Hepimiz, yazıya ve yazmaya susamış, aynı anda ve aynı pınara avuç uzatmış, aynı güneşin aydınlatıcı yakınlığını duyan ve aynı gök kubbede, hoş bir seda oluvermenin peşi sıra yürüyoruz...

Bir biçimde bu istek, kimilerimizi bir yerlerde, daha önce de birleştirmişti. Ama mekanın ne kıymeti var bu istem karşısında değil mi? zamana ve mekana, kendi anlamlarınca değerler yükleyebilenlerimizin, bir arada tutacağına inandığım bir paylaşım noktası burası... Kırgın, kızgın, sevecen, aç, tok, kalemimize gelen kelimeleri yalın, kendi lisanınca öğütüp dermeyi, derleyip söylemeyi bırakmamalıyız. Korkularımızı, yalnız ve yansız yanlarımızı, kederli ve sevinçli görünümdeki aksini yaşamlarımızın, burada aktarırken, sürçilisan etmek de var elbette... Dost, dostun attığı gül ile yaralanırmış derler. Düşmanın topu, tüfeği kar etmezmiş de dostun sinesine, bir dostun attığı gül ile, kırılabilirmiş gönüller... Kırdığımız, bilerek ya da bilmeden kırdığımız tüm gönüllerin bağışlayıcılığına sığınıp, onların bağışlamasını dilemek için yakarmaksa, en önemli erdem...

Kelimelerimizle birer resim çizerken, eğer kelimelerimiz maksadını aşar da kırarsa gönülleri, yanlış olursa anlatılmak istenilenin yerinde anlaşılan, ben kendi adıma şimdiden özür diliyorum. İlk yazımı böyle yazmalıydım aslında ama, bu güne kısmetmiş... Yazmak ve edebiyat bölüşmek adına katıldığımız kimi platformlarda, kimimiz kırıldı, kimimiz anlaşılamadı zira. Belki ilk deneyimim burası olsaydı, bunu bilemeyecektim ya, deneyimlerimle sabittir ki, kırıldık kimi zaman... Tek arzuzu edebiyatı bölüşmek iken, kimimiz fena yaralandık. Ben, böyle yaralayışlara neden oldum mu, bilemiyorum. Farkında olmaksızın olduysam eğer, kelimelerimden sadece biri bile incittiyse siz sevgili edebiyat dostlarını, bağışlayın ne olur...

Bu yazma işi, tıpkı teyatro sanatçılarının dediği gibi bir şey: onlar nasıl ki, sahne tozunu yutup bir daha iflah olmuyorlar ise, bizler de, kalemimizin mürekkeplerine dadandığımızdan beri, hep yazıyor, hep yazıyoruz... Yazmak, tutkulu bir hadise. Yazmak, söylemek çünkü. Yazmak, bir kelime trafiği değil yalnızca, bir kelimeler dökümhanesi...

Hepsi birbirinden değerli, yürekli, birbirinden daha duyarlı ve duygulu tüm yazı dostlarına, selam ve saygılar sunarım. Unutmadan: eğer kırarsam sizi bilmeksizin, lütfen söyleyiniz ki, bileyim hatamı, af dileyebileyim sizlerden... Esenlikler dilerim efendim...
( Uzak Yollar başlıklı yazı Fırat AVCI tarafından 1/25/2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.