Her insan sorun yaşar, bazen sorun sorunu çekercesine birden fazla sorun yaşamak zorunda kalır. İncir çekirdeğini doldurmayacak kadar basit, küçük ve önemsiz konular zamanla içinden çıkılamayacak kadar büyür. Hatta o kadar büyür ki, sorun veya sorunları çözmeye gücünüz yetmediği gibi, ipin ucu çoktan kaçmıştır. Problemlerin çözümü başkalarının elindedir. Başkaları ki,  laftan anlayan söz dinlemeyen birinin eline ip geçmişse vay haline.

En yakınızdaki insanlardan tutun, size maddi ve manevi çok uzaklarda olanlarla sorununuz olabilir. Suçlamalar, iftiralar, ihanet veya daha başka başka nedenlerden dolayı hayatınız allak bullak olmuştur. Size yapılan haksızlığı kabullenememişseniz mutlaka bir şeyler yapmaya çalışırsınız. Siz çözmeye çalıştıkça, iyice içinden çıkılmaz hale gelir. Sanki her teşebbüste bataklığa battıkça batarsınız. Kimseye derdinizi anlatamazsınız. Zaten sizi sabırla dinleyecek birileri çok az bulunur.  Dinleyenler ise ya abarttığınızı söyler, ya da anlamak istemez yani sizin için kafa yormak istemez.  En beteri ise etrafınızda sizi dinleyecek hiç kimsenin olmamasıdır. İnsanların sorunlarını dinlemek, anlamak, tavsiyelerde bulunmak için eğitim almış ve insanların sorunlarından dolayı para kazanan uzmanlar bile siz derdinizi anlatırken esneyebiliyorsa eğer çıkmaz sokağa girmişsinizdir artık. Derdinizi kendinize anlatmaktan başka bir çareniz kalmamıştır. Zihnen çıkmaz içerisindesinizdir artık.  Anlamaya çalışıyorsunuz: neden, nasıl gibi bilmek tükenmek bilmeyen sorulara cevap arıyorsunuz ama nafile. Neticede haksızlığı bir türlü kabullenmiyorsunuz, gücünüze gidiyor, üzülüyorsunuz, kızıyorsunuz, hayal kırıklığı yaşıyorsunuz.

 

Küçük bir sorun artık büyüyüp aklınızda kocaman bir yer işgal etmiş. Ne yapsanız, ne etseniz her zaman, her yerde varlığını acı bir şekilde hissettiriyor. Başınızı ağrıtıyor ve günlük hayatınızın akışını etkiliyor. Mesela: neler yapacaksınız, nereye gideceksiniz, kiminler buluşacaksınız, neler konuşacaksınız gibi olayları yönlendiriyor. Daha ileri bir seviyede artık bütün vücuduz da kendi varlığını hissettiriyor;  konuşurken zorlanmak, elin titremesi, unutkanlık gibi.

Sorun kırık plak gibi beyninizde döndükçe hayatınızı felç ediyor, aklınıza mukayyet olmakta zorlanıyorsunuz. İlaç alabilirsiniz ama ne kadar faydalı, belli değil. Kaldı ki, yan tesirleri bazen rahatsızlığa başka bir boyut kazandırabiliyor hem de kalıcı türden.

 

Peki, insanoğlu bu kadar mı acizdir, akla mukayyet olmanın bir yolu yok mudur? Elbette vardır, kimi çareyi ilaçta, kimi sporda, kimi sanatta, kimi gezmekte veya başka bir yolda bulur. Ölüm harici her derdin bir dermanı vardır, yeter ki insan sabırla, kararlılıkla arasın.

 

Kafadaki kırık plağı durmanın yollarından biri de oruç tutmaktır. Evet, yanlış okumadınız oruç tutmakla kurt gibi beyni kemirip duran düşünceler daha doğrusu vesveseler kontrol altına alınabilir.  Oruç derken kastım, Ramazan dışındaki tutulan oruçtur çünkü Ramazan ayında insan oruç tutma moduna girebildiğinden dolayı çok zorlanmadan bu ibadeti yerine getirebiliyor. Ancak,  Ramazan dışındaki tutulan oruç sanki daha fazla sabır, daha fazla enerji istiyor. Evet, orucun bu yöndeki faydasını tıbben izah edebilecek değilim. Sadece tecrübe veya düşüncemden bahsetmek istiyorum: mideden gelen açlık sinyallerinden dolayı beyin vesveseye boşu boşuna enerji harcamayı bırakıyor. Beyin, oruçtan dolayı zaten kısıtlı olan enerjiyi daha faydalı bir şekilde kullanmayı tercih ediyor olmalı. Nikotin veya kafein gibi bağımlılıktan kaynaklanan güçlü sinyallerde beyni meşgul edebiliyor. Sigara veya çay/kahve tiryakileri ne demek istediğimi çok iyi anlarlar; oruçken çoğu baş ağrısının sebebi vücudun nikotin veya kafein gibi maddeleri için feryadı figan etmesinden başka bir şey değildir.


Sözün özü: nafile orucu tut, çok yönlü sağlık bul….

 

Abdullah konuksever

 

 

 

( Kırık Plağın Tamiri başlıklı yazı hotamisli tarafından 22.11.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.