TV. lerde hergün izlediğimiz kaza haberleri artık sıradanlaştı.

Büyüklerin can kaybına elbette üzüntü duyuyoruz ama küçük çocukların can kaybı yüreğimize oturuyor.

Onlar ki; henüz bilinçleri tam gelişmemiş, hayatı yeni öğrenmeye çalışan birer tomurcuk...

Yaşamı tanıma öğrenimleri henüz tamamlanmamışken onların hayattan kopmalarına sebep olanlar büyükleridir, genelde anne ve babalarıdır.

Çocuklarını bir kaza sonrası kaybettiklerinde feryad-ı figân, büyük acıları ve çığlıkları yürekleri dağlıyor ama bu yeter mi?

Evvelce Münevver Karabulut cinayetinde de yazmıştım, genç kızın ölümünde erkek arkadaşı ve onun ailesi birinci derecede suçluydular ve nitekim cezalarını aldılar. Benim üzerinde durduğum reşit olmamış genç kızı koruma velayeti olan kendi anne-babasının da sorumlu olduğuydu ve "ölüm" olduğuna göre ceza almaları gerektiğiydi. (linki aşağıda)

Antalya'da güzeller güzeli 3,5 yaşındaki bir kız çocuğu altıncı kattaki evlerinin balkonundan düşüyor ve yavrucuk beton zemine çakılır-çakılmaz oracıkta hayatını kaybediyor.

Olay 1,5 ay önce oldu, anne-baba tabii ki çok üzgünler. Küçük kız ve ağabeyi evde uyurlarken anne markete alışverişe gitmiş. Bu sürecte kız uyanmış, annesini aramış olmalı ki balkona çıkmış ve aşağıya uçmuş.

Burada annenin markete giderken balkon kapılarını kilitlemesi önlem olarak yeterli olacaktı veya çocukları evde uyuyor bile olsalar, yalnız bırakmaması gerekirdi. Çok gerekli bile olsa ihtiyaçlar ertelenebilir ama can daha önemli.

Değinmek istediğim istenmeyen bir durum veya bir kaza ihtimaline karşı "olasılıklarda yaşamak" gerektiğidir.

Hepimiz olasılıklarda yaşamalız, şöyle olursa şu durum oluşabilir teoremi gibi veya satrançta bir sonraki hamle gibi.

İstanbul'da akrabalarını ziyaret eden bir anne ile küçük oğlu... Anne muhtemelen sohbete koyuldu veya meşguliyeti sebebiyle üç yaşındaki küçük Muhammed pencereden aşağıya uçuyor ve talihsiz yavru hayatını kaybediyor. Olayın üzerinden 15-20 gün geçti. Çocuklar büyüme evresinde annelerinin gözleri önünde olmalılar, bu mümkün değilse yeterli güvenlik önlemlerinin alınması şartı vardır.

Boşuna mı anneler babalar balkonlarını tamamen camlarla kapatıyorlar, tırmanan çocuklarını korumak için. Ev kira ise, çocuk büyüyene kadar giriş dairelerde oturmaları büyük ölçüde emniyeti sağlar.

Pencerelere çocuk kilitleri yapılıyor, veled istese de pencereyi açamıyor.

Elim bir olaya "kaza" demek yetmiyor. Kazada suçlu ve suçlular vardır.

Hukuka aksetmiş bir olayı, "yaşamın özü olarak" yıllar geçse de unutmadım, sizlerden de hatırlayanınız olacaktır: Lata olayı...(Lata, henüz işlenmemiş orman ürünü, kalın kereste)

Kasası lata yüklü bir kamyon trafikte seyrederken, virajda dönüş ânında bir adet lata, kamyonun yanında, yaya yürümekte olan bir bayan öğretmenin üzerine düşüp ölümüne sebep oluyor.

Konu doğal olarak hukuk konusu çünkü ölüm var. Dava sonuçlanıyor ve 8/8 kamyon şöförü suçlu bulunuyor. Yargıtayda onaylanmıyor. Sebep: Yaya yürümekte olan kişinin "yolun viraj olduğunu görüp, buradan dönüş yapacak kamyonun fizikteki merkezkaç kuvveti esasına göre yükünün bir kısmının yola savrulabileceğini" düşünmesi gerektiği...

Sonuç, ölen öğretmenin de 1/8 mi, 2/8 mi kesin hatırllamıyorum, kusurlu olduğu hükmüne varılmıştır.

Şunu vurgulamak istiyorum: çocukları kazaya kurban giden anne ve babalar, 18 yaşına kadar velayeti yani koruma ve kollama görevi size ait olduğuna göre, yeterince korumadığınız için, ölümlerine sebep olduğunuz için "büyük oranda suçlusunuz"...

Onların da yargılanıp ceza almaları gerekir.

Böyle bir uygulama ile anne ve babaların çocuklarını korumada daha itinalı davranacaklarını düşünüyorum.

Birkaç gün evvel Antalya'da aşırı yağışlar ve bu yağışların sebep olduğu su birikintileri ile insanları ve hatta araçları sürükleyen sel akıntıları oldu.

Kemer yolunun Antalya girişindeki Sarısu mevkii şiddetli yağmurlarla oluşan selleri yüzünden sabıkalıdır. Antalya'da yaşayanlar bunu bilirler.

İki çocuğu ve eşinin içinde bulunduğu arabayı kullanan baba şiddetli yağışla, önünü göremediği yolda ilerlemek yerine, korunaklı bir kenara arabayı park edip bir süre bekleseydi, 3,5 yaşındaki küçük Irmak şimdi yaşıyor olacaktı.

Üzgünüm, üzgünüz ama burada anne ve baba kusurlarına parmak basmak istiyorum,

Ve Cumhuriyet savcılarını göreve davet ediyorum.

Bu üzücü olayların önünün kesilmesine yardımcı olmak adına...

Selam ve saygılarımla...

Yurdagül Alkan

http://blog.milliyet.com.tr/bu-bir-suc-duyurusudur/Blog/?BlogNo=193230

( Yasa Yapımcıları Ve Uygulayıcıları Nerelerdesiniz başlıklı yazı Gülalkan tarafından 17.02.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.