[if gte mso 9]>

Modern insanın en önemli çıkmazlarından birisi hiç şüphesiz sahip olma duygusudur. Bu duygu; ne acıdır ki kişiyi en insani özelliklerinden bile uzaklaştırabilmektedir.  Sahip olabilmek adına insani değerlerden yapılan “fedakârlıklar”, verilen ödünler karşılığında, sahip olunanların kıymeti harbiyesinin olmadığını sorgulamaya bile imkân bulamamaktadır modern insan.   Sahip olma veya mülkiyet meselesi insanlık tarihi boyunca her zaman önem arz etmiş olsa bile, günümüzde kapitalizmin hayatımızı kuşatan yönü bu konunun, üzerinde hassasiyetle durmamızı gerektirmektedir. Sahip olmak karşısındaki duruşumuz hayatımızı anlamlandırma açısından büyük önem arz etmektedir. Modern insanın mutsuzluğunun sebebi hep “neye sahip değilim” üzerinden yapılan sorgulamalardır. Çoğumuz mutluluğa giden yolun daha fazlasına sahip olmaktan geçtiğini düşünüyoruz. Bu anlamda hepimizin üzerinde düşünmesi gereken, esasen neye sahip değilim sorusu üzerinden maddi eksikliklere üzülmek yerine, manevi değerler üzerinden sahip olduklarımız olmalı aslında. Sağlıklı bir insan oluşumuz,  gözlerinin ışıltısında mutlu olduğumuz evlatlarımız, eşimiz, sokağımız şehrimiz, ülkemiz yaşadığımız toplum, medeniyet kültür gibi değerlerin yanında sahip olamadığımız maddi unsurların ağırlığı yok mesabesindedir.

            Ünlü psikanalist ve sosyolog Erich From; “sahip olmak yada olmak” adlı kitabında;  olmak ve sahip olmak arasında tercih yapma zorunluluğundan bahsederek, sahip olmak ilkesine göre teşekkül etmiş olan tüm toplumsal sistemlerin insanı mutlu etmekten uzak olduğunu, insanlığın kurtuluşunun “sahip olmak” ilkesinden “olmak” ilkesine geçişle mümkün olabileceğini ifade etmiştir.  From’a göre bu geçiş;  toplumdaki insanları olmak ilkesine göre davranmalarını sağlamakla olur. 

            “Ne olursan (ol) yine gel” diyen Mevlana, acaba olmanın önemine mi vurgu yaptı, bilinmez. Ancak “olmak” bizim medeniyet anlayışımızda her zaman ”sahip olmaktan” önce gelir. Zira kişinin sahip olduğu şeylerdir aslında insana sahip olan, sen sahip değilsindir aslında, sahip olduğun şeydir senin sahibin.  O yüzden Allah bes,  baki heves denmiştir. Allah’a sahipsem o bana yeter ki, odur benim sahibim.  Bundan ötesi mi? Boş hevestir. Ya da Allah’ın var neyin yok,  Allah’ın yok neyin var, budur bizde olmak adına olan.  Yunus’un; derdi dünya olanın, dünya kadar derdi olur sözünü anlamaktır, olmak.  

Olmak; sahip olabileceklerini, dünyayı, dünyalığı terk etmekle mümkündür.   Terk-i dünyadır aslında ifade edilen,  terk-i dünya edenin dünyası mamur olmaktadır çünkü.  Çünkü dünyevi unsurlara karşı tavrımız kadarızdır. Sahip olmak karşısındaki tavrımız kadar. Salt mistik bir tavır, “bir lokma bir hırka” anlayışı değil söz konusu edilen. Modern dünyanın bize sunduğu dahası dayattığı hayat tarzına karşı bir duruş, mülkiyet anlayışına, daha fazlasına sahip ol anlayışına, çalış kazan tüket anlayışına, daha fazla tüket anlayışına, karşı bir duruşumuzun olması gerekiyor.  Kemal SAYAR Kalbin Direnişi adlı eserinde bu konuda şunları ifade etmektedir. “insanlar sahip olarak olabileceklerini düşünüyorlar. O yüzden tüketim tarikatı diyorum ben ona. Bu kadar yaygınlaşabiliyor. Tüketim bundan dolayı bu kadar revaç buluyor. Tüketerek, içimizdeki boşluğa bir şifa bulmaya çalışıyoruz. Daha iyi arabalara binersek, marka bir takım şeyler giyersek komşumuza arkadaşımıza giydiklerimizle yediklerimizle oturduğumuz yerle hava atabilirsek kendimizce, kendimizi daha iyi hissediyoruz.”

Sahip olabilme adına yapılanlar mutlu kılmıyor insanı. Mutlu olabilmek için insanın kendini değerli kılacak şeyler yapması gerekiyor. İnsan kendini değerli kılacak şeyleri yaptığı takdirde “insan” olabilir. Değilse; beşer makamından insan makamına, sahip olmaktan olmak makamına ulaşılamayacaktır. Birçok şeye sahip olabilmek bizi kendimiz kılmıyor, aksine ne kadar sahipsek o kadar az insan oluyoruz.   

( Sahip Olmak Değil Aslolan; Olmaktır başlıklı yazı Vedat Akıllı tarafından 12/20/2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.