NİCE YILLARA ÇANAKKALE

 

     Cennete ulaşan tüm yollar cehennem çukurlarıyla doludur. Cehenneme karşı mücadele verme yiğitliği göstermek ise cennete inançla mümkündür ancak!

     Cehennemin yeryüzü fragmanı Çanakkale! Dünyanın dudağını uçuklatan bir destan Çanakkale!Alnımıza yazılmış,yüreğimize kazınmış Çanakkale! Anlatmaya gücümüzün yetmediği; sözcükleri utandıran,satırları yetersiz kılan Çanakkale!

 

    Yedi düvel birleşmiş, "toprak" istemişti hani bizden. Oysa biz ona "toprak "dememeyi öğrenecektik Mehmet Akif'ten.Sonunda gözlerini doyuracak kadar toprağa gömdük toprağımıza göz dikenleri.

 

     Mermiler çarpışıyordu havada, şüheda yağmuru vardı arşta.Irk sevdası nedir bilmeden vatan sevdasına gömülmüş, gömüldükçe arşa yükselmiştik topyekûn.

 

    3 Kasım 1914...

    Nefesimizi kesmek için "boğaz"ımıza dayanmış itilaf gemileri… Niyetleri İstanbul’da beş çayı… Tavşankanı değil bu çayın kıvamı, Türk kanı!

 

    Boğazın iki yakası bir araya gelmiyor bir türlü. Bir yağlı urgan geçirilmiş memleketimin boynuna, son bir tekmeyle son bulması planlanan Türk egemenliğinin teslimiyeti bekleniyor.

Teslimiyetimizi beklerken teslim olacaklarını nerden bileceklerdi ki?


    Boynumuzdaki urganın günü gelince onlara yular olacağını tahmin edemezlerdi elbet.

Ağır silahlarla tam teçhizat gelmişler ve karşılarında süngülerle, taşlarla vatan savunması yapan  Mehmetçikler bulmuşlardı, nasıl tahmin etsinler?

 

   Cephanelerinde yok yok. İnsanlık hariç , her şey tamam… Ait olmadıkları toprakların kendilerine ait olduğunu ileri sürdüler. Sonunda ait oldukları yeri buldular.

                                         "Geldikleri gibi gittiler! "

       Giderken yaktılar ,yıktılar ama bir şeyi hesap edemediler.Biz anka kuşları gibi küllerinden doğmayı başarabilen bir milletiz.İşte bunu unuttular.

 

      Saçlarında kınalar, vatana kurban olmak için gelmiş her biri.Ölümü korkutan, sırattan keskin bakışları; yalnız secdelerde yere gelen o pak alınları; "Tevhid" i kurtaracak kadar asil  kanları ile Asım'ın nesliydi onlar.Her birinin omzunda 215 okkalık sorumluluk, her biri birer Seyit Onbaşı,her biri destan!...

                    "Cenk başladı mı er meydanında, bulunmaz Türk’e denk!"

    3 Eylül 1914...

    Karanlık limanları aydınlatan Nusret Mayın Gemisi toplamaya geldi boğazın yakalarını.26 ihtar bıraktı denizin maviliklerine. Payını alan her düşman gemisi anlamıştı sonunda yolun sonuna geldiğini. Hezimetin sonu, galibiyetin başıydı Çanakkale! Geçilmiyordu işte!

 

    18 Mart 1915...

    Barutun , ecelin kokusu yerini zafer çığlıklarına bıraktı.Kerbela gibi bir imtihandan alnımızın akıyla çıktık. Bir hilal uğruna binlerce güneş batırdık,bu topraklar için toprağa düştük,makberler dar geldi, tarihlere sığmadık ,Türk kanıyla destan yazdık.

   98. kez kutladığımız bu zaferin sonsuza dek uzanması dileğiyle… Nice yıllara Çanakkale!                                                                                                                                                                                                       

NOT : Çanakkale Zaferini kutladığımız zamanlarda yazı yarışmada olduğu için ancak şimdi paylaşabildim kusura bakmayın...     

 

( Nice Yıllara Çanakkale başlıklı yazı Büşra Sürme tarafından 19.05.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu