1953'te Dumlupınar denizaltımız battı. Tatbikattan dönüyordu. Bugün 61. ölüm yıldönümü şehitlerimizin. Unutmadık rahmetle anıyoruz. Bu vatan size minnettardır.Herkesin
bilmesi lazım, öğrenmesi ve görmesi...Dumlupınar, bu vatanın toprağının,
havasının ve suyunun harcına katılmış vatan evladının canıdır. Gezerken
toprağın üzerinde Akif ifadesiyle incitmeyin, yüzerken denizinde iyice düşünün,
solurken havasını akledin. Ve her zaman için duanızı esirgemeyin onlardan.
Dumlupınar'ı kaç gencimiz bilir? Kaçımız orada nefessiz
kalanları hatırlar da çektiği her nefesi bu bilinçle tüketir? Kaçımız şükreder
rabbine? Kaçımız "Vatan sağ olsun." der öleceğini anladığında? Bugün,
ülke Suriye'ye dönsün, Mısır'a benzesin diyen nevzuhur zatları görüyoruz,
okuyoruz. Siz bile bile canınızı feda edebilir misiniz bu vatan için? Koltuk
için değil ama! Yüreğiniz ölümü kabullenip "Vatan
sağ olsun." diyecek kadar büyük mü? Kolay olmadı hiç de kolay olmadı
bu vatanı kurtarmak. Bari yaşarken üzerinde huzur içinde, ihanet edip
menfaatiniz için satmayın.
"Ah bir ataş ver
cigaramı yakayım" ı kaç kişi bilir? Biz hariçten gazel okuruz döner yine okuruz. Memleketin canını okuruz da tarihini okumayız. Kaç cana mal
olduğunu vatan toprağının, kaç bedene mezar olduğunu bilmeyiz. Yüreği yaslı ve gözü yaşlı değiliz de neyiz? Fatiha'mız bugün onların
ruhunadır, duamız, şükranımız. Bu vatan size minnettardır. Aldığımız her
nefeste payınız var bu topraklar üzerinde, verdiğimiz her nefeste hakkınız var.
1953 yılı… 3 Nisan'ı 4 Nisan'a bağlayan gece, Dumlupınar
denizaltısı Ege'de katıldığı NATO tatbikatından geri dönüş yolunda, Çanakkale
Boğazı'ndan içeriye giriyordu. Sisli ve rüzgârlı gecede su üstü seyir yapan
denizaltının rotası Gölcük'teki Denizaltı Komutanlığı ana üssüydü. Acının ana üssü oldu Dumlupınar! Hüznün
başkenti oldu. Çaresizliğin resmi..."Ah bir ataş ver
cigaramı yakayım / Sen salın gel ben boynuna bakayım" diyor ya türkü, Dumlupınar için yakılmıştır. Sevgilileri
hayal edin kıyıda bekliyorlar bir umut diye. Eşleri düşünün, çocukları... Canlar var batan denizaltının içinde, aşıklar
var, babalar var.
Eve dönüş yolculuğunda olan 86 denizci, kendilerine yeni bir
görev verilinceye kadar Leylaları olan denizden ve gemilerinden ayrılıp
eşlerine, ailelerine kavuşmanın heyecanı içerisindedir. Ne var ki saatler
02.15'i gösterdiğinde, Çanakkale Boğazı' ndaki Nara Burnu dönülürken, Türk
denizaltıcılık tarihinin belki de en acı kazası yaşandı. Dumlupınar, İsveç
bandıralı Naboland şilebi ile Boğaz'ın orta yerinde çarpıştı. Ve Dumlupınar
battı. Sevinç hüzne döndü., yaşam ölüme...
Gemi ve içindeki 81 kişi çıkartılamadı. 91 metre
derinlikteydiler. Denizaltı battıktan sonra battığı yerin bulunabilmesi için
aşağıdan bir haberleşme şamandırası fırlatmıştı. Bu şamandıranın içinde
irtibatı sağlamak için bir de telefon hattı vardı. Şamandıranın içinden bir de
telefon ve bir yazı çıktı: “Dumlupınar
burada battı, kapağı açın ve irtibat kurun! ' İrtibat kuruldu ama onları
çıkartabilmek için yeterli teknik imkan yoktu o günkü şartlarda. Can pazarıydı.
Aldığı yara sonucu batan ve manevra dairesinde yangın çıkan Dumlupınar'ın kıç
torpido bölümündeki 22 denizci sağ kalmayı başarmış ve kurtarılmayı
bekliyordu. "Kurtaracağız
sizi" deniyordu denizaltında mahsur kalanlara lakin çaresi yoktu, o
derinliğe inilemiyordu ve akıntı fazlaydı.
"Uzun olur gemilerin
direği
Ah yanık olur anaların yüreği
Ah çatal olur efelerin yüreği" Herkes ağlıyordu ve
dua ediyordu. 22 aslan parçası vatan evladımız göz göre göre ölüyordu. Sayılı
saatleri vardı. Oksijenleri bitiyordu. Konuşmuyorlardı sigara içmiyorlardı.
Kurtarma çalışmalar netice vermiyordu. Dumlupınar'dan konuşma, ezan ve tekbir
sesleri geliyordu. Akıntı çok güçlüydü. 80 metreye kadar inilebilmişti. O
derinliğe kadar inen dalgıç yarı baygın yukarı çekilmişti. Gemiye ulaşmaya daha
11 metre vardı; ama başarılamadı. Radyo ve gazeteler vasıtasıyla facia
haberleri kısa zamanda tüm yurtta duyuldu. Milli Savunma Bakanlığının
yayınladığı yedinci ve son tebliğ ise tüm ümitleri tüketti: “Çanakkale de Nara önünde batan Dumlupınar
denizaltı gemisinde kalmış olan personelin kurtarılmasından tamamen ümit
kesilmiştir."
Ve hayatta olan 22 aslan parçasına gerçek söylenir telefonla. "Gerekmedikçe konuşmayın ve sigara
içmeyin" telkini yerine artık "Konuşabilir,
türkü söyleyebilir ve arzu ederlerse sigarada içebilirler." denildi. Yürek yanmaz mı? Alper Tunga
Sagusu'ndaki ifade gibi yürek yırtılmaz mı şimdi? "Ah vur ataşı gavur sinen ko yansın / Arkadaşlar uykulardan
uyansın" Dumlupınar'daki
subay ve askerlerimizin son sözleri ise: “Sizler
sağ olun! Vatan sağ olsun! '' oldu. 72 saat daha hayatta kaldılar sonra "Ah bir ataş ver cigaramı yakayım" diyerek şahadet şerbetini içtiler.
Bu toprağın üzerinde yaşayan, suyunu içen, havasını soluyan
herkes, sözüm sizedir: Bu vatan hiç de sandığınız kadar ucuza alınmadı.Okuyun,
görün ve anlayın. Onların 'Sağ-Sol, Türk-Kürt, Alevi-Sünni' diye bir derdi
yoktu. Tek dert vatandı. Bugün kimin derdi vatandır kimin derdi makamdır,
görün.
30 Mart 2003'te Dumlupınar'a inen bir ekip resim çekmiş ‘Vatan Size Minnettardır.' yazılı bir
onur plaketini de gemiye çakmıştır. Her yıl 4 Nisan' da İstanbul, Çanakkale ve
Gölcük'te Dumlupınar şehitlerini anmak için tören düzenlenir ve denize yeşil
çelenk bırakılır.
"Uzun olur gemilerin
direği
Ah yanık olur anaların yüreği
Ah çatal olur efelerin yüreği" Vatan sağ olsun! Öğrenin
ve kıymetini bilin bu vatanın. Ne olursanız olun;
Sağ-Sol, Türk-Kürt, Alevi-Sünni fark etmez burada
yaşıyoruz, burada yaşamaya devam edeceğiz hep beraber ve burada öleceğiz.
Denizin üzerinde Dumlupınar'ın silueti, kulağımda ah bir ataş ver
cigaramı yakayım var. Gözümde yaş, dilimde dua, gönlümde hüzün ve akıl ufkumda
bu ülkede yaşamanın haklı gururu var.
(
Dumlupınar başlıklı yazı
GürhanGürses tarafından
5.04.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.