Kadın bütün gün düşündü, düşündü, düşündü, düşündü. Bir ölüden farkı yoktu. Kemiklerinin sızısından yüreğinin acısından dermanı takati kalmamıştı. Bir karar vermeliydi. Gitmeliydi, uzaklara çok daha uzaklara. Öyle gitmeli ki bir nefes kadar yakınken bile okyanuslar kadar uzak olabilmeliydi. Gitmeli... Gitmeli... Geri dönmek için değil. Gitmeli... Gitmeli... Unutmak için değil. O içini yakan o bedenini dağlayan duygulardan artık uzaklaşmalıydı. Zor.. Çok zor. Zoru başarmalıydı.

Kadın biliyordu süregelen bu ilişki sakıncalı, hastalıklı, soğuk kış gecelerinde bir volkan gibi yakıp kavurup dağlayan, sıcak yaz gecelerinde yüreğini buz gibi donduran adını bile koyamadığı bu patolojik durumdan sıyrılmalıydı. Yapamıyordu. En kötüsü giderse asla geri dönmeyecekti. Kendini tanıyor, kendini biliyordu. Giderse asla dönmeyecekti, dönmeyecekti geri. Biliyordu biliyordu ki bağımlı bir kişiliğe sahipti.

Asla ...

Çaresiz, yıkık, viran son bir defa etrafına baktı. Acıdan gözleri kurumuş, dudakları çatlamıştı. Vazgeçmişti vazgeçemediğinden, vazgeçmişti karasevdasından, vazgeçmişti değer biçemediği aşkından, vazgeçmişti gözünden sakındığından, vazgeçmişti yürek yarasından ve vazgeçmişti kendinden. Bir çocuk masumiyetiyle beklemişti oysa.

30 Kasım 2009
( Oysa Ki başlıklı yazı Nilüfercan tarafından 7.04.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu