Kıyısından seslensem de
gönlün, hele ki o gönülsüz tezahüratı, imlerin tehdit ettiği ve insanlardan
yana iken ibre asılsız bir yok oluşun ilk durağından ibaret, günbegün sürgün
edildiğim ve fazlasıyla hazan makamında yüklendiğim. Sanrıların koşullandırdığı
ve kayıtsız kalmakla gitmek arasında ne çok gel-git.
Bir ucunda, tevafuktan
ibaret asil bir simge ve sonsuzluğun tınısında raks eden imler kadar da
görünenden çok öte.
Varsıl ikamet yine de
olumsuzlukların perde çektiği.
Aslına eremediğim
kaçkın bir rüya belli ki çarpıtılmış bir gerçeğin en münafık tezahürü, karanlık
yüzlerden ruhuma akan…
Asılsız kahramanları
var gerçek hayat hikâyelerinin ve sönmeyen bir ateş.
Ateşe benzin döken
kelamlardan ve edimlerden ibaret tehdit yüklü imleri ile karalamaya
çalıştıkları nizam.
Sözsüz fısıltılar ve
yoldan çıkmış iken beşeri zaafların en karanlığı yine indinde resmediyorlar
tükettikleri varlıksız sanrıları yığmışken boydan boya.
Ayyuka çıkan gayri
resmi ve serkeş bir tını adeta o çığırtkan baykuşlar rencide ederken beyaz
gülü. Akça pakça ve mahrem bir sezi olsa olsa velhasıl karaya çalınan anbean.
Gürültülü şarkıların
nakaratsız mısraları kıyama durmaktan çok uzak.
Sevginin mahremiyeti
iken tedarik etmekle yükümlü olduğum, serzeniş erbabı o rahvan ve soyut
cümleler kadar da kazanım yüklü.
İştelerden muzdarip
olmanın bedeli mi yoksa sığınmaktan alıkoyamazken?
Alıntı bir yükümlülük
olmasını o kadar çok isterdim gelin görün ki zaruri ve pek de teskin edici
olduğunu söyleyemeyeceğim.
Dün bir, bu gün iki,
dememe kalmıyor ki, rendeliyorum tek haneli rakamları ve derken hane
sayısındaki artışa aldırmadan, sonsuzluğun tekelinde sürüncemede ne varsa tek
tek ıslık çalıyor.
Sağdıcım olan
kelimelerle başım dertte, demeyi isterdim her ne kadar zaman zaman yorgun
düşsem de heceler devinirken ve en sırdaşım iken yoksunluk addedilen bir
muafiyetle çalakalem yaşarken.
Ömrü mademki heba
ettim, odaklandığım yarınlarla tüm derdim. Ne gam… Yine çıktım menzilden.
Sözcük sağanağında ne ola ki hezeyan yükleyeceğim? Yine de söylemeden
duramayacağım. İkilem yüklü mizaçları ile ve doğurgan kaygılarını omzuma
yükleme telaşında olan kim varsa ve her nasılsa sıra dışı bir gündeme talip
olup, ses olmaktan da öte, söz konusu tüm sakıncaları da bertaraf edip,
yükleniyorum imlere. Bingo! Nedensiz bir tahakküme denk düşüp, ıskalandığım
ölçüde maruz kaldığım sağanaktan fazlasıyla nasipleniyorum.
Depreşen korkular ya da
çekinceleri ama tek gerçek; sakıncalarını görmezden gelemediğim ne çok edim
üstelik durduk yerde.
Bir koşu atıymışçasına
yaşadığımız ve yaşatıldığımız…
Günlerde denk düşüp,
yıllara ayrıştırdığımız o kerrat cetveli.
Bölünmelerden ibaret
olduğumuz ise gündemden düşmeyen vasıflarımız. Ve derken birbirimizi
yaftalamakla teselli bulduğumuz ve rencide ettiğimiz kim ise, bir muzaffer
edasıyla salınırken ortalıkta.
Kaybolan yıllarımı
istediğimi kim söyledi? Tek dileğim; kaybolmaktan muzdarip olmayacağım önümde
uzanan yıllar ve her nasılsa günlerin gündelik telaşıyla güdümlendiğim sabit
izlekler. Hak sahibi olamadığım ne çok söylence ya da diğer bir deyişle, laf
yetiştirmekten uzak durduğum asılsız söylenceler iken tüm tezahürü idlerin
sadece benlik kaygıları ile dolu.
Devşirme aşklar mı
yoksa rağbet görmekte ve yalanlara boyanmış söz öbekleri…
Sevmelerden ibaret
olmamız gerekirken nefret odaklı ömürler ve birbirimizden çaldıklarımız. Değer
addedilen ne çok değersizlik. Kıyama durmak gerekirken kıyıma uğrayan hayatlar.
Sözü özü bir, gibi
deyimlerden arıtıldığımızdan bu yana ayan beyan iklimler bile şaşırmakta
yaşadığımız ve yaşattığımız ikilemlerden mağdur kılıp kıvanç yüklüyken.
Dengi dengine olmayan
mağlup düşler ve nasıl bir çelişki ise artık ya da bitimsiz bir hengâme
fazlasıyla kanatıcı ve kandırıkçı.
Belki de yazarın
dediğinde gizlidir mevzunun karmaşa ve kargaşası:
‘’Hayat mı kötü,
edebiyat mı?’’(S. Gümüş)
Yazılan ve yaratının
gizemi mağdur kılınmaktan öte bir mazlum iken, elindekilerini çaldırmanın da
ötesinde hayallerini ıskalayan onca rötuş…
Yazılardan soyutlanan
bir yaşam mı tekeri kırık olan, yoksa yaşamaktan daha mı kolay bir süreç,
doğurgan bir edimle teneffüs edilesi bir suret kadar da görmekten hicap
duyduğum tüm münafık söylencelere rest çekmişken, hayatın bir köşesine yığdığım
imgelerden ibaret bir mabedin korunaklı ihtişamıyla yâd ettiğim her ölgün günün
güncesini…