Makale / Güncel Makaleler

Eklenme Tarihi : 7.03.2023
Okunma Sayısı : 263
Yorum Sayısı : 8
İki  Önemli  Konu: 1-depremden  Başka Bir Şey Konuşmayalım  Mı?  2- Çocuklara  C
İKİ  ÖNEMLİ  KONU: 1-DEPREMDEN  BAŞKA BİR ŞEY KONUŞMAYALIM  MI?  2- ÇOCUKLARA  CAMİLERİ  SEVDİRMEK.

1- DEPREMDEN  BAŞKA  BİR  ŞEY  KONUŞMAYALIM  MI?

6 Şubat 2023’de ülkemizin  on bir  ilini etkileyen ve  55.000  civarında  vatandaşımızın  hayatını  yitirmesi, çok  büyük  mal- mülk  kaybıyla  sonuçlanan  deprem  sonrasında  milletimizde doğal  olarak  bir  hassasiyet  meydana  geldi.

Evet... Enkaz  altından  sağ  ya  da  ölü  bedenlerin  çıkarıldığı  günlerde  bile  yani  depremin  acıları  tüm  sıcaklığı  ile  yürekleri  yaktığı  günlerde  bile hâlâ ‘’ Nerdesin  aşkım- burdayım  aşkım.’’  türünden  şiirler  yazılar  yazanları, böyle  bir  zamanda  bile  gözü  kendi  elma  yanaklı-kiraz  dudaklı  sevgilisinden  başka  bir  şey  görmeyen  aymazları  çok  eleştirdik.

Bunun  yanı  sıra yine  böyle acılı  günlerimizde kakara  kikiri  yapanları  da  eleştirdik.  Hatta  bu  gibi  şahısları şiirlerimizle de  eleştirdik. ‘’Ayıptır ,  günahtır,  yapmayın!’’  Dedik.

Bu  arada  bilindiği  gibi  ülkemizde  gündem  bir  anda  değişiyor  ve  bu günlerin  gündemi  malum, siyaset.

Sitemizde  siyaset  yapmak  yasak  olduğundan  detaylara  girmeyeceğim zira ne  olduğunu  bilmeyen  yok.

Peki  ülkemizdeki  depremin  henüz  enkazı bile  kaldırılmadan  gündemin  bir  anda  siyasete  dönüşmesi,  55.000  civarında ölü  kardeşimizi  bir  anda  unuttuğumuz,  artık  onları  tamamen   belleklerimizden  çıkardığımız  anlamına  mı  geliyor?  Bu  kadar  çabuk  mu  unutuyoruz  üzerinden  sadece  bir ay  geçmiş  olan  bir  depremi  ve  o  depremde  yaşanan  acıları?  Bu  kadar mı  balık  hafızalıyız ya  da bu  kadar  mı  vurdumduymaz  bir  millet  olduk?

Kendi  adıma  konuşacağım.  Katılırsınız  ya  da  katılmazsınız.

Her  gece  yatağa girerken ‘’  Beklenen  büyük  İstanbul  depremi  bu gece  tam  ben  uykudayken  yakalarsa? ‘’ korku  ve  endişesi  içinde  kafasını  yastığa  koyan  bir  kişi  olarak  daha  bir  ay  önceki  o  korkunç  depremi  unutmam  mümkün  mü?

İnsanları  birlik  ve  beraberliğe  davet  eden  şiirlerimin  daha  mürekkebi  kurumadan, on  bir  ildeki elli beş bin  rahmetli  kardeşimizi  unutmam  mümkün  mü?

İşte  bu  sorunun  cevabı  elbette  ‘’  hayır’’  Dır  ve  eminim  herkesin  böyle  bir  soruya  cevabı  ‘’  Hayır  unutmadım.’’  Dır.

Eee  o  halde  nasıl  oluyor  da  ülkemizin  gündeminde  şu  anda  siyaset  birinci sırayı  alıyor?

Bu  aslında  şaşılacak  bir  durum  olmadığı  gibi  deprem ve  depremzedelerle  hiç  alakası  olmayan  bir  konu da  değildir.

Evet...Birbirimizi  kırmadan, ötekileştirmeden, sövmeden,  bağırıp  çağırmadan  siyaset  yapacağız bu  günlerde. (  Yanlış  anlaşılmasın bu  sitede  değil.  Onun  yeri  bir  edebiyat  sitesi  değildir  çünkü. ) 

Neden  mi  siyaset  yapacağız?

Önümüzde  depremzedeleri  bekleyen  oldukça  zor  bir  süreç  var da  onun  için.

*Hâlâ çadırlarda  yaşayan  yüz  binlerce  insan, bir  an  önce  sıcak  yuvalarına  kavuşmayı  bekliyor.  Onları  bekledikleri  ve  arzu  ettikleri  yuvalarına kim  /  kimler  kavuşturabilir?  İşte  bunu  konuşacağız.  Yani  siyaset  yapacağız.  Yapmak  zorundayız.  Yanlış  bir  tercih  mahvolmuş  bu  insanları  daha  da  mahveder.

*Deprem  sonrasında  neredeyse  hepimiz  müteahhitleri, inşaat  mühendislerini, denetimcileri  suçladık  değil  mi?  İyi  de  suçlamak  yetmiyor.  Yıkılan  her  binada  amelesinden,  belediye  başkanına  (hatta  varsa  başka  yetkililere) kadar her  kim  varsa işte  onlardan  kim/  kimler  hesap  sorar?  Kim/  kimler  yani  hangi  siyasi  iktidar  başımızda  olursa  biz  bir  daha  bir  depremde  bu  kadar  çok  can  ve  mal  kaybı  yaşamayız?  İşte  bunu  konuşacağız  tartışacağız.  Yani  siyaset  yapacağız.  Yapmak  zorundayız.

*Bir  daha  -Allah  korusun-  böyle  bir  deprem  olursa hangi  iktidar  deprem  bölgesine  saniyesinde  gelip  yaraları  sarmaya  çalışır?  Hangi  iktidar  vatandaşlarını  asla  mağdur  etmez?  İşte  bunları  konuşacağız.  Yani  siyaset  yapacağız/ Yapmak  zorundayız.

Kendimiz  için  değilse  de  evlatlarımız ve  torunlarımızın  daha  güvenli  bir  Türkiye’de  yaşaması  için  siyaset  yapmak  hem  de  bol  bol  siyaset  yapmak  zorundayız  ama  yukarıda  da  dediğim  gibi  kırmadan,  dökmeden,  ötekileştirmeden,  bağırıp  çağırmadan,  sövmeden...

Depremzede  kardeşlerimizin  acılarına  ve  yaşadıkları sıkıntılara  duyarlı  olmak  elbette çok  güzel  bir  milli  haslettir.  Bu  arada  bol  bol  siyaset  yaparak  onların  daha  güzel  bir  Türkiye’de  yaşamasını  istemek  ve  bunun  için  gayret  göstermek  de  güzel  bir  haslettir.

*****
2- ÇOCUKLARA  CAMİYİ  SEVDİRMEK

Efendim, deprem  bölgemizdeki  camilerden  birinde  ( Hangisi  bulamadım ) Caminin  içinde  depremzede  çocukların  rehabilitasyonu  için  eğlence  tertip  edilmiş.  Eğlence  dediğim  öyle  sıradan  bir  eğlence  değil. Hokkabazlar  var,  palyaço  var, animatörler var,  haliyle  şarkılar  filan  var. Mesela  ‘’ A ram zam  zam / A ram zam  zam
Guli guli guli guli guli ram sam sam’’ Gibi...  Caminin  ortasında bir  sürü animatörler değişik  kıyafetler  içinde hoplayıp  zıplıyorlar.  Tabii  ki  bir  grup  çocuk  da...

İşte  bu  görüntülere  bir  profesör  tepki  göstermiş  ve  ‘’ Yakında namazdan  başka  her  şeye  açık  olacak.’’  Demiş.

Profesör  öyle  deyince  bazı  vatandaşlar  direkt  küfretmiş,  bazı  vatandaşlar  da ‘’ Yahu  hoca !  Bak  ne  güzel,  çocuklara  camiyi  sevdiriyorlar’’  Demiş.

Rahmetli  Cem  Karaca  şöyle  bir  şey  anlatır: ‘’7 yaşlarında camiye gittim. Dizimde ağrı olduğu için bir ayağımı uzatmıştım. Birden yaşlı bir adamın ayağıyla ayağıma vurmasıyla irkildim. Sonra haşin bir ifadeyle 'Utanmıyor musun, Allah'ın evinde ayağını uzatmış oturuyorsun, kalk!' gibi sözlerine muhatap oldum. Kalktım ve ancak 70 sene sonra camiye dönebildim.

Evet... Çocuklara  camiyi  sevdirmek  için  Cem  Karaca’nın  anlattığı  tipleri camilerden  uzak  tutmak  gerekir.

Unutmadan... 25-30  Yaşlarımdayken böyle  bir  yaşlı,  başımı  gösterip  ‘’  Hani  takken?  Takkesiz  namaz  olur mu? ’’  Dediğinde  ‘’  Ben  kıldım  oluyor.’’  Diye  cevap  verdim  adama.  Adam  mosmor oldu.

Neyse...

Çocuklara  camiyi  sevdirmek  elbette  çok  önemli  ama  camiye  palyaçoyu,  hokkabazı,  animatörleri  sokarsanız çocuğun  sevdiği  şey  cami  mi  olur  yoksa  o  camide  yapılan  eğlence  mi?

Çocuk  o  caminin  asıl  kadrolu  görevlisi  olan  imamını,   varsa  müezzinini  mi  daha  çok  sever yoksa  kendisini  eğlendiren,  güldüren  palyaçoyu mu? Hangisine  daha  çok  saygı  ve  sempati  duyar?

‘’ A ram zam  zam / A ram zam  zam Guli guli guli guli guli ram sam sam’’ı öğrenen  bir  çocuğa  ‘’ Elhamdulillahi  Rabbil alemin.  Errahmanir rahim’’ i (Hamd  olsun Alemlerin  Rabbine. Esirgeyen  de  bağışlayan  da  O’dur) öğretmek kolay  olabilir mi?

Camiler  bir  ibadethane  olduğuna  ve  tüm  bu  eğlenceler  çocuğa  camiyi  sevdirmek  amacıyla  yapıldığına  göre (!) o  palyaçolar,  hokkabazlar, animatörler  olayın  eğlence  faslı  bittikten  sonra  ‘’  Haydi  çocuklar !  Eğlence  faslı  bu  kadar.  Şimdi  de hep  birlikte namaz  kılacağız’’  Deyip çocuklarla  birlikte  namaz  kılıyor mu?

Gündüz  camide doyasıya  eğlenen  evladınızın  akşam  eve  geldiğinde ‘’  Bugün  camide  acayip  eğlendik.   A ram  zam  zam şarkısını  öğrendim.’’  Demesini  mi  tercih  edersiniz  yoksa  bugün  camide hocamızla  biraz  oyunlar  oynadık, ( mesela videoda gördüğünüz gibi  Teravih  Treni  oyunu.)  sonra  abdest  almayı  öğrendik,  Besmele  çekmeyi  öğrendik.  Yarın  da  Sübhanekeyi  öğreneceğiz’’  Demesini mi?

Çocuklara  camiyi  sevdirmeye  elbette  ki  evet  ama  böyle  bir  etkinlikle  çocuk camiyi  sevse  bile  onu  bir  ibadethane  olarak  değil  bizim  gençliğimizde  sayıları  çok  bol  olan  Çakıl ,  Gar, Maksim  Gazinoları  gibi  bir  gazino  olarak  sever.

Sözlerimi, mübarek  Berat  Kandilinin  cümle  Ümmet-i  Muhammed’e  hayırlar ve  huzur  getirmesi, bu  gecenin  hürmetine  Rabbimizin  tü  günahlarımızı  affeylemesi  dileklerim  ve  Yüce  Peygamberimizin  çok  sık  tekrar  ettiği  bir  dua  ile noktalıyorum.

Allah’ım !

Sen  affedicisin.
Affetmeyi  seversin.
Beni  de  affet.

NOT:  Teravi  Trenini  merak  edenler  için  video  aşağıda.

&autoplay=1" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen>
( İki Önemli Konu: 1-depremden Başka Bir Şey Konuşmayalım Mı? 2- Çocuklara C başlıklı yazı Sami Biber tarafından 7.03.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.