Rotamı sonlandıran bir
notanın saklı tınısında, yüksündüğüm imgelerin serpintisine yığdığım güz
akşamları kadar hüznü rahmet bilmiş bir tesellide saklısın.
Saklı niyazlarımın çok
ötesinde Hakkı andığım her saniyemde ve soluduğum o girizgâhta gölgelendiğim
bir bulutun aşka ayarlı sarkacını her kurduğumda, kuruntularıma eşlik eden bir
sarkaçsın adeta: bir ileri iki geri sensizlik, bir boş bir dolu kimsesizlik ve
yarınsız bir gecenin sonlandırdığı o telaşın sefaletine yığdığım çürük bir ağaç
kovuğunda çömeldikçe dizlerimi kanatan bir bıçak keskinliğinde yürüdüğüm o
bıçak sırtı.
Hibeliyim belki de
zimmetli tüm rehin alınmışlığımı tek bir heceye sığdırdığım hatta bir hiçlik
varlığı görmezden gelinen sıfırın bile altında bir rakımda gizlendikçe o gizli
yaşlarımı çalkaladıkça devran, süzüldüğüm izafi bir yansımayım: ritmi kayıp bir
şarkı kadar çelimsiz yine de kaybının gıyabında eriyen o buz kütlesinin en
dibinde yığılı çakıllar katan yüreğe batan.
Ötelenmiş imgelerin
nazarında, nazar yüklü bir bakış seninki seyri seferinde gönülsüz cümlelerim
seğirttiğim her bir yaka kavuşulmazlığın eksenine dâhil edip hükümranlığında
karalar bağlamış kimsesizliğimin mızrabına dönük bir tahakküm kadar seferber
olup yine çaresizliğin kıskacında bir mengenede can veren bir hutbeye sığamaz
iken Hakkın rahmeti.
Döngü, lehçesiz
lisanlarda savurmakta belki de savrulmakta hele ki ayağımın altından kayan
zeminin bilincine bile nail olamamışken hüküm giydiğim bir aşka nazire
edercesine sefil ve berduş tüm cümlelerim.
Kal, demenin de
ötesinde belki de gitmelerin gölgesinde soluklandığım o münafık yetilerimi
görmezden gelip de hiçlikle cezalandırıldığım yine de yokluğuna dayanamayıp
sığındığım kıdemsiz bir dürtü kadar şekilsiz o heybetli gölgeler korunaklı
dünyaların hükümranlığına bir kez razı gelip de yaftalanmış bir aşk tanrısı
belli ki kuralsız cümlelerimin her bir hecesi zora sokmakta ben uzaklaştıkça ve
yeniden düştükçe dara.
Simli yıldız
zerrecikleri, boyalı kadınlar, soluk benizli adamlar ve unutulmuş çocukluğum
nasıl da beyhude, görmez miyim ben sığıntılığıma rest çekemezken
kaybolmuşluğumu bir nüve bilip de doğmaya ahdetmiş bir bebek saflığında ölüme
diş bileyen insanlık kadar münafık mıyım yoksa her aşkı sonlandıran o
tutarsızlığımı saf tutup de şekillendiremediğim ne varsa: hüznün tesellisi olsa
gerek her yakarış yine de meylettiğim dönencede saklısın nifak tohumlarını
görmezden gelip de hiçlikle örülü boyutsuzluğumu perçinleyen bir izdüşümü adeta
haznesi kayıp.
Ey, lisanı kayıp bir
şehrin ölümlü ahalisi:
Ve sen, yükümsüzlüğün
miracı temsili düşlerin tek maliki.
Ah ben, tek bir
yaratıda muhafaza ettiğim imge yüklü tezahürün güdümlü sarkacını telaffuz dahi
edemediğim isminin baş harfine yerleştirdiğim bir duasın yüreğin ürettiği hazin
dolu bekleyişlerde rağbet görmeden gömülmüş o yerleşke kadar kuru ve donuk bir
bakışa hapsolmuş yine de ahkâm dahi kesemeyen bir mizacın uzantısında günbegün
solan.
Kıyamlar sonsuz, adsız
yarınlar, heybetli mazimden an’a dokunan bir serpinti yine de teyakkuzunu
sorumlu kıldığım ve müdahil olduğum kaçıncı perde ise o devingen sahneye mal
ettiğim bir figüran nispetinde çoğalttığım repliklere koşullanmışken bir kez
yine kabul buyurduğum gıybetlere asılı tüm kelimeler oysa doğurgan olmalı o
rehavet ben türedikçe acılardan ve yaklaştığım sonsuzluğun en başına
kondurduğum bir buse kadar masumane yine de addedilen o sakıncaya sığdırıp tüm
ömrü bir gıdım bile yol alamadığım…
Tüm edebi cümleler
payidar kılmakta ebediyetini aşkın nazarında gölgelense de tek kişilik dünyalar
silik ve pervasız bir ah’a sızdırdığı ruhani var oluşun ansızlığında dehşete
düşen bir ifade kadar korkutucu bir sona nail olmayı reddetse de varlık yine de
boş vermişliğin sıra dışılığı kadar asılsız ve nasıl da gönülsüz.
Belki de rayici
olumsuzluklar oluk oluk akıp da dolamazken haznem yine de yüksünmeden ve
doyamazken hüzne: bir kabulden öte bir mecburiyet tüm yaşanan ne de olsa
tecellisi hele ki metaforlar iken tüm yenilgiyi bir kazanıma dönüştüren
süregelen o devinimi bir milat addedip de devamını bir türlü getiremediğim
isimsiz hikâyemin gerçekçiliğine sığdıramazken koca bir ömrü.