Güneş dağların arasından kızılla karışık sarı saçlarını dağıtıyor , ufukta yeni bir günün başlangıcını haber veriyordu. Oysa ki bu cennet misali yeşil yaylalar için gün çoktan başlamış daha güneş ufukta belirmeden sığır sürüleri çobanlarla meralara, Erzurum'un sarp ama bir o kadar da yeşil dağlarına doğru yola çıkmıştı. Libi köyü bir tarafı buz gibi akan çayıyla, öbür yanı sırrına sadık bir derviş gibi içine gireni saklayan ormanıyla güzel bir yayla köyüydü. Yaz gelince buraya gelirler, kış olunca ise daha düz olan köylerine geçerlerdi. Şimdi mevsimlerden yaz idi ve yayladaydılar. Evler taştan yapılmış ejderhalara benziyordu. Mevsimlerden yaz olmasına rağmen Erzurum'a yaz gelmemişti. Bacalardan duman yükseliyordu.Bir yer hariç : Bu küçük köyün mescidiydi.

Bu mescitte yiğit bir hoca efendi görev yapıyordu. Medrese usulü ders görmüş, icazetnamesini aldıktan sonra bu küçük köye göç etmiş, buranın halkına kanı ısındığı için de buradan ayrılmamıştı. Kaya Molla siyah saçları,kahverengi gözleri ve ayın on dördü gibi yüzüyle gittiği her yere umut taşıyordu. Köylü de onu çok seviyor, bir dediğini iki etmiyordu. Bugün Kaya Molla sobada yakmak için ormandan odun kesmeye gidecekti. Öğle namazını müteakip eşeği ile yola koyuldu. Mevki ormandı. Yürüdükçe etraf yeşilleniyor ağaç sayısı artıyordu. Tam ormana girecekken bir inilti duydu. Sese doğru ilerlemeye başladı. Sesler gittikçe netleşiyordu. Kaya Molla gördüklerine inanamadı. Sanki bir kabusun içindeydi. Gözlerini ovuşturdu. Hayır bu bir rüya değildi. Önünde iki silahlı Ermeni bir zavallıcığı silah zoruyla sürüklüyor, tehditler savuruyorlardı. Kaya Molla, siyahlara boyanmış elbiseleri kadar kalpleri de kararmış adamlara seslendi : 

-Ne istiyorsunuz zavallı çocuktan ?

Kaya Molla'ya dikkat kesildiler. Çocuğu yere itekleyerek biri cevap verdi :

-Sana ne? Ne istiyorsak istiyoruz. Var git yoluna yoksa canından olursun.

Yüzü yara bere içinde kalan çocuk yerden başını kaldırdı ve Kaya Molla'ya bakarak titreyen sesiyle yalvardı :

-Aman efendim, Tanrı aşkına beni bu zalimlerin elinden kurtarın !

Kaya Molla bu yalvarışa kayıtsız kalamazdı. Her şeyini hatta canını bir kefeye koydu ; öbür kefeye ise insanlığını... Evet içinde bir mizan kurmuştu ve hangi taraf kaç okka fazla gelecekti. O bunu hesaplarken etrafı ölüm sessizliği kaplamıştı.


Kaya Molla içinden "İnsanlık öldü mü ? Hem Allah'ın divanında hesabımız daha vahim olmaz mı ? Bu zalimler bana ne yaparsa yapsın ! diye geçirdi içinden ...

arkası sonra

                                                                  Simurg / Enes Yavuz
( Yusuf'un Hikayesi başlıklı yazı Enes YAVUZ tarafından 26.12.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu