Çoğu zaman
sokaklarda caddelerde gezerken tabelaları okumaya özen gösteririm. Birçok
tabela firma sahiplerinin karakterini de yansıtır ara sıra. Emlakçi
tabelalarına baktığınızda ''Benin Evim'' ya da ''Sıcak Yuva'' veya ''Yuvam Emlak''
gibi benzer isimde firmalara rastlarsınız. Hatta reklamlarına sloganda eklerler
filankes emlak ''Yuvanızı yapar.'' ben de o reklamı görünce ''Hadi len oradan
derim yuvayı dişi kuş yapar.'' Spor mağazalarına baktığınız zaman ''Atletik''
ya da ''Kros'' veya ''Sportif'' gibi isimler karşınıza çıkar. Gerçi mahalle
aralarında bile şimdi kalmadı ama bakkal işletmeleri ile karşılaştığınız zaman
''Bizim Bakkal'' veya ''Aile Bakkalı'' ya da ''Güven Bakkal'' gibi küçük
işletme isimleri görüş alanınıza girer. Ha keza o da az kaldı şimdilerde terzi
esnafı da ''Altın makas'' gibi mesleği ile yakından ilgili isimler koyarlar dükkanlarına...
Gelelim bu meşhurluk meselesine. Yine hizmet sektörü olan çoğu firmaların
tabelalarında görüyorum, meşhur dönerci Abuzuttin Usta ya da meşhur pideci
Kahraman Usta ve ya meşhur lokumcu Necati ağabey. Bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Meşhur leblebici Sinan Usta daha bir sürü meşhur piyangocu Kısmet Abla, meşhur
çiğ köfteci Zeynel Birader. Sanki meşhur piyangocudan bilet aldın mı büyük
ikramiyenin sana çıkması garanti ya da meşhur bir dönercide yemek yedin mi
karnın mutlaka tıka basa doyar. Öyle mi zannediyor acaba insanlar...
''Ağabey şura da meşhur bir lokanta var bir ızgara yapıyor, parmaklarını yersin
vallahi, biraz pahalı mahalı olsa da meşhur ağabey bu lokanta Rüknettin
Usta'nın yeri gel girelim geçen ben yedim çok güzeldi hem de diyeyim yani
meşhur çoook meşhur.'' sonra devam eder '' Yemekten sonra çay kahve ikram
ederler hatta onlar bile meşhur, çayları Seylan'dan, kahveleri Yemen'den özel
olarak getirtiyorlarmış kominin biri söylemişti.''
'' Hey dostum benim oğlanın işleri iyi gitmiyor, hep zarar hep zarar, senin
bildiğin meşhur bir Hoca varmış Ardahan'da nefesi kuvvetli, uzak muzak ama Hoca
meşhurmuş, bizim oğlanı ona götürsek de bir okuyup üflese, işleri açılır belki,
şimdi normal hocalara götürsek etki etmez, bu meşhurmuş bir ön ayak ol da
götürelim şu bizim oğlanı.''
''Aha şu sokağın başında meşhur bir mandalcı var, çok meşhur bildiğin gibi
değil bunun sattığı çamaşır mandallarını, ta Çorum'dan Adıyaman'dan, Bitlis'den
almaya geliyorlarmış, siparişleri yetiştiremiyor imiş adamcağız. İnternet
sitesi bile varmış Mandalizm diye. Mandal siparişini veriyormuşsun bir ay
sonraya gün veriyormuş sana, dedesinin dedesinden beri bu iş ile
uğraşıyormuş.''
''Ya birader meşhur bir fare kapanı satan adam arıyoruz bizim barakadan bozma
gecekonduya fareler dadandı, cirit atıyorlar mutfakta salonda kuralım kapanları
da yakalayalım çanına ot tıkayalım şu zibidi farelerin. Oda olamazsa komşunun
meşhur erkek tekir kedisi Boncuk var onu salacağız evin içine iki dakikada
yakalar, bu meşhur kedi, fareleri, şimdi normal kedi getirsek başa çıkamaz
fareler ile.''
İşte böyle bu devirde herkes meşhur ya da meşhur olmayanlar da meşhurluk
peşinde, halbuki sade vatandaşlık ne kadar güzel. O televizyonda ki meşhurlar
gibi kelimelere cümlelere sığmayan büyük aşk yaşamıyoruz ama, biz
sevdiklerimizi de adam gibi severiz evvel Allah, hanım ile yirmi bir yılı
tamamladık kavgasız gürültüsüz, birbirimizi bir kere bile kırmadan, bizden uzak
olsun meşhurluk. Hepinize en derin sevgi ve saygılar yine...