Belirli bir şey için öğretilen “bizim gerçekliklerimiz” aslının ne olduğu hakkında bilgi sahibi olmayan bizler ,Peygamberimizin eşyanın hakikatini bana göster duası ,bizim eşya hakkında ki fikirlerimizi belli bir zandan ve hayalden oluştuğunun belirli bir göstergesidir. Öğretilen gerçekliklerin aklımızın belirli sınırlarında dolmaya çalışan görüntüleri acaba akılı kalp

potasında eritip ,düşüncemizin sonsuz alemden gelmesi neyle açıklanabilir ?



Zamanın ve belirli bir kalıp olan aklımızın belirsiz olan ve bilinmeyen kalp ile bilinmesi  yada zamanın ve mekânın olmadığı tam körlüğün olduğu ama mertebesinin aşılması acaba hangi kavramın doğuşunun izahatı olabilir ?



Elbette  herkesin gerçeği olan ölüm . Aklın belli bir gerçeğe ölüme toplanması ve hayatın bu çizgide devam ettirilmesi  hayal ve zandan oluşan düşüncelerin ölümünü gerektirir. Bu ölüm herşeyin ölümü gibidir. Sizin bulunduğunuz  mekandan tüm düşüncelerinin aslının olmadığı gerçeği en büyük  hakikati doğurur imanın kaynağı  “huzur”.



Aklın belli bir gerçeğe toplanması (ölüm) kara delik gibi herşeyi  kendisine çeker  ölümü de öldürür  bu huzurun huzurudur gerçeğin gerçeğidir imana iman etmektir  . 



Zamanın ötesinde felaha ermenin ancak ölüm gerçeğinin hayat bulması ve eşyanın hakikatinin ardında yokluk bilinci yatmaktadır bu bilinç aslımızın ademden (yokluk) geldiğimizi bu yokluk hem öncemizi hem sonramızı  en önemlisi şuanımızı  

var eden bir gerçeklik olduğunun idrakidir .



( Gerçekliklerimiz Ne Kadar Gerçek başlıklı yazı Keşkül tarafından 2.08.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.