Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 19.01.2023
Okunma Sayısı : 493
Yorum Sayısı : 7
Iı. Abdülhamit-teodor Herzl Ve William  Henry  Hechler.

Bugün yolları Kudüs’te kesişen bir Müslüman, bir Yahudi ve bir Hıristiyan’dan bahsedeceğiz.
Anlaşılacağı üzere Müslüman, Osmanlı padişahı II. Abdülhamit, Yahudi, Siyonizm’in babası gazeteci Teodor Herzl ve Hıristiyan ise Siyonizm davasına büyük hizmetleri olan rahip William Henry Hechler’dir.
Evet... Bundan sonrasını mümkün olduğu kadar kronolojik olarak anlatmaya çalışacağım.
Yıl 1842. II. Abdülhamit Dünyaya geldi.
Yıl 1845 Rahip William Henry Hechler dünyaya geldi
Yıl 1860 Teodor Herzl bir Macar Yahudisi ve Avusturya vatandaşı olarak dünyaya geldi.
Teodor Herzl’in dünyaya geldiği sene Yahudi kökenli İngiliz siyasetçisi Sir Moses Montefiore’nin 1860 Kudüs şehir surları dışında yeni bir mahalle kurmasıyla Filistin topraklarına göç başladı.
1870’te Mikveh Israel Ziraat Okulunun kurulması ve 1882’de yoğunlaşan Rusya’daki Yahudi katliamları Yahudilerin akın akın Filistin topraklarına gelmesine neden oldu.
Özellikle 1882 senesi önemli bir seneydi zira bir yıl önce Rus Çarı II. Alexandr öldürülmüştü ve bundan büyük ölçüde Yahudiler sorumlu tutuluyor, o sebeple de tabiri caizse anaları ağlatılıyordu.
İşte bu ortamda gazeteci Tedor Herzl Yahudilerin rahat ve huzur içinde yaşayabilmesi için hepsinin Arjantin’e göç ettirilmesi taraftarıydı. Yani Kudüs aklının ucundan bile geçmiyordu. Çünkü Kudüs, Osmanlı egemenliği altındaydı ve Müslüman Osmanlılar nezdinde Mekke-Medine neyse Kudüs de oydu. Öte taraftan Osmanlı padişahı, Kudüs dışındaki topraklara Yahudilerin yerleşmesine izin veriyordu ama Kudüs’e asla...
Teodor Herzl böyle düşünürken aynı yıl yani 1882’de Babadan Alman, anneden İngiliz olan Rahip William Henry Hechler çok farklı düşünceler içindeydi. Ona göre Tanrının vaadinin bir an önce gerçekleşmesi için Yahudiler mutlaka Kudüs’ü ele geçirmeliydi. O sebeple de Odessa’ya gitti. Oradaki Yahudi önderleriyle görüştü. Fakat garip bir şekilde Yahudilerin, bugünkü İsrail topraklarına, özellikle de Kudüs’e yerleşme konusunda pek de istekli olmadıklarını gördü. Çünkü Kudüs’e gittikleri takdirde çiftçilik yapacaklardı, oysa Yahudi inancına göre çiftçilik ancak zenginlerin yapabileceği bir işti kendileri ise oldukça fakirdi. Çiftçilikten zerre kadar anlamıyorlardı. Bir diğer sıkıntı da Kudüs’te ziraat yapmak dinlerine göre yasaktı.
William Henry Hechler, Rusya’da öncelikle bu bağnaz Yahudileri Kudüs’e gitmeye ikna etmek için bayağı bir uğraştı. Hatta ‘’ Tamam gidelim ama Osmanlı Padişahı izin verir mi?’’ diyenleri ikna edebilmek için İngiltere Kraliçesi Victoria’nın huzuruna çıkarak ondan Sultan II. Abdülhamit’e yazılmış bir rica mektubu bile aldı.
Şimdi denilebilir ki ‘’ Yahu alt tarafı bir rahip değil mi bu adam? İngiltere Kraliçesinin huzuruna nasıl çıkıyor? Nasıl ondan bir mektup alıyor?
William Henry Hechler basit bir rahip değildi her şeyden önce. ,O Kaiser II. Wilhelm'in amcası Baden Büyük Dükü Frederick'in çocuklarının öğretmeniydi. Kraliçe Victoria ise Kaiser II. Wilhelm’in anneannesiydi.
Neyse...Bu Mektubu aldıktan sonra doğruca İstanbul’a geldi Hechler ancak İstanbul’da İngiltere Konsolosluğu bu mektubun Padişaha takdim edilmesini uygun bulmadı zira Osmanlı Devleti ile Kıbrıs konusunda pazarlık yapıyorlardı Ruslara karşı.
William Henry Hechler padişaha bir mektup ulaştıramasa da Lord Salisbury’den Kudüs’e göçecek Rus Yahudileri için Kudüs civarında mahalleler kurabilmeleri hususunda önemli meblağlarda para yardımı koparmıştı.
William Henry Hechler, bir Hıristiyan olmasına rağmen Tanrının Yahudiler için vaadinin çok yakında gerçekleşeceğine inanıyordu hatta yaptığı hesaplara göre bu 1897-1898 Yıllarında kesinlikle gerçekleşecekti zira tüm işaretler o yöndeydi. Yani efendim Yahudi’nin derdi bir Hıristiyan’ı Yahudi’den daha fazla geriyordu. O kadar geriyordu ki zaman zaman yazılar yazdığı Die Welt gazetesinde Yahudilere şöyle sesleniyordu:
“Uyanın Ey İbrahim’in oğulları!
Önceki peygamberlerine vermiş olduğu söz gereğince, Tanrının kendisi sizden atalarınızın yurduna dönmenizi talep ediyor. Ve sizin Tanrınız olmak istiyor...
Bir Hıristiyan olarak ben de Siyonizm hareketine inanıyorum. İncil’e ve Peygamberlere göre Filistin topraklarında bir Yahudi devletinin kurulması gerekmektedir....” (The Politics of Christian Zionism sh:31)
Bir süre Yahudi sorunu ile ilgili olarak onları dünyanın farklı ülkelerine yerleştirmeyi en ideal çözüm olarak gören Teodor Herzl 1894 Yılında bu düşüncesinden tamamen sıyrıldı.
Evet...1894 yılında tüm Batının ve hatta Osmanlı Devleti’nin bile kilitlendiği bir olay gerçekleşti ki o olay tarihe Dreyfüs Davası olarak geçmişti.
Peki neydi tüm dünyanın ilgiyle takip ettiği Dreyfüs davası?
1894 Yılında Fransa’da Almanya lehine casusluk yaptığı iddiasıyla yargılanan Yüzbaşı Dreyfüs, aleyhinde hiç bir ciddi kanıt olmadığı halde tam bir hukuk skandalı olarak Şeytan Adalarında hapse atılmıştı.
Yahudilere göre Dreyfüs sadece ve sadece Yahudi olduğu için cezalandırılmıştı. Fransızlara göre ise Yahudiler zaten hep hain ve nankör bir milletti. Hepsinin canı cehennemeydi.
Yani bu dava Yahudilerin, en güvendikleri ve kendilerine yakın gördükleri Fransa’da bile Yahudi düşmanlığının had safhada olduğunu gösteriyordu.
Bu dava sebebiyle Teodor Herzl artık Yahudilerin çeşitli devletler içinde oradan oraya sürüklenen azınlık topluluğu olarak değil, bağımsız ve tamamen özgür yaşayacakları bir yurtlarının olması gerektiğine inanmaya başladı. Bu yurt ise onun bunun yurdu değil ileride sınırlarını bizzat II. Abdülhamit’e sunacağı ama tüm Yahudiler nezdinde kısaca Nil ve Fırat nehirleri arasındaki kutsal topraklar olarak bilinen Yahudilerin anavatanları(!) Filistin toprakları olmalıydı.
Evet... Şimdi tarihlere çok daha dikkatinizi çekerim !
*Teodor Herzl,14 Şubat 1896 da Viyana’da Almanca olarak “Der Judenstaat/ Yahudi Devleti” adlı kitabını yayınladı. Bu kitapta Yahudi sorunu ile ilgili çözüm önerileri sunuyordu ve kısa zamanda İngilizce ve Fransızcaya tercüme edilen bu kitapçıkta çözüm önerilerini dile getirdi.
* Aynı yıl 26 Mart 1896’da Filistin konusunu Baden Düküne yazmış olduğu bir mektupta ele alan Hechler, ”Filistin, kanuni olarak Yahudilere aittir. Çünkü kime ait olduğu bizzat Allah tarafından belirlenen yeryüzündeki tek ülkedir. Ve görünen o ki, Yahudilerin Filistin’e son dönüş devresi başlamış bulunmaktadır.” demişti.
*Yine aynı yıl 28 Mart 1896’da Teodor Herzl, Viyana’da, Sultan Abdülhamit için çalışan ve onunla iyi ilişkileri olan Polonyalı asilzade Philip Michael Ritter von Newlinski ile tanıştı ve 18 Haziran 1896’da onun aracılığıyla Sultan II. Abdülhamit’le görüşmek ümidiyle, birlikte İstanbul’a geldi. Ancak 19 Haziran 1896’da Sultan II. Abdülhamit Newlinsky’e aynen şunları dedi:
Evet... ‘’Abdülhamit, Teodor Herzl ile hiç görüşmedi.’’ Diyen tarihçi bozuntularına doğrudan doğrudan Teodor Herzl, hatıralarında yazdıkları ile cevap versin:
Teodor Herzl’ın hatıralarına göre Sultan II. Abdülhamit, Kont Newlin’ky'e aynen şunları demişti: “Eğer Sayın Herzl sizinle benimle olduğunuz kadar dostsa ona bu konuda başka girişimde bulunmamasını telkin ediniz. Bir adımlık toprak bile satamam, zira bu topraklar bana değil, milletime aittir. Milletim bu imparatorluğu savaşarak ve kanıyla sulayarak kazandı. Bizden ancak kanla koparılabilir...Yahudiler milyarlarını saklasınlar. İmparatorluk bölüşüldüğünde Filistin’i bedavaya alabilirler. Ancak cesedimiz paylaşılabilir. Canlıyken parça koparılmasını kabul etmeyeceğim.”
Dikkat edilecek olursa Padişah II. Abdülhamit asla toprak satmayacağını belirtiyor ama acı bir gerçeği dile getirmekten de kaçınmıyordu ‘’Yahudiler milyarlarını saklasınlar. İmparatorluk bölüşüldüğünde Filistin’i bedavaya alabilirler.’’Diyerek... Nitekim maalesef aynen dediği gibi olmuştur.
Herzl, anılarında, bu söylem karşısındaki hissiyatını şöyle ifade eder: “Sultanın samimî ve yüce sözleri beni duygulandırdı ve sarstı. Bütün ümitlerimi söndürmesine rağmen ölümü ve parçalanmayı tahmin eden ama buna rağmen son nefesine kadar pasifçe de olsa mücadele etmeye kararlı kaderciliğinde trajik bir güzellik vardı…”
Herzl 23 Haziran 1896’da Sadrazam Halil Rifat Paşa ile yaptığı mülakatta Filistin’de Yahudiler için toprak konusunu açtı.
27 Haziran 1896’da kendisine 3. Dereceden Mecidiye nişanı verilmesine karar verildi.
29 Haziran 1896’da bu nişan Kont Newlisky vasıtasıyla Teodor Herzl’a takdim edildi.
Peki hem ‘’ Toprak satmam.’’ deyip hem görüşme talebi reddedildiği halde Padişah neden Teodor Herzl’e nişan veriyor?
Bu ve Teodor Herzl- II. Abdülhamit arasında daha sonraki yıllarda görüşme/ görüşmeler olup olmadığını da gelecek bölümde ele alalım inşallah.
( Iı. Abdülhamit-teodor Herzl Ve William Henry Hechler. başlıklı yazı Sami Biber tarafından 19.01.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.