Bak nasılda hızlı akıyor zaman..

Oysa ben aksine sindire sindire sevmeliyim seni.

Seni yaşamalıyım ve bir öğrenci gibi seni öğrenmeliyim. Sevinçlerini, nefretlerini,
Gözyaşlarını paylaşmalıyım. Hangi yemekleri seviyorsun. Hangi düşüncelerle yapıyorsun yemeklerini. Nasıl oturuyorsun sofraya. Nasıl gidiyorsun uykuya. Nasıl uyanıyorsun yeni bir sabaha. Ne olurdu bir köşede dursam ve öylece izleyebilsem seni.

Günlük işlerimin arasında ara verip öyle seni düşünüyorum. İzin almadım senden ama galiba hayatımda farkında olmadan yer ediniyorsun.

Sıkıldım artık bu yalnızlıklarımdan. Usandım içimizden geçenleri adam gibi söyleyememekten. Hep başka bir zamana erteledik.

Ne zamana kadar? Sıkılmadın mı sende yalnızlığından?

Daha kaç gece soğuk bir yatağa uzanacaksın. Kaç gece elini uzattığında diğer yastığın boş olduğunu göreceksin. Kaç gece gözlerini dikip tavana olmayanın hayaline dalacaksın. Sen hak etmiyor musun her sabah öpülerek bir sevgilinin kollarında uyanmayı.

Aşk bu mu? İşte.

Bir yıldızın peşinden

Bir gece yarısı karışacaksın karanlığa

Her şeyi geride bırakacaksın.

Yapabilir misin?

Vazgeçemezsin...

Yine dönelim birbirimize söylediğimiz yalanlara, devam edelim gerçeğe dönüştüremediğimiz hayallerimizin, gölgelerimizin peşinden gitmeye. Kim geri verecek ki geçen onca zamanı. Ne kadar zamandır dökülmüyor dudağından seni seviyorum ve özledim sözleri.

Daha ne kadar erteleyeceksin aşkı.

Saçlarımız ağardığında mı? Kıyametler koptuğunda mı?

Ne zaman aşk için yaşamayı öğreneceğiz.

Ne kadar daha utanacaksın, düşüncelerini söylemekten. Ne kadar daha engel olacaksın bir sevgilinin hayatına girmesine. Ayıplarlar değil mi?

Sana zarar gelmesin. Sana söz gelmesin ben her şeye razıyım. O zaman kaçamak sev beni.
Ama cesurca sev. Ben sevildiğimi bileyim. Kimseler duymasa da olur. Ben senin olduğumu bileyim.

Ne zaman hayallerinde yaşattığın gölgenin gerçek olmasına izin vereceksin. Ne kadar daha dinleyeceksin yalnız başına aşk şarkılarını.

Boş duvarlara bakmaktan, boş odalardan sıkıldım artık. Birçok şehir gezdim. Yapaycı yüzlere değil hep cesur yüreklere sevdalandım. Kızgınlığım sana değil aslında. Belki de toplumun değer yargılarına kızıyorum. Belki de beraber olamamanın hıncını alıyorum satırlarımla. Sevilmeyi mi unuttun yoksa sevmeyi mi.

Zaten her anı kurallarla dolu bir yaşamda kuralsız sevmeye hakkımız yok mu?

Belki de suç burada bizim. Henüz sizin lisanınızı öğrenemedik. Ne zaman hayırlarınızın evet olduğunu, yâda evetlerinizin hayır olduğunu anlayamadık. Ne zaman seni sevmiyorum, seni görmek istemiyorum dediğinizde. Aslında beni bırakma demek istediğinizi hep bedel ödeterek öğrettiniz bize. Hata bizimdi kabullenmek zorundayız. Hiç yansıtmadık acımızı yüzümüze. hep yüreğimize kaydetmeyi öğreneli ise hayli zaman oldu.

Bu tedirginliğin, ürkekliğin daha önce yaşadıklarınla mı ilgili, yoksa kaderine mi kızgınlığın. Belki de hep içimizde saklı bir sır olarak kalacak. Şimdi uyanılmayan uykulardayım. Dönülmeyen yolculuklardayım. Sırlarımızı bölüşemedik bari sevgimizi bölüşelim.

Ben sevdalarımı beyaz bir güvercin yaptım. Sevgiyle uğurladım senin gökyüzüne. Belki benim gibi birçok kişi çalmıştır gönül kapını... Kim bilir kaç kez duydun seni seviyorum ya da seni özledim sözlerini.

Ben daha benim sözlerimin sendeki hükmünü bilmiyorum. Ben daha hayatında biri var mı?

Hayatında bana ait bir yer var mı onu bile sorgulamadım?

Belki de özür dilemem gerek sana böyle aşkla koşarak geldiğim için. Seni incitmek değil maksadım. Yüreğinden cesaret alarak kuruyorum cümlelerimi. Sen zenginisin bense fakiriyim aşkın. Sen benim hatalarımı mazur görürsün. Kızma; senden başka gidecek kapımda yok, senden başkasına söyleyecek sözümde yok.


Bana aşk borçlusun.

Uyku bırakmadın bende, nazlı seher uykularını terk edeli çok oldu. Şimdi seni düşünmekten gözlerim kan çanağı. Nezle oldum. Savunmasız kaldığım için. Neden her hastalandığımda doktora gitmek zorundayım. Neden başucumda değilsin. Aslında ilacım sensin ama bana uzaksın. Yâda yakın olsam ilacım olur muydun? Ne kadar zor biliyor musun insanın başkası yerine cevaplar bulması.

Ama geçmişi sorgulamadan, öncekiyle mukayese edilmeden yeniler kabul edilmez. Görmez gözlerimiz. Ne sen bıktın acılardan ne de ben. Bu kez acıtmadan incitmeden sevmeliyiz.

Bırakabiliyorsan satırlarımı, İstemiyorum diyorsan.

Hiç durma.

Yoksa sensiz bir sabaha daha uyanacağım. Yorganıma sarılıp, yine hayallerinle avunacağım.

Bu gecede sen uyuma.

Sen konuş geceyle, yıldızlarla benim yerime sen konuş. Bakalım neler fısıldayacaklar. Benden önce günaydın de selamla doğan güneşi.

Ben izin almadan sevdim seni yoksa bunun cezası mı çektiğim. Vurdun beni, vurulmuşluğumu itiraf ediyorum. Ve söylemediğin her kelimen daha da vuruyor beni.

Gelmeden gidiyorsun benden. Ben bıraktığın yerdeyim. Oysa ne kadarda cesaret vermişti. Damla damla düşen sözlerin. Gözyaşları mı kurutalı hayli zaman oldu. Ağlamayı da beceremiyorum. Seni düşünüp, görmediğim gözlerini özlüyorum. Mejnun Leyla’ya benziyor diye yakaladığı bütün ceylanların gözlerini öpüyordu. Benimse gözlerini bile gördüğüm yok.

Her şeye rağmen seviyorum içinde ki tedirgin çocuğu.

Yinede seviyorum beni kaçamak sevişini.

Değişimler sancılı olur. Eski birden atılmaz yeni birden alınmaz. Biliyorum yeniyim hayatında, sabrım var. Saygım var.

Kızma ne olur sitem ediyorsam, yüreğime sevgimi sığdıramadığım içindir.

Biraz sancılıyım, çünkü neyin garantisi var hayatımızda... Yarın İsrafil’ in Sur borusuna üflemeyeceğinin ne garantisi var, bu mahşer kalabalığında...

Söylesene!

Daha ne kadar erteleyebilirsin aşkı.


Doğan ORMANKIRAN
( Ne Kadar Erteleyebilirsin Aşkı başlıklı yazı ScarletFALCON tarafından 20.01.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.