Gülseren öylesine kötü günler yaşamıştı ki unutması imkânsızdı. Uğradığı onca haksızlığa, kişiliğine yapılan saldırılara rağmen kendini hala güçlü hissediyordu. Hiçbir suçu yoktu ama kim inanırdı ki ona?

 

Mahkeme günü gelip çatmıştı. Sanık sandalyesine doğru yürürken hayatının en uzun yürüyüşü olacağını düşündükçe aklını kaçırır gibi oluyordu. Çevresine bakmadan yürüdü gururlu ve sinirli bir edayla... Salonu dolduran birçok kişinin bakışlarını üzerinde hissediyordu.

 

Davacı avukatın sorularına kadar her şey yolunda gibiydi. Sorular ardı ardına sağanak gibi gelmeye başlamıştı. Aynı işyerinde çalıştığı kuzeni Olcay bilgisayar kayıtlarında sahtekârlık yaparak paraları zimmetine geçirmiş, olay fark edilince de intihara kalkışmıştı. İki gün yattığı hastanede kurtarılamayarak ölmüştü. Ölmeden önce de davaya adını bulaştırmıştı.

 

Kendi ailesi bildiği Halası ve Eniştesi bile kendine inanmazken, yabancıların kendisine inanmasını nasıl bekleyebilirdi. Aylar önce aralarındaki köprüleri atmışlardı. Hâlbuki Olcay ile iki kardeş gibi büyümüşlerdi.

 

 Davacı Avukatı senaryo üzerine senaryo yazıyor, adeta edebiyat parçalıyordu. Anlattıklarının çoğunu bile duymamıştı Gülseren…

 

Genç Avukatın soğuk bakışları genç kızın yüzünde yoğunlaşmıştı. “Ne kadar rahat bir insansınız? Söyleyeceğiniz hiçbir şey koy mu? En ufak bir suçluluk duygusu bile hissetmiyorsunuz? Sözleri bardağı taşıran son damla olmuştu.

 

Gülseren “Hayır,” dedi sert bir ifade ile… “Hiçbir suçluluk duygusu hissetmiyorum… Vicdan azabı da… Ben suçlu değilim. Büyük bir hata yapıyorsunuz,” dedi. Gülseren gözyaşlarını tutamamış ve ağlamaya başlamıştı.

 

Gülseren davanın ne olacağını tahmin edebiliyordu. Hayatının geri kalan kısmını karanlık duvarların arasında geçirmek istemiyordu. Yirmi üç yaşında ve henüz hayatının baharındaydı. Hiçbir şey yapmamışken niye ceza çekecekti? Suçsuzluğunu ispat etmesi gerekiyordu ama nasıl? Ölmek üzere olan birinin sözleriyle bu duruma gelmişti. Olcay’ın bu iftira ve ihaneti affedilir gibi değildi.

 

Önce salondan dışarı çıkarıldı. Kararı bekliyordu. O anda neler yaşadığını anlatmak mümkün değildi. Yaşlı Avukat geri döndüğünde şaşırmış görünüyordu. “Çok şanslısınız. Son anda davadan vazgeçtiler,” dedi.

 

Gülseren, kulaklarına inanamadı. “Davadan vaz mı geçtiler?” dedi. Bir yandan sevinirken, diğer yandan zayıf insanlar üzerinden hayatını kazanan tüm erkeklerden nefret ediyordu. Arkasına bile bakmadan binadan çıktı. Güneşin altında yavaş adımlarla yürüyerek özgürlüğün tadını çıkarmak istiyordu.

 

Aynı hafta işini kaybetti. Aynı zamanda birikmiş bir parası da yoktu. Asla iyi bir iş bulamayacağına, normal bir hayat süremeyeceğine, birinin ölümüne sebep olmanın yükünden kurtulamayacağına inanmaya başladı. Mahkeme bitmiş de olsa, insanların gözünde o hala suçluydu.

 

Geçmişi değiştirmek elinde değildi. Geleceğini düşünmek zorundaydı. Ne parası, ne işi, ne evi, ne ailesi ne de arkadaşı vardı. Daha çocuk denilecek yaşta ailesi ölmüş ve tamamen yalnız kalmıştı. Bir yolla malvarlıklarının üzerine konan halası, Gülseren’e bir üvey evlat muamelesi yapmıştı. Olcay’ın yaptığı tüm suç ve ceza kendi üzerine yıkılmıştı.

 

Bir gün Olcay’ı kendinden birkaç yaş büyük evli ve zengin bir kadınla öpüşürken yakalamıştı. Kocasını genç bir erkekle aldatırken yakalanmış olmak, güzel bayanın ise hiç hoşuna gitmemişti. “Kadının arzularını yerine getirmek için zimmetine para geçirmiş olmalı…” diye düşündü.

 

Tamamen sıkılıp daraldığı bir anda, bir çıkış yolu vermesi için Allah’a yalvardı. Ne gidebilecek, ne de sığınabilecek bir kapısı vardı.

Bilirim kapın geniştir

Yokuşun sonu iniştir

Bu bela nedir Allah’ım?

İmtihan nasıl bir iştir?

Kapı ardında kapın var

Zerre içinde yapın var

Ben aklı ermez bir kulum

Her şeyde ne çok hakkın var

Beklemediği bir anda kendisini savunan avukat aramıştı. Aklına bir yığın soru geldi. Korku ve endişe duymaktan kendini alamadı. Avukat kendini yanına çağırıyordu.

 

Avukat iyi veya kötü bir şey söylememişti. Bir yığın soru, bir yığın endişe ve korku yeniden yüreğini kapladı… Bir süre gidip gitmemekte tereddüt etti. Kalktı Avukatın yanına doğru yürümeye başladı.

...

Ant-100913


...devamı var...

( Gülseren-1 başlıklı yazı KOCAMANOĞLU tarafından 12.09.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu