Mutlu olduğumuzu sandığımız saniyeler

İncecik bir kum olup kayar gider ellerimizden

Keskin söz kırıkları dökülür dilden

Yar değil can kovulur yürekten

 

Öfke midir hayal kırıklığı mı bölüşülen

İçimizde büyüttüğümüz düşler mi sevgimizi kemiren

Aşk değil miydi yoksa elinde sancak yüreğimize dikilen

Öyle bir gün ki gözler köşe bucak kaçar birbirinden

 

Uzattığım zeytin dalında umut asılıydı oysa

Karanlıklar uyuturken gençliğimi derin uykuda

Bir düş gelimi uğramıştım cennet kokan avuçlarına

Bir yudum huzur dilenmiştim kapında

 

Olsaydı elinde sererdin önüme/ kucak dolusu huzuru sere serpe

Oysa ağır bir yüktü omuzunda ağlayan geçmişin

Merhametin tutuklu geçmişinde

Düş kırıklıklarınsa  hep tetikte

Bırakmadılar bir türlü bırakmadılar ki bizi bize

 

Mutluluk bir yanıp bir kaybolan yıldız belki de

Tam bulduğun anda kaybettiğin

Dilinin ucunda üç ahenkli hece

Koca samanlıkta küçük bir iğne

Evirip çevirip çözemediğimiz sonsuz bilmece

 

///Silindi buğulu cama çizdiğim adın

Hayaller kaldı ateşli sayıklamalarda  yarım 

Oysa ben umutsuzca dallarına savrulan
Kimsesiz kuru bir yapraktım…///
( Söz Kırıkları başlıklı yazı Gülşen tarafından 19.02.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.