Program dünki kaldığı yerden devam ediyordu. İstanbul Stüdyosunda noter ve bilumum yerli yabancı basın yerlerini almışlardı.

Alp biraz geç kalmıştı ama o da yetişmişti son anda.

Spiker program girişini sundu ve ardından dünün bir özetiyle yine hafızaları tazelemişti.

Tam konuğa sıra geliyordu ki, reklamlar reklamlar reklamlar…

İlk reklam makarna reklamıydı, Alp olmayan bıyıklarını burdu, aklına hemen gökdelenin umumi mutfakhaneleri geldi, Silgisizce’nin makarna manifestosundan beridir, özel Edebiyat Evi Makarna Günleri adlı bir şölen çoktan yılda 1 hafta olmak kaydıyla yürürlüğe koyulmuştu.

Pilav günleri olur da, neden makarna günü olmasın. Halbu ki ne demişti vaktiyle şair, “yurdumuzun çok tarafı olsa da kuru, makarnadan kuvvetlidir yine bulguru”.

Olsun zaten 34. Katta oturan Silgisizce, biryandan Sevgi Pıtırcığı bir yandan da hanımağa oluşuyla, bir alt kat olan 33. Katı da, bir üst olan 35. Katı da boş tutturmayı başarmıştı, özgürlük olmazsa olmazıydı, bu arada kendi bulunduğu katta da 4 büyük dairenin duvarlarında biraz oynama ile dördünü de birbirine birleştirmiş, 12+4 gibi bir format çıkmıştı ortaya, zaten ressamlar odasında da kendi köşesi varken, evine de özel resim stüdyosu kurdurduğu söylentileri Ankara’da mecliste, İtalyan ressamlar derneğine kadar resim dünyasında konuşulur olmuştu.

Alp nihayet reklamların bittiğini görünce minik bir tebessüm belirdi yüzünde.

Spiker yine harareti artırır bir şekilde hızlı giriş yapmış, sözü sorusunu sorduktan sonra Alp’e bırakmıştı.


“Hangi birini anlatayım efendim hangi birini…” dedi, bu hali köydeki ahalinin Iraz garı diyip de pek sevilen somurtkan köyün ninesi gibi bir eda da söylendi.

Alp kendine çarçabuk gelmiş ve sesi yine kibarlaşmıştı.


Tam anlatacaktı ki, bir canlı yayın bağlantısı var haberi geldi. Safdeha rumuzu bildirilince seyirciler tanımayabilir diye, Saffet Kuramaz diye eklediler. Ciddi bir ses tonu ile “alo” işitildi tüm stüdyoda. Buyrun hoşgeldiniz dedi spiker. Saffet bey sözü aldı, ben dişimden tırnağımdan ayırdım 41. Katta Saffet Evleri denilen Han kurdum, kendi mescidimiz var ama cemaat Gökdelenin genel mescidine gideceğim diyor, eee haliyle ben de oraya gidiyorum ama efendim olmaz ki, namaz vakitleri üstteki spor salonlarına bildirilmeli, huşu içinde olmamıza mani oluyorlar, önce namaz dedi. Arkadan torun olduğunu tahmin ettiğimiz bir çocuk sesi geldi. “Ama namaz da spor deel mi dedeee” diye bir ses, Saffet bey telefonu kapatmıştı.


Bağlantımız koptu galiba diyen spiker Alp’e bakıyordu. Alp dedi evet doğru, zaten yarın umumi Edebiyat Evi Gökdelen toplantısı var, Adem bey iftar için 75 kişilik bir heyeti davet etti, bu konu da gündeme gelecekti diye ekledi.


Spor Salonu 2 ayrı bölümden oluşuyordu, erkekler ve bayanlar olmak üzere.

Bayanlar Spor hocası Afet Kırat hanımdır, kendisi eski Türkiye yüzme şampiyonu milli sporcumuzdur, Erkekler bölümünün spor hocası Harun Yıldırım, biz ona takım elbiseden vazgeçmediği için, Damat Harun Paşa deriz, tarihteki Kösem Sultan’a, Hürrem Sultan’a her sultana aşıktır, hatta 11 Ayın Sultanı Ramazan’a da aşıktır o, yeter ki sultan olsun.


Spiker söz aldı, demek yarın toplantınız var, siz de katılacak mısınız Alp bey? Bize toplantı sonrası ilk programda bilgi vermeyi düşünüyor musunuz.


Alp tabiki de katılacağım, efendim yıl 1427 Osmanlı…. Diyordu ki, spiker bir ıkınma çıkınma şeklinde bir uyarı öksürüğü ile ikaz etti.


Alp bunu anladı ve tabi katılacağım, Adem bey ağa adamdır, yemeği de yenir, hem de bedava iftar demedi bunu bir an istemsizce aklından geçirdi. Toplantı efendim toplantı dedi, önemli konuları kaçırmak istemem, katılmaz olur muyum dedi.


Galiba yine süre dolmuştu, program 2 gün sonra toplantının ertesi gününde (Adana ağzıyla toplantının devrisi gününde yapılacaktı)

( Edebiyat Evi Gerçekleri - İtiraflar 2.bölüm başlıklı yazı Alp.Aldatmaz tarafından 3.04.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.