Online Üye
Online Ziyaretçi
Hani girerdin ya içeriye
Yazdan yürütülmüş turuncular
Süzülürdü seninle
Aldanırdım…
İlkin akşamı sokardın odaya
Kasım dökülürdü peşin sıra
Ceplerinde çatlamış narlar
Kim bilir hangi bahçenin, hangi kışın
Sormazdım
İsyan kavimleri ayaklanırdı içimde
Kirpik kirpiğe değmeyen geceler
Bakışlarım son közlerde
Kilitler örerdim ellerimle
Ve kafesler
Silahlar kuşanırdın
Kavlin cinnetle
Dalına basardık aşkın
Susardı harfler
Kıyım en derinlerde
Kurşun yarası yoktu
Darp, bere… asla
Sadece iki kırık can,
Aynı kafeste…