Yıl 1964-65 filan. Rahmetli anacığım elimize bir bohça sıkıştırıp bir kaç kuruş da para vererek ’’ Haydi doğru çermiğe...Şöyle güzelce bir yıkanın’’ Deyip ağabeyime de ’’ Kardeşlerini iyice bir kesele tertemiz olsunlar’’ Deyince hem sevinçten havalara uçmuştum hem de Freddy’nin kabuslarını seyreden sinema seyircisi gibi dehşete düşmüştüm.

Sevinmiştim çünkü çermiğe, yani kaplıcaya gidecektik. Bu durum bizim aile için bir lükstü.

O yıllarda Erzurum’un Kör Galasında ( Yani Hasankale, diğer bir deyişle Pasinler ) çermikler iki türlüydü. Birincisi bildiğiniz kaplıca işte. İkincisi ise üzeri açık dolayısıyla da herkese açık çok geniş sıcak su doğal havuzları.

Bu doğal sıcak su havuzlarından sıcak su ile birlikte zift de çıkardı. O bakımdan bu havuzlara girdiğimiz zaman zifte bulanırdık. Bu sebeple de bu havuzlara genelde camışları ( Yani manda ) sokup onların yaralarına zift sürerdi çobanlar. Yani anlayacağınız hiç de tercih edilecek bir çermik değildi bu açık çermikler. Bu sebeple annem bize para verip de kapalı çermiğe gönderince son derece sevinmiştik.

Lakin...Evet lakiiinnn..Çok önemli bir sıkıntı vardı. ’’ Kardeşlerini iyice bir kesele ’’ Diye annemden talimat almış olan ağabeyim Hacı Kani Efendi ( O zamanlar hacı-macı değil tabii ki on dört-on beş yaşlarında, fırlamalığın kitabını yazmaya başlamış genç bir yetenek !) Pis pis bakıyor diğer üç kardeşine ( Ben dahil tabii ki ) Konuşmuyor ama ’’ Düştünüz elime..Derinizi yüzmezsem namertim.’’ Diyor gözleri. O keseyi bir kaşağı gibi kullanacağından adım gibi eminim.

 ’’ Ben gitmiyorum anne. ’’ Desem süpürgenin kokocu kafama inecek ( Efendim..Süpürkenin elle tutulan yerine annemin memleketi olan Sürmene dilinde ’’ Kokoç ’’ Denir. Rahmetlinin favori silahıydı.) ’’ Tamam gidiyorum.’’ Desem ağabeyimin bakışlarındaki kanımı donduran dehşet...Neyse...’’Hiç olmazsa çermiğe gidecek olmanın tadını çıkarmalı’’ Diyerekten takıldık Hacı Kani Efendi’nin peşine.

Çermikte aynen dediğim gibi oldu. Ağabeyim, önce en küçüğümüz olan Naci’nin derisini yüzdü bir güzelce. Onu tam anlamıyla kuru yolma piliç haline soktuktan sonra bir küçüğüm olan Raci’yi ele aldı. Şer Raci’ye öyle bir kese attı ki Hasan Galalının tüm intikamı alınmış oldu Raci’den. Adeta ’’ Sen misin Pasinler Ovasında ne kadar kümes varsa hepsinden yumurta çalan, sen misin ne kadar küçük çocuk varsa döven, sen misin kedilerin kuyruklarına teneke bağlayıp zavallı hayvanları deliye çeviren ’’ Dercesine Raci’yi tam anlamıyla kurbanlık dana gibi dersinden tamamen ayırıp kıpkırmızı bir kütle halinde bir kenara koydu ve gözlerini bana dikti. Aman Allah’ım...’’ Kıyma bana abi’’ Diyeceğim ama korkudan dilim tutulmuş adeta. Sadece ben mi? Çermikteki tüm vatandaşlar bu vahşet karşısında donup kalmış vaziyetteler.

Benim nazarımda musalla taşı olan göbek taşına uzattı boylu boyunca. Uzatmayalım efendim öteki kardeşlere yaptığı işkencenin aynısını bana da uyguladı. Sıra artık sabunlanıp güzelce yıkanma faslına gelmişti. Yani Çermik olayının en zevkli kısmına. Lakin meğer benim işkence faslım henüz bitmemişmiş. Yıkanma faslında abimin şefkatli(!) elleri sayesinde her birimiz ayrı ayrı Sami Haşlama, Raci Kızartma, Naci Çevirme haline dönüşsek de benim asıl işkence henüz başlamamışmış bile.

Yıkanma faslından sonra ağabeyim kulağıma eğildi.

-Kocaman eşşek kadar adam oldun. Artık gusül abdestini öğrenmen lazım.

Anaaaaa...Resmen ayvayı yedik desene...Ağabeyim ve ondan bir şeyler öğrenmek...( Ağabeyim diyorsam siz onu normal mahlukattan biri olarak düşünmeyin..O dönemlerde Azrail'in Pasinler temsilcisi..) Bu, derimin yüzülmesinden de felaket bir işkence...Öte taraftan ben din dersinde bizi camiye götürüp abdest almayı öğretecek olan rahmetli ilk okul öğretmenimin dersinden bile kaçmış bir adamım. Normal abdestten kaçmışım yani. Şimdi bizim hazret bana gusül denilen bir başka abdesti öğretecek.

-Şeyyy...Ben öğrenmesem..Çok acil mi?
-Olur mu ulan? Koskoca herif oldun.( Henüz on-on bir yaşlarındayım ) Cenabet cenabet mi dolaşacaksın ortalıkta?
-Cenabet ne?
-Oğlum senin kuşun ötmüyor mu?
-Yav abi benim kuşum mu var ki ötsün?

Abimi ilk defa gülerken gördüm...Hem de katıla katıla gülüyordu. Bu duruma tarihte ilk kez tanık olsam da şimdi bunu düşünecek durumda değildim. Ben ’’ Eyvaaaahh..Tozuttu iyice...Resmen moku yedik ’’ Diye düşünürken o başladı derse.

-Şimdi önce niyet edeceksin.
-Nasıl?
-’’Niyet ettim Allah Rızası için , cünüplükten kurtulmak için gusül abdesti almaya’’
-Yahu cünüplük ne? Niçin kurtulacağım ben bundan?

Hamam tası kafama indi.

-Kapa çeneni...Ben ne diyorsam sen onu yap.

Kafada bir yumru oluştu ya önemli değil. Ağabeyimin dediklerini yapayım bari. Yoksa daha çook yumrular oluşur bu kafada.

Niyetimizi aynen söylenen minval üzere yaptık.

-Şimdi...Üç defa ağzına su al ve çalkala.

Ohoooo..O kadar da işkence değilmiş yahu. Üç defa su aldım ağzıma çalkalayıp tükürdüm.

-Şimdi de üç defa burnuna su çek ve sümkür.

Onu da yaptım ama ağabeyime beğendiremedim nedense. Hamam tası indi yine kafama.

-Öyle ucundan değil...Taa genzine çek suyu. Burnunun içinde sümük kalmasın.

Denileni harfiyyen yaptım tabii ki.

-Şimdi dua edeceksin.
-Nasıl yani ?
-Ben ne diyorsam aynen tekrarla...Başlıyorum: Guslüm guslüm gus için.
-Ne, ne için?

Kafama hamam tası indi bir kez daha.

-Guslüm, guslüm gus için.
-Yav ’’ Gus ’’ Ne?

Kafama bir daha indi tas...Yok hani sağlamdır benim kelle..Darbelere mukavimdir. Tamam da bu kadar da değil..Neticede o da bir insan kellesi.

-Tekrarla...Guslüm, guslüm gus için.
-Guslüm guslüm gus için.
-Guslüm su için.
-Guslüm su için.
-Su paklık için.
-Su paklık için.
-Temizlik Allah için.
-Temizlik Allah için.
-Pislik şeytan için.
-Pislik Şeytan için.
-Adem babamızdan üç tas su kalmış.
-Adem baba da kim yahu? Bizim Babamız Kamil değil mi?

Tas bir daha indi kafama.. Ulan haydi her şeyden geçtim de abim olacak bu cellat resmen babamızı inkara zorluyor beni. Ama çaresizim..vYoksa resmen dağıtacak kafamı.

-Adem babamızdan üç tas su kalmış.
-Adem babamızdan üç tas su kalmış.
-Biri sağ omuzuma...Şimdi tekrarla ve sağ omuzuna bir tas su dök.

’’Biri sağ omuzuma’’ Diyerek bir tas suyu döktüm sağ omuzuma.

-Biri sol omuzuma...

Bir tas su da sol omuza döküldü.

-Biri tepeme.

Bir tas suyu da artık tepe olmaktan çıkmış olan, ceviz büyüklüğündeki bir sürü yumrularla dolu kafama döktüm. Sonra ağabeyim kesin talimatını verdi.

-Bana bak.. Bu duayı asla unutmayacaksın. Bu duayı okumadan çıkarsan banyodan cünüp kalırsın.. Milletin içinde cenabet cenabet dolaşırsın.

Cenabet ve cünüplüğün ne olduğunu bir kaç yıl sonra öğrenmiş olsam da abimin duasını hiç unutmadım. Eminim kendisi çoktaaan unutmuştur ama ben hiç unutmadım. Ne zaman banyo yapsam aklıma gelir. Söylemem tabii ki ama aklımdan çıkmaz hiç.

’’Guslüm guslüm gus için. Guslüm su için. Su Paklık için. Temizlik Allah için. Pislik şeytan için. Adem babamızdan üç tas su kalmış. Biri sağ omuzuma, biri sol omuzuma, biri tepeme.’’

Ben bu duayı abimden öğrenmiştim. İyi ama o kimden öğrenmişti? Kim bilir? 



ÜSTTEKİ RESİM Mİ? YAZIYA KONU OLAN İŞKENCENİN YAPILDIĞI YER..YANİ PASİNLER KAPLICALARI..PARDON...ÇERMİKLERİ... ( TABİİ Kİ  BİZİM  ZAMANIMIZDA  BİRAZ  DA  FARKLIYDILAR.)
( Guslüm Guslüm Gus İçin başlıklı yazı Sami Biber tarafından 31.03.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.