Bir soğuk hava günü Klaus edebiyat dersinde Cara Northman’ın ders anlatımını dinliyordu. Cara Northman,
Klaus’a öfkeliydi çünkü Klaus, Katherine Grimmes ile samimiyeti kurunca Katherine her zaman Klaus’un yanına
oturmaya başlamıştı. Bu durum Cara Northman’ın öfkesine dokunuyordu. Öfkesini de dersin ortasında
öğretmen makamını kullanarak sınıfın ortasında Klaus Salvatore’yi bazı bahaneler ile azarlayarak çıkarıyordu.
Klaus ise Cara’nın bu davranışından hoşlanmıyor, Cara’ya öfkeleniyordu fakat susmaktan başka çaresi yoktu
çünkü öğrenci konumundaydı. Katherine, Cara’nın Klaus’a kızıp durduğunu fark etti ve ona ‘’bu kadının seninle
alıp veremediği ne?’’ diye soru yöneltti. Klaus Salvatore’de bir kaç tevil yaparak Katherine’nin sorusunu
geçiştirdi.
Cara Northman kıskançlığından çatlayacak gibiydi. Ünlü felsefeci St. Chrysostom’un dediği gibi ‘
’Güveler elbiseleri nasıl kemirirse; kıskançlık da insanı öyle kemirir...’’ Zaten kemiriyordu da... Klaus ve
Katherine’yi yan yana otururken gördüğü vakit, içinden dersi terk etmek geçiyordu. Fakat kendine mümkün
mertebe hakim olmaya çalışıyor ve içinde ki öfkesi ile büyük mücadele içerisine giriyordu.
Zil çalmış Klaus Salvatore ve Oliver Forbes kantinde buluşmuşlardı. Her zaman ki oturdukları köşede ki masayı
kapmış, Elena Pierce, Eliza Merlotte ve Richard Gilbert’i bekliyorlardı. Onlar gelene kadar Klaus ve Salvatore
Gark mevzusuna her zaman ki gibi deyinmişlerdi. Artık ikisi de Gark’ın Liv Allen olduğuna tamamiyle kanaat
getirmişlerdi. Ama Liv Allen’den nasıl kurtulacaklarına dair ikisininde fikirleri yoktu. Richard ve kızlar kantine
gelmeden hemen fikir üretmeye ve beyin fırtınası yapmaya çalışıyorken birden Richard ve Liv el ele tutuşmuş
bir vaziyette Klaus ve Oliver’ın yanına geldiler. Klaus ve Oliver’ın şaşkınlıktan gözleri fırlamıştı. Oliver şaşkın bir
şekilde ‘’Richard... Ne bu vaziyet?’’ diye soru yöneltti. Richard Gilbert ‘’tanıştırayım beyler... Kendisi sevgilim
olur’’ diye gülümseyerek arkadaşları ile tanıştırır. Oliver ve Klaus şaşkınlıktan küçük dillerini yutar ve hiç bir
yorum yapamaz. Uzun süren şaşkınlıklarını fark eden Richard Gilbert gülümseyerek ‘’olum neden bu kadar
tuhaf tepkiler veriyorsunuz?’’ dedi. Oliver ve Klaus’ta halen ses soluk yoktu sadece Richard ve Liv’e bakınmak
ile yetiniyorlardı. Richard halen arkadaşlarının bu şaşkınlıklarını görünce Liv Allen’e bakarak sandalyeye işaret
yaptı ve ‘’otur Liv otur. Bunların aptalca bakışları bitmeyecek sanırım’’ dedi.
Richard Gilbert ve Liv Allen sandalyelerine oturup Oliver ve Klaus ile muhabbet etmeye başladılar. Klaus
Salvatore ‘’nasıl oldu bu iş? Bizim neden ilişkinizden şimdi haberimiz oldu?’’ diye soru yöneltti. Richard Gilbert
‘’çünkü ilişkimiz yeni başladı da ondan. Yoksa sizden neden saklayayım?’’ diye yanıt verdi. Oliver Forbes konuyu
iyice sorgulmaya başladı. ‘’Siz nasıl tanıştınız da ilişkiniz başladı peki?’’ dedi. Richard Gilbert’te anlatmaya
başladı. ‘’Dün üçüncü dersten sonra Liv yanıma geldi ve benimle tanışmak istedi. Bende tanışma teklifini kabul
ettim. Birazcık muhabbetten sonra telefon numaramı istedi ve telefon numaramı da verdim. Dün gece uzun
uzun mesajlaşma ve arayıp konuşma neticesinde sevgili olmaya başladık. Tabi kendisi çok çekingen biri olduğu
için konuşurken zorlanmalar yaşadı’’ diyerek Liv Allen’e bakıp gülümsüyordu. Klaus ve Oliver bu işin bu kadar
hızlı bir şekilde gerçekleştiğine şaşırmıştı. Liv Allen’in Gark olduğuna inançları daha da ziyadeleşiyor ve aralarına
iyice sızdığı için bir yandan içlerinde dehşetli korkular beliriyordu. Tabi bu şaşkınlıklarını ve korkularını dışarıya
vurmama mücadelesi veriyorlardı. Richard Gilbert, Oliver’a hitaben ‘’kantinde ilk başlarda Liv Allen ile
konuşurken ilişkin var sanıyordum ve seninle dalga geçiyordum hatırladın mı Oliver’’ dedi. Oliver ‘’evet,
hatırladım’’ diye yanıt verdi. Richard gülümseyerek ‘’meğerse benden hoşlandığını size haftalar önce söylemiş.
Hatta beni koşu da takip eden gizemli şahısta buymuş’’ diyerek Liv Allen’in dudaklarına yapıştı. Liv Allen
gülümseyerek herkesin içinde bu hareketi bir daha yapmamasını söyledi. Bu tabloyu gören Oliver ve Klaus
aralarında geçen bu ilişkileri daha çok garipsedi.
Daha sonra ortama Elena Pierce ve Eliza Merlotte katıldı. Richard ve Liv’in samimiyetini gördükleri zaman
onlarda Oliver ve Klaus’un gösterdiği şaşkınlığı göstermişti. Eliza, Richard’a şaşkınlığının giderilmesi için bir kaç
soru sorduğu vakit Richard oflayıp puflayarak ‘’Oliver ve Klaus’a anlattığım aynı şeyleri bana tekrarlatmayın ya.
Gelin oturun işte’’ dedi. Eliza yanlarına oturmak için bir sandalye çekti ve muhabbetlerine devam etti. Elena,
Richard ve Liv’in samimi hallerini görünce beyninden vurulmuşa döndü. Suratı sararmış, yüzü ağlamaklı bir
vaziyet almış, güzel gözleri birden dolmaya başlamıştı. Sandalyeye yavaş yavaş oturan Elena, gözlerini Richard
ve Liv’in üzerinden alamıyordu. Canı çok yanıyordu, fakat canının yandığını belli etmemeye çalışıyordu. Bu
durumu sağlamaya çalışmak her şeyden daha zordu.
Richard kız arkadaşı Liv’e Eliza’yı tanıttı ve daha sonra Elena’yı tanıttırmaya başladı. Liv, Elena’ya karşı
gülümseyerek muhabbet etmeye çalışıyordu. Elena’da kendini zorlayarak hafif tebessüm etmeye çalışıyor ve
Liv’in cümlelerine karşılık vermeye çalışıyordu. Elena daha fazla dayanamayarak ‘’ben bir lavaboya gideyim’’
diyerek ortamı terk etti. Ortamı terk ederken de lavaboya gidene kadar hüngür hüngür ağlamaya başladı.
Ortam da çektiği acıları içine dolduran Elena Pierce, ortamdan uzaklaşınca doldurduğu tüm acıları dışarıya
vurmaya başladı. Hayatının en zor anını yaşıyordu belkide... Sevdiği adamı başkalarının kollarında görmek ve
buna engel olamamak oldukça zor olsa gerek... Elena Pierce’de bu zor anın en zirvelerinden birini yaşıyordu.
Sessiz çığlıkları onu yiyip bitirmişti adeta...
Lavaboya geldi ve aynanın karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladı. Elleriyle duvarları yumrukluyor isyan
ediyordu. Olduğu yere çömeldi ve ‘’neden ben neden’’ diye söylenmeye başladı. Ağlayışı o kadar şiddetliydi ki
tuvaletin dışında duran insanlar dahi ağlayış seslerini işitiyordu. Tuvalete gelen bir bayan Elena Pierce’nin bu
halini görünce yardım etmek istedi. O bayan Katherine Grimmes idi. Elena Pierce hüngür hüngür ağlayışları
içerisinde yardım etme teklifini kabul etmiyordu. Katherine, Elena’nın elinden tuttu kaldırdı ve elini yüzünü
yıkaması için yardım etmeye başladı. Elini yüzünü yıkama esnasında da moral verici sözler söylemeye başladı.
Katherine’nin uzun çabaları neticesinde sakinleşen Elena Pierce kısık bir ses tonu ile ‘’teşekkür ederim’’ dedi.
Katherine gülümseyerek ‘’insanlık bunu gerektirir, teşekkür edilecek bir şey yapmadım’’ dedi. Daha sonra Elena
Pierce ile iyice kaynaşan Katherine derdini ona açmasını söyledi. Fakat Elena Pierce bu teklifini red etti. Daha
sonra telefon numarasını isteyip tekrar görüşme teklifi sunduğun da ise kabul etti ve telefon numarasını verdi.
Birbirlerine numaralarını verdikten sonra Katherine Grimmes ‘’benim derse girmem gerek. Sakın ben gittikten
sonra bir delilik yapma tamam mı’’ diyerek Elena’ya gülümsedi. Elena’da yapmacık bir gülümseme atacak mecal
bile yoktu. Sadece hafif bir şekilde kafa salladı.
Elena Pierce birazcık durduktan sonra dışarıya çıktı evine doğru yavaş yavaş yürümeye başladı. Ders dinleyecek
bir atmosfere sahip değildi. Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş, içinde daima manevi azaplar ve sıkıntılar
birikmişti. İmkansıza aşık olmak böyle bir şeydi... Zararlı çıkacağını bile bile kalbini bir kişiye bağlamak en büyük
divanelik olsa gerek. Ama gençlik hissiyatları hakikat gözünü körleştirdiği için bu manevi azabı bile bile hatta
belki severek razı oluyor. Neticesinde de bu şekilde azaba müstehak oluyor...
Okul bittikten sonra Klaus Salvatore sevgilisi olan Cara Northman’ı çıkışta bekliyordu. Cara Northman geldiği ve
arabasına bindiği vakit Klaus’ta hemen arabanın kapısını aniden açarak yanına oturdu. Cara tersleyerek ‘’ne
yapıyorsun sen!’’ deyince Klaus ‘’rahatça konuşabileceğimiz yere götür’’ dedi. Cara tersleyerek Klaus’a baktı ve
dediklerini uygulayarak rahatça konuşabileceği bir yere götürdü. Sessiz, sakin bir sahil taraflarına götürdü ve
tartışmaya başladılar. Klaus Salvatore derslerde onu azarlamasından hoşlanmadığını dile getirirken Cara
Northman’da Katherine Grimmes ile samimiyetinden hoşlanmadığını dile getiriyordu. İkilinin sesleri birbirlerine
karşı yükselmeye başlayınca sorunlar büyümeye başladı. Tartışma git gide şiddetini arttırınca Klaus arabadan
aniden indi ve arkasına bakmadan yürümeye başladı. Cara Northman hızını alamayarak Klaus’un arkasından
bağıra çağıra laf atmaya başladı. Klaus’a iyice yaklaşıp ters sözlerini daha yakından duyurunca Klaus aniden
arkasını döndü ve ‘’defol başımdan lanet olası kadın!’’ diyerek bağırmaya başladı. Bu kelimeyi işiten Cara
Northman ‘’öyle mi? Peki, sen bilirsin. Bundan sonra bana hesap sorma hakkına sahip değilsin bunu böyle bil
Klaus! Sende bende istediğini yapmakta özgür’’ diyerek arabasına geri döndü. Klaus’ta yürüyerek o ortamdan
uzaklaştı.
Elena Pierce tek başına evde oturuyor gözlerindeki yaşlar bitmek bilmiyordu. Eliza Merlotte sınıfında ki bir
arkadaşının evinde kalacağını bu akşam eve gelmeyeceğini söyleyince evin ortasında rahatça hüngür hüngür
ağlayabiliyor, içindeki kaos’u dışarı dökebiliyordu. Fakat derdini birilerine rahatça anlatamamanın da
üzüntüsünü ayrı yaşıyordu. İçindeki bu ağır yükü kendi nazik vücudu kaldıramıyordu. Bu yüzden rahatça
anlatacağı bir arkadaşı olmalıydı. Eliza Merlotte’ye anlatmaya kalksa onun eski sevgilisi anlatamaz... Oliver
Forbes veya Klaus’a anlatsa onuda yapamaz çünkü onlarda Richard Gilbert’in en yakın arkadaşları... Derdini
kime anlatacağını düşünürken birden aklına Katherine Grimmes geldi. Eliza Merlotte’de evde olmadığı için
rahatça misafir edip rahatça tüm dertlerini anlatacağını düşündü. Hemen Katherine’yi arayıp kendi evine davet
etti. Katherine evine davet ettiği için çok sevinmişti. Birazcık geç kalacağını dile getirerek geleceğine söz verdi.
Elena’nın bu çığlıklarını hemen karşı tarafta ki Oliver Forbes ve Klaus Salvatore duyamıyordu. Gerçi onlar kendi
dertlerinden Elena Pierce’nin derdi ile mi uğraşacaklardı? Başlarında ki Gark lakaplı bela bir türlü gitmemiş,
devamlı tacizlerine ve tehdidlerine maruz kalıyordu. Bu son Liv Allen olayı bu ikiliyi iyice kuşkulandırmıştı.
Oliver Forbes, Liv Allen’in Gark olduğuna kanaat getirmesinde ki tezi şuydu; Richard Gilbert’i sahilde, okulda,
günlük hayatın muhtelif yerlerinde takip etmesinde ki sebep Richard Gilbert’in bir sırrını keşfedip onu Oliver
Forbes ve Klaus Salvatore’ye yaptığı gibi tacizlerde bulunmasını amaçlıyordu.
Klaus Salvatore’nin Gark olduğuna kanaat getirmesinde ki tezi ise şuydu; Hem Oliver Forbes’in fikrine katılıyor
hemde okulda defterlerinin arasına girip onlara not yazacak kadar yakın biri olduğunu ve o yakın kişinin de Liv
Allen olduğunu dile getiriyordu.
Bu iş iyice sarpa sarmıştı... Richard Gilbert’i nasıl uyaracaklarını düşünüyorlardı. Fakat akıllarına da bir şey
gelmiyordu. Gark olayını Richard’a açmadan Liv Allen’i ondan uzak tutmanın planlarını yapmaya başlamışlardı.
Tabi bu o kadar kolay olmazdı. Eğer Liv Allen gerçekten Gark ise onun da mutlaka dehşetli planları vardı...
Katherine Grimmes, Elena Pierce’nin evini nihayetinde bulmuş ve gelmişti. Elena Pierce kapıyı açtığı vakit
Elena’yı bitkin, yorgun ve gözleri kıpkırmızı bir şekilde görmüştü. Katherine Grimmes ‘’Aaaa sen yine mi
ağlıyorsun?’’ dedi ve içeriye aniden girdi. Elena Pierce, Katherine Grimmes’e sarılarak ‘’olmuyor, hakim
olamıyorum kendime’’ diye ağlamaklı bir ses tonu ile bağırmaya başlamıştı. Katherine Grimmes ile bir divana
oturup ‘’anlat şimdi derdini bana’’ dedi. Elena Pierce zaten onun için çağırdığını dile getirerek başından geçen
her şeyi anlatmaya başladı. Katherine Grimmes harfi harfiyen Elena Pierce’yi pür dikkat dinliyordu. Elena her
şeyi Katherine’ye anlattı ve ilk defa şiir defterinden başka biri derdine ortak olmuştu. Katherine, Elena’yı
dinledikçe meraklı yüzünün simaları her seferinde değişiyordu. Saatlerce Elena’yı dinleyen Katherine ona hem
moral verecek hemde ne yapacağına dair tavsiyelerde bulunacak cümleler kurmaya başlamıştı. Elena Pierce
gözleri yaşlı bir şekilde Katherine Grimmes’in tavsiyelerini pür dikkat dinliyordu. Elinden geldiği kadarı ile
yardımcı olmaya çalışan Katherine, daha bugün tanıştığı Elena’ya karşı kalbi o kadar ısınmıştı ki sanki yıllarca
tanışıyormuşcasına kendisini ona yakın hissediyordu. Aynı duyguları Elena Pierce’de paylaşıyordu. Zaten aynı
duyguları paylaşmasa kimseye söylemediği bu sırrı neden Katherine’ye söylesin ki ?..
Oliver ve Klaus kendi evlerinde karşılıklı yemek yerken birden zil çaldı. Oliver kapıya doğru yönelerek ‘’ben
bakarım, Richard gelmiştir’’ dedi. Kapıya doğru yöneldi, kapı kolunu kavradı ve kapı kolunu çevirerek kapıyı açtı
ve birden Richard’ın yanında ki şahsı görünce gözleri şaşkınlığından dört dönmeye başladı. Şaşırmasında ki
sebep Richard’ın yanında Liv Allen olmasıydı. Richard selam vererek direk içeri Liv ile bodozlama girdi. Klaus
arkasını dönüp kimin geldiğine baktığında oda Oliver gibi aynı şekilde tepki vermişti. Richard gülerek ‘’vaaayy
bizsiz yemek ha? Hemen sofraya otur aşkım’’ diyerek Liv Allen ile sofraya kuruldular. Çekingen huyu olan Liv,
ortama alıştığı için artık çekingenlik özelliği gitmişti. Çünkü samimiyet dönemine geçiş yapmıştı. Klaus durgun
bir şekilde ‘’hoş geldiniz’’ dedi. Yemek eşliğinde uzun uzun muhabbet ettikten sonra Liv Allen ‘’sofrayı ben
toplarım’’ diyerek ellerini yemek tabaklarına uzattı ve mutfağa bulaşıkları götürerek yıkamaya başladı. Richard
Gilbert arkadaşlarına ‘’gelin bizde salonda oturalım bari’’ dedi. Erkekler salonda otururken, kalan bulaşıkları
Liv Allen almak için yemek masasına geri geldi. Richard Gilbert sevgilisi Liv Allen’e bakarak ‘’iyi ki bu kızı
almışım, baksana en çokta bizim işimize yaradı. Nasıl da topluyor bulaşıklarımızı’’ diyerek gülüyordu. Liv
Allen’de Richard’a bakarak tebessüm ediyordu. Fakat tebessüm ifadeleri Oliver ve Klaus’ta bir türlü
belirmiyordu. Çünkü onların gözünde Liv Allen Gark lakaplı o gizemli şahıstı.
Uzun süren muhabbetlerden sonra Liv Allen’in eve gitme vakti gelmişti. Richard Gilbert kız arkadaşını eve
bırakması için onunla beraber dışarıya kadar gidiyordu. Richard’ı ve Liv’i yolcu etmek için Oliver ve Klaus kapıya
kadar geldiler. O esna da Elena Pierce, Katherine Grimmes’i kapıya kadar yolcu ediyordu ve iki daire karşı
karşıya oldukları için birbirlerini gördüler. Katherine, Klaus’u görünce tebessüm etti ve şaşkın bir ifade ile
‘’Klaus’’ dedi. Klaus’ta aynı tepkiyi vererek ‘’Katherine? Senin ne işin var burada’’ diyerek tebessüme etti.
Katherine, Elena ile nasıl tanıştığını anlatmadı çünkü Elena’nın sırrı idi. Lavabo’da karşılaşıp normal bir şekilde
tanıştıklarını dile getirdi. Richard ve Liv’i yan yana gören Elena’nın gözleri yine dolmuş, fakat ağlamamak için
kendini kasmaya başlamıştı. Katherine ise Richard’ı sevgilisi ile görünce Elena adına üzüldü ve onunda suratı
asıldı. Klaus ‘’sende mi eve gidiyorsun?’’ dedi. Katherine kafa sallayıp onaylayarak ‘’evet’’ ifadesini kullandı.
Richard Gilbert ‘’Sizi de bırakabilirim gideceğiniz yere kadar. Tabi isterseniz’’ dedi. Katherine, Richard’ın
nezaketinden dolayı teşekkür ederek red etti. Klaus ise Katherine’ye gitmemesini Elena ile kendi evlerinde
sohbet etmeyi davet etti. Katherine bir an duraksayarak Klaus’un teklifini kabul etti. Liv Allen’de Richard’a
bakarak ‘’ben Oliver ve Klaus ile daha önceleri tanışmıştım. Eliza ile de tanıştım. Fakat Elena ile doğru düzgün
tanışamadım. O gün kantinde hemen lavaboya gitmişti ve daha sonra kendisini göremedim. Elena ve Katherine
ile de tanışmak isterim. Tanıştıktan sonra gideyim’’ dedi. Richard Gilbert ‘’fark etmez’’ diyerek kız arkadaşının
sözüne tabii oldu. Şimdi Elena Pierce için zorluk dakikaları başlamıştı. Deli gibi aşık olduğu adamın sevgilisi ile
kaynaşmak zorunda kalacaktı. Yaklaşık iki yıl Richard’ı sevdiğini belli etmemişti fakat bu zor imtihanda acaba
pot kıracak mıydı?
Bütün millet içeri girmiş kakara kikiri eşliğinde muhabbetler etmeye başlamıştı. Elena Pierce, Liv Allen ile
muhattap olmamak için ‘’ben içecekleri hazırlayayım’’ diyerek ortamdan uzaklaştı. Mutfakta bir hayli oyalanan
Elena Pierce bazı kişilerin gelmemesi konusunda dikkati üzerine çekmişti. Richard ve Oliver salondan mutfağa
defalarca gelmesi için bağırdığı vakit Elena Pierce mecbur gelme durumunda kaldı. Ortama geldiği vakit hemen
Katherine Grimmes’in yanında oturdu. 5-10 dakika sonra Liv Allen aralarına geldi ve konuşmaya başladı. Tanıştıktan sonra Elena’nın hiç konuşmaması
dikkatini çekmişti. Liv Allen ‘’benden de çekingenmişsin’’ diyerek gülümsedi. Katherine, Elena’nın durumunu
anlamasınlar diye muhabbeti hep farklı şeylere çekmeye başladı. Konuyu devamlı değiştiriyordu.
Klaus kısa bir süre odasına gitmişti fakat daha sonra tekrar arkadaşlarının arasına katılmıştı. Koltuğa oturarak
omuzunun çok ağırdığını dile getirmişti. Richard Gilbert ‘’bende bilgisayardan kafamı kaldırmasam benimde
omuzum çok ağırır’’ diye tenkit etti. Klaus Salvatore ‘’sanki boş vakit geçiriyoruz. Bizim kıl matematikçinin
sınavından geçmem için çalışmam lazım. İnternetten onun temas ettiği konuları inceliyorum’’ dedi. Omuzunu
oflayıp puflayarak tutan Klaus Salvatore’nin acı çektiğini gören Katherine Grimmes çok iyi masaj yaptığını dile
getirdi ve ona masaj yapmak istediğini dile getirdi. Klaus Salvatore tebessüm ederek Katherine’nin masaj
yapma teklifini kabul etti. Katherine’nin nazik ve pamuk gibi elleri, parmakları Klaus’un omuzlarında gidip
gelmesi Klaus’u bir hayli rahatlattı. Klaus gözlerini kapatarak kendisinden geçmiş bir vaziyette ‘’harikasın’’
dedi. Richard Gilbert kahkaha atarak bu rahatlamayı ve harikasın kelimesini kullanarak cinsel içerikli bir şaka
yaptı. Bu şakasından sonra herkes kahkaha atmaya başladı. Klaus ise hafif tebessüm ederek ‘’kesin sesinizi’’
dedi. Bu espiri Katherine’nin de komiğine gitmişti.
Gençler tatlı muhabbetlerine devam ediyor, beraber geçirdikleri geceden lezzet alıyordu. Bu geceden lezzet
almayan tek kişi Elena Pierce idi. Çünkü bazen Richard ve Liv’i samimi bir şekilde görüyor bu görüntüde Elena
Pierce’nin huzurunu kaçırıyordu. Deli gibi sevdiği kişi gözleri önünde bir başkasının kolları arasındaydı. Bu
durumda onun vücuduna çok ağır bir yük olarak binmişti. Fakat her ne kadar ağır bir yük olarakta gelse bu zorlu
geceninde üstesinden gelmeyi başarmıştı. Herkes evlerine dağılmaya karar vermiş, yarın okulda
görüşeceklerine dair birbirlerinden söz almışlardı. Richar Gilbert tekrar Katherine Grimmes’e yönelerek ‘’seni
de bırakayım mı evine?’’ dedi. Katherine ‘’olabilir’’ diyerek evinin yerini söyledi. Liv Allen ‘’yalnız benim evime
çok ters kalıyor, nasıl bırakacaksın onu?’’ deyince Richard ‘’hiç sıkıntı yok bırakırım merak etme’’ dedi. O arada
Klaus Salvatore ‘’ben bırakırım Richard kendini zorlama’’ dedi. Herkes anlaşınca yola çıktılar.
Yolda Katherine ‘’bu gece için çok teşekkür ederim. Sen davet etmeseydin belki de evime gidecek, bu kadar
samimi arkadaşlarınla tanışamayacaktım’’ dedi. Klaus tebessüm ederek ‘’bu samimi ortamdan çok lezzet aldım.
Bunda da senin ve diğer arkadaşlarımızın hisseside var. Bende teşekkür ederim, bu sıcak ortamı oluşturanlar
arasında olduğun için’’ dedi. Katherine Grimmes tatlı gülümsemeler ile Klaus Salvatore’nin ilgisini kendisine
çekiyor ve tatlı sözler söyleyerek aklını ve kalbini kendisine çekmeyi başarıyordu. Klaus ve Katherine ikilisi kendi
aralarındaki muhabbetlerden o kadar keyif alıyorlardı ki bu yolun bitmesini ikisi de istemiyordu. Ama ikisininde
istemediği yol bitmişti ve iki tarafın içini buruk bir hüzün kaplamıştı. Klaus somurtarak Katherine’ye baktı ve ‘’
sanırım artık gitmen gerekiyor’’ dedi. Katherine’de aynı şekilde Klaus’a bakarak ‘’evet, ev arkadaşım olmasaydı
seni davet ederdim bir şey içmeye, fakat saat geç olduğu için ev arkadaşımla aramın bozumasını istemiyorum’’
dedi. Klaus Salvatore sıkılgan bir ruh hali ile evvela yere baktı, sonra havaya baktı ve daha sonra da sağa sola
bakınarak ‘’yapacak bir şey yok’’ dedi. Katherine Grimmes gözlerini kaçırarak Klaus’a baktı ve ‘’gideyim artık
ben’’dedi. Klaus Salvatore el sallayarak arkasını dönüp Katherine Grimmes’in evinin yakınlarından uzaklaşmaya
başladı. İkilinin adımları birbirlerinden her ne kadar uzaklaşsada akılları, kalpleri ve gençlik hevesatları
birbirlerine yakınlaşıyordu.
Klaus Salvatore’nin arkasından bir ses yükseldi. ‘’KLAUS!’’ diye yükselen sesi işitince arkasına baktı ve Katherine
Grimmes’in ona doğru koştuğunu gördü. Katherine Grimmes birden Klaus Salvatore’nin dudaklarına yapışıp
yanaklarını ve saçlarını okşamaya başladı. Akılları, kalpleri ve duyguları yakın olduğu gibi artık bedenen de
birbirlerine yakınlaşmışlardı. Klaus Salvatore bu cazibedar öpücük karşısında kendini kaybetmiş, Katherine
Grimmes’in öpücüğüne karşılık vermeye başlamış, oda Katherine’yi kendisine doğru çekerek onunla sevişmeye
başlamıştı. Uzun süren öpüşmeden sonra Katherine Grimmes, Klaus’tan uzaklaşarak saçını başını toparlamaya
başlamış ve evine doğru yönelmeye başlamıştı. Evine doğru giden Katherine Grimmes içinden tebessüm
ediyordu. Klaus Salvatore’de hafif bir tebessüm atarak Katherine’yi evine doğru giderken izliyordu.
Birbirlerinden hoşlanan bu ikili ilk kıvılcımlarını bu gece atmıştı. Her şey iyi hoş güzeldi fakat bu durumdan Cara
Northman hiç hoşlanmayacağa benziyordu. Ya sizce ?...