini ne zaman hatırlasa mutlaka duygulanırdı. Öyle duygulu anlar olurdu ki oyunu bile bırakır eve dönerdi. Annesi için de öyle… Artem, eşinden kalma en değeri hatıra idi. Günün her saati annesi Artem’i sırtında taşırdı. Bir gün dayısı Artem’i kendisiyle evine götürdü. Artem kısa süreli ayrılıkta olsa annesini özledi. Gece uyurken yorganı başına geçirerek bir hayli ağladı. Sonra ağlama yorgunluğu ile uykuya daldı. Şafak atar atmaz dayısının karşısına dudağını büzmüş, doluşlu bir halde dikildi. Dayı anneme gitmek istiyorum dedi… Dayısı durumu anlamıştı. Hemen Artem’i terkisine alarak annesine götürdü. Artem annesini görünce çok sevindi. Annesine sıkıca sarıldı. Annesi Artem’i defalarca öptü. Dayısı Barkev onlara memnuniyetle bakakaldı. Sonra atının yularını çekerek uzaklaştı. Artem annesinin yas saati geldiğini biliyordu eve girince herkes yerini aldı. Annesi kadim dostunun yanı başına oturdu. Artem her zaman ki yerinde bir parmağını ağzına koyarak buruk bir şekilde sesizce annesini izlemeye başladı. Annesi bir garip hüzünü arar gibi önce dalgaları ayarladı. Çevirdi. Kısa dalga, uzun dalga ve orta dalgada durdu. Sonra istasyon düğmesini Zagreb radyosundan kaydırarak sıra ile Belgrat, Çukurova, Erzurum, Ankara ve Sofya üzerinde gezinerek sığınmışlığı olan ‘’Erivan Radyosunu buldu. O mey sesi… Mistik bir alışımdı kulağında yankılanan ve akabinde taş kınası eline sürmüş ergen kızların hoyratlığına inat, vurgulu cümbüşten yankılanan sarı gelin türküsüne gözyaşları ile eşlik etti. Artem için en dayanılmazı annesini ağlamaklı görmekti. Artem yas saatleri dışında çok neşelenirdi annesinin ahırda hayvan yemlerken; Artem sanağsar arasındaki köprü şeridinden defalarca geçti. Bu hoşnut sevecen durumu annesine haz veriyordu. Annesini neşelendirmek için gergilerden asılır. Güvercin yuvalarına bakardı. 
Artem elma kasası işçinde tek ayaküstüne büzülmüş ve kendinden geçmiş bir şekilde duran tavuk civcivini gördü.
Artem: Anne bak civciv üşümüş bunu annesine götürelim mi?
Anne Alis: Hayır… O hasta üşümüş olmalı. Şimdi çaresine bakarım dedi.
Anne Alis küçük civcivi aldı. Giydiği elbisenin yakasından bir düğme açtı. Civcivi göğüs kafesine koydu. Artem hayretler içinde annesini izliyordu.
Artem: Anne! Ya ölürse nefessiz kalmaz mı?
Anne Alis: Kalmaz, kalmaz… Sen merak etme! Az sonra ısınınca kendisine gelir dedi. Annesinin dediği olmuştu. Civciv vücut ısısını bulunca kendisine gelmiş bir önceki halinden eser kalmamıştı. Artem civcivin bu haline ve annesinin bilgeliğine çok sevinmişti. Anne Alis ve Artem ahırdaki işleri bitince ahırın kapısını kapatarak yan eve geçtiler. Masanın üzerinde duran mumu Alis yaktı. Alaca ışık içinde duvarda gölgeleri belirdi.
Anne Alis: Artem ben sofrayı kurana kadar sen karıncaların yemini ver. Kuşların su kabına bak dedi. Suları azalmışsa doldur dedi. Artem bahçede karıncaların yuvasının yanı başına ekmek kırıntılarını bıraktı. Ve kuşların su içtiği oyuk taşın içine yeterli su doldurarak eve döndü. Anne ve oğul birlikte sofraya oturdular.
Anne Alis: Artem… Hadi bu gün sen dua et dedi.
Artem:
Yüce Tanrım…
Anımızı ve ahirimizi hayreyle, sofrayı maide sofrası kıl.
Daimi huzur, daimi bereket nasip et.
Olmayanlara da olacak imkânlar ver.
Eksiltme, çoğalt, ziyade eyle, daim eyle.
Misafirleri melekler olan sofralarla donat bizleri.
Veren sensin, 
Sonsuz saygılarımızla,
Dua sonrası yemeği afiyetle yediler. Artem arkadaşları ile oyun oynamak için sokağa indi. Anne Alis sofrayı topladı. Sonra aynanın karşısına geçti. İyice alıcı gözle baktı kendisine yüzündeki yorgunluk hislerini ve yaşlılık belirtileri gördü. Artem için hayata direnmeliydi. Onu korkutan öteki kuşkuları idi. Savaş çığırtkanlıkları günden güne artıyordu. Kim bilir en sevdiğimiz dostlarımız düşmanımız olacak, belki evimizi ve yurdunuzu terk edeceğiz ne garip diye düşündü…! Korktuğu başına gelebilirmiydi? Ziyaret yerlerinde toplananlar bile bunları konuşuyordu.’’ Belirsizlik ne kötü… Harpte cesetlerin altında gizlenerek kurtulanları dinleseler Kuran ve İncil üzerine yemin ederlerdi bir daha savaşmamak için… Bu ürkütücü düşüncelerden arınmak için yavaşça kadim dostunun yanına oturdu. İşaret parmağı ile dokundu. Siyabend (ip ve kaya gölgesi) ile Xece(bölünmüş ikiz uyku,) aşkını anlatılıyordu. Birden Ani gözlerinin önüne geldi. Siyabend’e benzetti onu... Aşk tanrısı Erosu bile gıpta edecek kadar Ani ye olan sadakatini koruyordu…’’Böyle bir aşk dünyada yoktu. ‘’Siyabend; Xece’ye dokunsa ölecekti… Bu aşk için Süphan dağı diz çöktü dile geldi ağladı. Havva ve Meryem hayat verdiler… Bir kitap dört kitap oldu. Zemzem aktı gözlerinden, ibrik ibrik gönüllerde nağme oldu.
’’Ne aşkı anlatabildi, ne de anlayan oldu… İnsanlık utandı… Kördüğüm oldu. 
Alis daldığı hayallerden kurtularak yerinden ırkindi… Hoşçakal kadim dostum dedi. Bahçedeki dikenlerle konuşma saatim geldi.’’Şimdilik sesine soluğuna sağlık diyerek sokağa çıktı.
Alis sokaktan Artem’i de yanına alarak çit ile çevrili diken ekili bahçeye gittiler. Alis yaralı dikenin yara sargısını açtı. Yaranın etrafına katran ve kireç tozu sürdü. Tekrar yarayı sardı.
Alis: Bugün nasılsın seni daha iyi gördüm.
Dal diken: Teşekkür ederim iyiyim. Ak diken sağ olsun bütün güneşini bana verdi. Kendimi iyi hissediyorum dedi.
Alis: Buna sevindim… Ben ve bütün börtü böcek gül açmanızı umutla bekliyoruz diyerek bütün dikenlerle tek, tek ilgilendi.
Alis ve Artem bütün dikenleri suladıktan sonra eve döndüler. Anne Alis Artem’in ağzını sandık gibi kocaman açmasından uykusunun geldiğini anladı. Artem’e pijamalarını giydirdi.
Savaşları görmemek için anne ve oğul sarılarak uyudular…
Sunay Karataş

( Erivan Radyosu başlıklı yazı Se/hü tarafından 12.05.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.