Şebinkarahisar’ın Ömerli köyünde beş kız arkadaş yaşamaktadır. Beşinde
aynı yaştadırlar. Aralarında ikişer üçer ay fark vardır. İsimleri: Binnaz,
Emine, Reyhan, Ayşe ve Türkan’dır.
Beşi de bir birlerine o kadar düşküdür ki bir tek yedikleri içtikleri
ayrı gitmektedir. Beşi de ilk okulu beraber okumuşlar, beraber mezun
olmuşlardır.
Ailelerinin kız çocuğunun bu kadar okuması yeter. düşüncesi sebebi ile
orta okula gidememişlerdir.
Hemen hemen her akşam bir arkadaşlarına toplanıp, dertlerin, kederlerini
ve sevinçlerini birlikte paylaşırlardır.
Zaman su gibi akıp giderken onlarda büyüyerek kocaya gidecek yaşa gelirler.
Her akşam toplandıklarında aralarında köyün delikanlılarında da
bahsetmeye başlarlar. Her birisi kendine yakın gördüğü delikanlıyı belirleyip
arkadaşlarına “falanca delikanlı benim hoşuma gidiyor” diye söylemekte. Mümkün
olduğu kadar birinin istediğini öteki istememeye özen gösterir. Evlendikten
sonrada bu arkadaşlıklarını devam ettirme kararı alırlar.
Beşi de Allaha kaşı ibadetlerini ellerinden geldiği kadar yerine
getirmekte. İnançları çok sağlam kızlar olduğu içinde köyde oğulları olan
aileler onlar gelin almak için uğraşırlar. Fakat onlar sevdiği delikanlıları almakta kararlı
oldukları için başkalarına evet demezler.
Sonunda işin çözümünü bir birlerine yardım ederek sevdikleri gençlerle
haberleşmeyi başarırlar. Gençler de
ailelerine haber vererek kızları isteterek. Beşi Bir arada büyük bir düğün yaparlar. Kızlar muradına ererler.
Aradan geçen zamanda çocukları
olur. Yaşları da ilerlemeye
başlar, her birisi bir ailenin başında
olurlar fakat fırsat buldukça bir araya gelip dertleşmeye devam ederler.
Bu durumu da beylerine açıkça
söylereler. “biz kardeş gibiyiz sakın bizim aramıza girmeyin” derler.
Kandil gecelerini beraber geçirmek se onların en büyük zevklerinden
birisidir.
Her birisi kırk yaşlarına geldiği
çağlarda bir yerden (berat gecesi ay ışığında kayanın üzerine çıkıp gölgene
bakınca gölgen var ise o sen yaşayacağına eğer yoksa o sene öleceğine
işarettir) diye duyarlar.
Hep beraber berat gecesi gece ay ışığı olursa köyün arka tarafında
belirledikleri bir kayanın üzerine çıkıp bu işi denemeye karar veririler.
Berat
gecesi gelir. Beş arkadaş eşlerinden izin alırlar ve Emine’nin evinde
toplanırlar gece geç saate kadar namaz kılar. Teşbih çeker dua ederler. O gece ay ışıktır her taraf gündüz gibi
aydınlıktır. Gece yarısını geçerken beşi de evden çıkarak belirledikleri
kayanın üzerine çıkamaya giderler. Yolda giderken de “bizim isimlerimiz bir
araya gelince BERAT yazıyor. Kayanın üzerinde
de BİNNAZ, EMİNE,REYHAN, AYŞE ve TÜRKAN olarak dizilelim. Ondan sonrada
gölgelerimize bakalım” diye karar veririler.
Dedikleri gibi kayanın üzerine beş
arkadaş dizilir ve gölgelerine bakarlar. Fakat bir türlü BİNNAZ ın gölgesini
göremezler. El kol hareketleri yaparlar fakat onu bulamazlar. BİNNAZ “arkadaşlar ben öleceğim diye ağlamaya
başlar.
Kayadan aşağı iner evlerine dağılırlar. Binnaz eşine “ benim gölgem
yoktu ben bu sene öleceğim der” eşi de “bırakın şu hurafeyi, Allah ne takdir
ederse o olur. Üzülme” diye onu teselli eder.
O olaydan sonra Binnaz’ın hiç neşesi olmaz arkadaşları ne kadar teselli
etse de başarmazlar. Aradan beş ay geçmeden Binnaz birden bire vefat eder.
Faruk Soydemir
Not: yer doğru isimler kurgudur.