İki Önemli Konu: 1-depremden Başka Bir Şey Konuşmayalım Mı? 2- Çocuklara C
İKİ ÖNEMLİ KONU: 1-DEPREMDEN BAŞKA BİR ŞEY KONUŞMAYALIM MI? 2-
ÇOCUKLARA CAMİLERİ SEVDİRMEK.
1- DEPREMDEN BAŞKA BİR
ŞEY KONUŞMAYALIM MI?
6 Şubat 2023’de ülkemizin on bir ilini etkileyen ve 55.000
civarında vatandaşımızın hayatını
yitirmesi, çok büyük mal- mülk
kaybıyla sonuçlanan deprem
sonrasında milletimizde doğal olarak
bir hassasiyet meydana
geldi.
Evet... Enkaz altından sağ
ya da ölü
bedenlerin çıkarıldığı günlerde
bile yani depremin
acıları tüm sıcaklığı
ile yürekleri yaktığı
günlerde bile hâlâ ‘’
Nerdesin aşkım- burdayım aşkım.’’
türünden şiirler yazılar
yazanları, böyle bir zamanda
bile gözü kendi
elma yanaklı-kiraz dudaklı
sevgilisinden başka bir
şey görmeyen aymazları
çok eleştirdik.
Bunun yanı sıra yine
böyle acılı günlerimizde kakara kikiri
yapanları da eleştirdik.
Hatta bu gibi
şahısları şiirlerimizle de
eleştirdik. ‘’Ayıptır , günahtır, yapmayın!’’
Dedik.
Bu arada
bilindiği gibi ülkemizde
gündem bir anda
değişiyor ve bu günlerin
gündemi malum, siyaset.
Sitemizde siyaset yapmak
yasak olduğundan detaylara
girmeyeceğim zira ne olduğunu bilmeyen
yok.
Peki ülkemizdeki depremin
henüz enkazı bile kaldırılmadan
gündemin bir anda
siyasete dönüşmesi, 55.000
civarında ölü kardeşimizi bir
anda unuttuğumuz, artık
onları tamamen belleklerimizden çıkardığımız
anlamına mı geliyor? Bu
kadar çabuk mu
unutuyoruz üzerinden sadece
bir ay geçmiş olan
bir depremi ve
o depremde yaşanan
acıları? Bu kadar mı
balık hafızalıyız ya da bu
kadar mı vurdumduymaz
bir millet olduk?
Kendi adıma konuşacağım.
Katılırsınız ya da
katılmazsınız.
Her gece
yatağa girerken ‘’ Beklenen büyük
İstanbul depremi bu gece
tam ben uykudayken
yakalarsa? ‘’ korku ve endişesi
içinde kafasını yastığa
koyan bir kişi
olarak daha bir
ay önceki o
korkunç depremi unutmam
mümkün mü?
İnsanları birlik ve
beraberliğe davet eden
şiirlerimin daha mürekkebi
kurumadan, on bir ildeki elli beş bin rahmetli
kardeşimizi unutmam mümkün
mü?
İşte bu
sorunun cevabı elbette
‘’ hayır’’ Dır
ve eminim herkesin
böyle bir soruya
cevabı ‘’ Hayır
unutmadım.’’ Dır.
Eee o
halde nasıl oluyor
da ülkemizin gündeminde
şu anda siyaset
birinci sırayı alıyor?
Bu aslında şaşılacak
bir durum olmadığı
gibi deprem ve depremzedelerle hiç
alakası olmayan bir
konu da değildir.
Evet...Birbirimizi kırmadan,
ötekileştirmeden, sövmeden, bağırıp çağırmadan
siyaset yapacağız bu günlerde. (
Yanlış anlaşılmasın bu sitede
değil. Onun yeri
bir edebiyat sitesi
değildir çünkü. )
Neden mi
siyaset yapacağız?
Önümüzde depremzedeleri bekleyen
oldukça zor bir
süreç var da onun
için.
*Hâlâ çadırlarda yaşayan yüz
binlerce insan, bir an
önce sıcak yuvalarına
kavuşmayı bekliyor. Onları
bekledikleri ve arzu
ettikleri yuvalarına kim /
kimler kavuşturabilir? İşte
bunu konuşacağız. Yani
siyaset yapacağız. Yapmak
zorundayız. Yanlış bir
tercih mahvolmuş bu
insanları daha da
mahveder.
*Deprem sonrasında neredeyse
hepimiz müteahhitleri,
inşaat mühendislerini,
denetimcileri suçladık değil
mi? İyi de
suçlamak yetmiyor. Yıkılan
her binada amelesinden,
belediye başkanına (hatta
varsa başka yetkililere) kadar her kim
varsa işte onlardan kim/
kimler hesap sorar?
Kim/ kimler yani
hangi siyasi iktidar
başımızda olursa biz
bir daha bir
depremde bu kadar
çok can ve
mal kaybı yaşamayız?
İşte bunu konuşacağız
tartışacağız. Yani siyaset
yapacağız. Yapmak zorundayız.
*Bir daha -Allah
korusun- böyle bir
deprem olursa hangi iktidar
deprem bölgesine saniyesinde
gelip yaraları sarmaya
çalışır? Hangi iktidar
vatandaşlarını asla mağdur
etmez? İşte bunları
konuşacağız. Yani siyaset
yapacağız/ Yapmak zorundayız.
Kendimiz için değilse
de evlatlarımız ve torunlarımızın daha
güvenli bir Türkiye’de
yaşaması için siyaset
yapmak hem de
bol bol siyaset
yapmak zorundayız ama
yukarıda da dediğim
gibi kırmadan, dökmeden,
ötekileştirmeden, bağırıp çağırmadan,
sövmeden...
Depremzede kardeşlerimizin acılarına
ve yaşadıkları sıkıntılara duyarlı
olmak elbette çok güzel
bir milli haslettir.
Bu arada bol
bol siyaset yaparak
onların daha güzel
bir Türkiye’de yaşamasını
istemek ve bunun
için gayret göstermek
de güzel bir
haslettir.
*****
2- ÇOCUKLARA CAMİYİ SEVDİRMEK
Efendim, deprem bölgemizdeki camilerden
birinde ( Hangisi bulamadım ) Caminin içinde
depremzede çocukların rehabilitasyonu için eğlence tertip
edilmiş. Eğlence dediğim
öyle sıradan bir
eğlence değil. Hokkabazlar var,
palyaço var, animatörler var, haliyle
şarkılar filan var. Mesela
‘’ A ram zam zam / A ram zam zam Guli guli guli guli guli
ram sam sam’’ Gibi... Caminin ortasında bir
sürü animatörler değişik
kıyafetler içinde hoplayıp zıplıyorlar.
Tabii ki bir
grup çocuk da...
İşte bu
görüntülere bir profesör
tepki göstermiş ve ‘’ Yakında
namazdan başka her
şeye açık olacak.’’
Demiş.
Profesör öyle deyince
bazı vatandaşlar direkt
küfretmiş, bazı vatandaşlar
da ‘’ Yahu hoca ! Bak
ne güzel, çocuklara
camiyi sevdiriyorlar’’ Demiş.
Rahmetli Cem Karaca
şöyle bir şey
anlatır: ‘’7 yaşlarında camiye gittim. Dizimde ağrı olduğu için bir
ayağımı uzatmıştım. Birden yaşlı bir adamın ayağıyla ayağıma vurmasıyla
irkildim. Sonra haşin bir ifadeyle 'Utanmıyor musun, Allah'ın evinde ayağını
uzatmış oturuyorsun, kalk!' gibi sözlerine muhatap oldum. Kalktım ve ancak 70
sene sonra camiye dönebildim.
Evet... Çocuklara camiyi sevdirmek
için Cem Karaca’nın
anlattığı tipleri camilerden uzak
tutmak gerekir.
Unutmadan... 25-30 Yaşlarımdayken
böyle bir yaşlı,
başımı gösterip ‘’
Hani takken? Takkesiz
namaz olur mu? ’’ Dediğinde
‘’ Ben kıldım
oluyor.’’ Diye cevap
verdim adama. Adam
mosmor oldu.
Neyse...
Çocuklara camiyi sevdirmek
elbette çok önemli
ama camiye palyaçoyu,
hokkabazı, animatörleri sokarsanız çocuğun sevdiği
şey cami mi
olur yoksa o
camide yapılan eğlence
mi?
Çocuk o
caminin asıl kadrolu
görevlisi olan imamını, varsa
müezzinini mi daha
çok sever yoksa kendisini
eğlendiren, güldüren palyaçoyu mu? Hangisine daha
çok saygı ve
sempati duyar?
‘’ A ram zam zam / A ram zam zam Guli guli guli guli guli ram sam sam’’ı
öğrenen bir çocuğa
‘’ Elhamdulillahi Rabbil
alemin. Errahmanir rahim’’ i (Hamd olsun Alemlerin Rabbine. Esirgeyen de
bağışlayan da O’dur) öğretmek kolay olabilir mi?
Camiler bir ibadethane
olduğuna ve tüm
bu eğlenceler çocuğa
camiyi sevdirmek amacıyla
yapıldığına göre (!) o palyaçolar,
hokkabazlar, animatörler
olayın eğlence faslı
bittikten sonra ‘’
Haydi çocuklar ! Eğlence
faslı bu kadar.
Şimdi de hep birlikte namaz kılacağız’’
Deyip çocuklarla birlikte namaz
kılıyor mu?
Gündüz camide doyasıya eğlenen
evladınızın akşam eve
geldiğinde ‘’ Bugün camide
acayip eğlendik. A ram
zam zam şarkısını öğrendim.’’
Demesini mi tercih
edersiniz yoksa bugün
camide hocamızla biraz oyunlar
oynadık, ( mesela videoda gördüğünüz gibi Teravih
Treni oyunu.) sonra
abdest almayı öğrendik,
Besmele çekmeyi öğrendik.
Yarın da Sübhanekeyi
öğreneceğiz’’ Demesini mi?
Çocuklara camiyi sevdirmeye
elbette ki evet
ama böyle bir
etkinlikle çocuk camiyi sevse
bile onu bir
ibadethane olarak değil
bizim gençliğimizde sayıları
çok bol olan
Çakıl , Gar, Maksim Gazinoları
gibi bir gazino
olarak sever.
Sözlerimi, mübarek Berat Kandilinin
cümle Ümmet-i Muhammed’e
hayırlar ve huzur getirmesi, bu
gecenin hürmetine Rabbimizin
tü günahlarımızı affeylemesi
dileklerim ve Yüce
Peygamberimizin çok sık
tekrar ettiği bir
dua ile noktalıyorum.
Allah’ım !
Sen affedicisin.
Affetmeyi seversin.
Beni de
affet.
NOT: Teravi Trenini merak edenler için video aşağıda.
&autoplay=1" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen>
(
İki Önemli Konu: 1-depremden Başka Bir Şey Konuşmayalım Mı? 2- Çocuklara C başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
7.03.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.