Online Üye
Online Ziyaretçi
A’dan Z’ye her şeyimiz onların elinde şekillenir. Ekonomiyi, siyaseti, tıp ilmini, sosyal hayatı, ibadet etmeyi, okuyup yazmayı, sayı saymayı kısaca hayatımızda neyi ve nasıl yapıyorsak hep onlardan öğreniriz. Yani baş tacı öğretmenlerimizden.
Öğretmenlerimiz, eğitmenlerimiz, yetiştirenlerimiz, iyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan ayırmayı öğretenler elbette ki elleri öpülesi öğretmenlerimizdir. Hayatımız onlarla başlar, onlarla devam edip şekillenir ve bir ömür boyuda onlardan öğrendiklerimizle hayatımızı idare etmeye çalışırız.
Öğretmenlerin olmadığı bir hayatı düşünmek bile istemiyorum. Düşünsem de zaten onlarsız bir hayatın olamayacağını biliyorum. Okuyup yazmayı öğrenmeyi, kadın erkek herkese farz kılmış olan dinimizin bu emirlerini acaba öğretmenlerimiz olmasa bize kim öğretecekti. Kimlerden öğrenecektik ibadet etmeyi, kur’an okumayı, yanlışlıklarımızı düzeltmeyi, hasta tedavi etmeyi, düzgün araba kullanmayı, reçete yazmayı, problem çözmeyi, kar ve zarar hesap etmeyi, haklarımızı savunmayı, büyüklerimiz saymayı, küçüklerimizi sevmeyi öğretmenlerimiz olmasa acaba kim öğretecekti bizlere.
Bu ve benzeri bütün ilimleri ve erdemleri elbetteki öğretmenlerimizden öğreniyoruz. Onların hayatımızdaki yeri ve önemi çok büyüktür.
İslam tarihine şöyle bir bakacak olursak dinimizin ve büyüklerimizin eğitime, eğitimciye ilme ve âlime ne kadar büyük değer verdiğini görürüz. Yavuz Sultan Selim Han’ın üzerine hocasının atının ayağından sıçrayan çamurlu kaftanı kendisine kefen yaptırmak istemesi kadar manidar birçok olay vardır tarihimizde.
İlk emri “Oku” olan yüce dinimizin âlimleri peygamberlere varis kılmasına ne dersiniz.”Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu” diye soran yüce dinimiz insanların eğitilmeleri konusunda kendilerine büyük görevler yüklemiş ve insanların eğitilip cahillikten kurtulmalarına vesile olmaya çalışan öğretmenlerimizi en güzel şekilde taltif etmiştir.
En büyük hatipleri, komutanları, öğretmenleri, doktorları, idarecileri, siyasetçileri, sanatçıları, şairleri, hâkim ve savcıları, zaanatkarları, kâşifleri, bilginleri ve daha nicelerini öğretmenlerimiz yetiştirir. Onların haklarını asla ödeyemeyiz bizler. Onun için büyüklerimiz demişlerdir ki: Cennete ilk girecek olanlar alimlerdir, buyurmuşlardır.
Bugün yeryüzünde ne kadar sistem varsa hiç birisi öğretmene gereken değeri vermemekte ve öğretmeni maddi ve manevi sıkıntılar içinde ezmektedirler. Sadece yüce dinimiz İslam öğretmene gereken değeri vermiş ve bunu ifade etmek içinde “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” ifadesini dile getirmiştir.
“Âlimin uykusu cahilin ibadetinden daha hayırlıdır” buyurmuş ve insanları iyi ve güzel yönde eğitip hayata hazırlayan öğretmenlerin ve âlimlerin uykularının bile ibadet sayıldığını bildirmiştir.
Yine yüce dinimiz İslam öğretmene ve âlime verdiği değeri göstermek için “Alimin mürekkebi şehidin kanı ile aynıdır” buyurmuş ve âlimin kendisinin değil kullandığı mürekkebin bile şehitlerin kanı ile aynı olduğunu söylemiştir. Çünkü şehide şehit olmanın önemini ve gerekliliğini öğreten de o mürekkeple ilim tahsil eden bir öğretmendir.
İnsanımızın eğitimine gece gündüz emek verip vatan ve millete en üstün hizmeti veren kıymetli öğretmenlerimizin dertleri ile dertleniyor ve ALLAH onları bizim yanımızdan, önümüzden ve özümüzden eksik etmesin diyorum.
Bu vesile ile bütün öğretmenlerimizin “24 Kasım öğretmenler günü”nü tebrik ediyor kendilerine görevlerinde üstün başarılar diliyorum.