Genç adam gideli birkaç aydan fazla olmuştu. Ondan hiçbir haber yoktu. Acaba geri dönüp gelecek miydi? Yoksa bir daha bu yöne yolu düşmeyecek miydi? “Mutlaka döneceğim,” demişti. Sözünde duracak birine benziyordu.
 
             Ayyüce, yine Satı Kadına uğramıştı. Birlikte dertleşiyorlardı. Satı Kadın “o gelecek, öyle hissediyorum…” derken, Ayyüce’nin düşünceleri hayallerine, hayalleri düşüncelerine karıştığından mı, yoksa tecrübesiz olduğundan mı aynı duygu içinde değildi.
 
             Ayyüce “Ama ben senin kadar ümitvar değilim” diyor ve endişelerini dile getiriyordu. Hayallere dalıp, dalıp gidiyordu. “Seni tanımasaydım… Farkına varmadan geçip gitseydin hayatımdan… Daha şimdiden öyle çok özledim ki seni… Nasıl da bu kadar kısa zamanda tutulup kalmışım sana… Sana takılıp kalmışım… Yüreğim sende kalmış gibi, sanki…” diyordu yüreği.
 
             Satı Kadın; “Kızım dalıp gittin yine…  Onu, çok mu seviyorsun?” diye sordu.
 
            Ayyüce kendi kendine bile itiraf etmekten çekindiği duygularını Satı Kadın bir cümleyle özetleyivermişti. Demek o bile kapılıp gittiğini fark etmişti. Suçlanır gibi oldu, hatta yüzü kızarıverdi… “Ben mi?” diye kekeledi.
 
             Satı Kadın “Kızım bundan daha güzel ne olabilir? Yaşınız ve boyunuz denk, sevme çağınız… Sevmek güzeldir, insanı canlı ve diri tutar. Ömür dediğin nedir ki? Üç güne sığmaz. Dün geçti, yarın ise meçhul, sen bu güne bak… Sevmek, seviyorum demek değil, yüreğinde hissetmektir. Aşk; yanında olanı sevmek değil, bazen gelmeyecek birini beklemektir.”
 
 Ayyüce duygulanmıştı. Gözünden iki damla yaş düştü yanaklarına…
 
Satın Kadın: “Aa, deli kızım benim. Kimi ‘seviyorum’ der, ezberlemiştir onu… Kimi diyemez, çünkü o gerçekten sevmiştir. Bilmelisin ki sevenlerin arasında mesafe olmaz. Her yürek sevebilseydi ayrılık olmazdı, her sevense yürekli olsaydı aşk bu kadar basit olmazdı. Ah, benim tatlı kızım, Bedenin yükünü ayak, ruhun yükünü yürek çeker.” diyerek genç kızın başını okşadı...
 

 Neredeyse ümitlerinin bittiği bir akşamüstü, delikanlı çıkageldi. Satı Kadın ona oğlu gibi sarıldı, öptü ve kokladı. Sevincinden gözlerinden iki damla gözyaşı geldi. Ona doyasıya seyretti.
 
  Genç adam “Kadir Amca yok mu?” dedi. Satı Kadını bir durgunluk aldı. Sonra, “onu kaybettik” dedi.
 
Genç Adam; “Oğlundan sonra kocayı da kaybetmek senin için ağır olmalı…” dedi. “Evet, onu aniden kaybetmek hiç de kolay olmadı. Olmadı… Yıllardır can yoldaşımdı.” dedi, Satı Kadın.
 

 Genç adam Kuran’dan birkaç ayet okudu ve onun için dua etti. Satı Kadın, “Acıkmışındır ben bir şeyler hazırlayayım” diyerek kalktı ve mutfağa doğru yürüdü. Genç Adam da, “Bende sana yardım edeyim,” diyerek peşinden beraberinden getirdiği paketlerle mutfağa girdi.

 Tam masaya oturmuşlardı ki, kapı çaldı. Genç Adam; “ben açarım” diyerek kapıya yöneldi. Kapıyı açtığında Ayyüce ile karşı karşıya geldi. Ayyüce şaşırdı, hatta dondu kaldı. Ardından gözleri karardı tam düşüyordu ki, genç adam onu tutuverdi.
 
 Satı Kadın; mutfaktan “Kimmiş gelen?”diye seslendi. Genç Adam, Ayyüce’yi divana sırtüstü yatırdı. Genç adam, “evde kolonya var mı?” derken, o arada Satı Kadın geldi. “Ne oldu?”sorusuna “Bayıldı…” diye cevap verdi…
 
 Satı Kadın, “Ah, benim deli kızım ah…” diyerek Ayyüce’ye kolonya koklattı. Ayyüce kolonyanın etkisiyle kendine gelirken “…ne oldu bana?” diye sesi duyuldu.  Ayıldıktan bir süre sonra birlikte mutfağa geçtiler. Akşam yemeğini üçü baş başa yediler. Yemekte uzun uzun konuştular. Genç Adam niye döndüğünü, buradaki planlarını anlattı.
 
 “Buradaki insanlara Kuran-ı ve dini bilgileri öğretmek üzere geldim” deyince Satı Kadın’ın sevinci genç kızınkinden farksızdı. Satı Kadın “Aha bu evi olduğu gibi bu hizmete adıyorum ve ben de hem temizlikçiniz, hem de aşçınız olurum, olmaz mı?” dedi. Genç Adam “Neden Olmasın? Anacığım!” “Allah niyet ve hizmetini şimdiden kabul etsin,”dedi.
 
 O, yeniden kendi öz evladına kavuşmaktan farsız huzurlu ve mutluydu. Yüreğine sevinç, damarlarına sanki taze kan gelmişti. Genç Adama “benim adımı niye Satı koymuşlar? Biliyor musunuz?” dedi ve onları beklemeden yine kendisi cevapladı. “Adımı rahmetli Nenem koymuştu. Satı; Adanmış demektir. Dinine hizmet eden demektir”  
 

 O gün Özbekistan’ın Semarkant ilinin Akdaş Beldesinin Altıgül semtinde Türkiye’den gelen bir genci misafir ediyordu. Gece ay dolunaydaydı. Güneş ise her günkünden bir farklı doğmuştu… Hak yolda ilerlemek aklın işi değil, yüreğin işiydi. Sevgi yürekli olana yakışır. Güzel bir gülü, güzel bir geceyi, güzel bir dostu herkes sever, Önemli olan gülü dikeniyle, geceyi gizemiyle, dostu tüm derdiyle sevebilmektir.

Ant-150312

Müzik : Özbekistan'lı Dilfuza Rahimova'nın "Yolgizginam" adlı şarkısı

( Senin Yerine Ağladım -2 başlıklı yazı KOCAMANOĞLU tarafından 15.03.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.