SEVGİLİ ARKADAŞLARIM.SİZLERE BAŞIMDAN GEÇEN FIKRA GİBİ GERÇEK ÜÇ OLAYI ANLATAYIM ,SİZİ BİRAZ GÜLDÜREYİM.....

Yıl yetmişlerdeydi. Şimdi hangi yıl olduğunu hatırlayamıyorum. Yalnız üçüncü sınıfı okuttuğumu çok iyi hatırlıyorum.

Hayat Bilgisi dersinde ilçemiz konusunu işliyorduk. Aniden sınıfa müfettiş teftişe geldi. Daha derse yeni girmiştik. Ya Allah Ya Bismillah,kapı bile çalmadan lambırt içeri daldı. Çocuklar şok oldu tabi. Tabi ben işaret ettim ayağa kalktılar. Neyse müfettiş kendini tanıttı mı, tanıtmadı mı hiç hatırlamıyorum. "Hocam hangi konuyu işliyorsunuz?" dedi. Ben de "İLÇEMİZİ TANIYALIM ünitesini işliyoruz müfettiş bey" dedim.

"Müsaade ederseniz çocuklara sorular sorabilir miyim" dedi. Ben "Tabii buyurun sorabilirsiniz" dedim. Müfettişler nereden hissederler bilmem. Hüseyin diye biraz geç öğrenen bir çocuğum vardı.Adını hiç unutmuyorum. Sarışın,tombalak,bir çocuğumdu.

Müfettiş öğrencimi tahtaya çağırdı adını falan sordu. Arkasından da öğrencime şöyle bir soru yöneltti.
(hatırladıkça o an gözümün önüne geliyor ve hala gülüyorum.)

Hiç İlçemiz konusunu falan açmadan:
"Oğlum başımızda ne var?"  (Yemin ediyorum soru bu)

Çocuk yardım ister gibi bana bir baktı. Tüyo vermem mümkün değil. Çocuk gayet rahat bir şekilde.

"Saaaç öğretmenim."dedi.

Sınıfta bir kahkaha patlaması oldu. Çocuk şaşırdı, müfettiş bozuldu. Ben her olaya hazırlıklıyım. Müfettiş bana döndü dedi ki:

"Çocuk haklı hocanım . Soruyu ben yanlış sordum, hata bende ' ilçemizi kim yönetir' diye sormam lazımdı"dedi ve sınıftan çıktı gitti.

Bir daha da adamcağız sınıfa çıkmadı. Evrakları aşağıya istedi orada inceledi. Hüseyin’i hala unutmam. Kocaman erkek olmuştur şimdi.


İkinci anım:


Aynı sınıfın ikinci sınıfını okuturken. Öğrencilerimi, matematikten, toplama ve çıkarma öğrendiler mi diye yazılı yaptım. Herkes kağıdı verdi. Hatice çıkmıyor. "Hadi Hatice kağıdı ver kızım."dedim." Bir dakika öğretmenim." Bu bir kaç defa tekrar etti. En sonunda Hatice’nin yanına gittim. Bir de ne göreyim. Hatice ayakkabıyı ve çorapları çıkarmış, ayak parmaklarını sayıyor

" Hatice ne yapıyorsun yavrum ?"

Dediğimde ne dese beğenirsiniz.Boynunu büktü.

"Ellerimin parmakları yetmedi öğretmenim ayak parmaklarımı da sayıyorum ."

Demez mi .?Bende film koptu.Sıraya oturdum.Gülsem, çocuk üzülecek.

Ellerimi uzattım " Al  Hatice benim parmaklarımla denkleştir,"dedim.

Gerçekten de benim parmaklarımı da kullanarak işlemi bitirdik ama benim ki benden gitti. Büyüyünce bir kere hatırlattım. Utandı. Bende konuyu bir daha hiç açmadım ama, aklıma gelince hep gülerim.



üçüncü anım.


Akrabadan da yakın bir aileye oturmaya gittik. Bir tane üç, dört yaşlarında ufaklıkları var. Şimdi gelinlik kız oldu tabii. Tepemden öğretmen yenge diye inmez. Tabii bende seviyorum.

Çok afedersiniz tuvalete gitmem gerekti.Annesi küçük yeri gösterdi. Banyoda çamaşırlar varmış. Aynı aileden gibiyiz.

Senin ufaklık cincime tuvaletin önüne geldi kollarını açtı.

"Yenge sen buraya giremezsin."

"Niye?"

"Burası misafir tuvaleti."

"E ben misafir değil miyim? "dedim

"Hayır sen benim öğretmen yengemsin! " dedi.

E bizde anasıyla canmı kaldı gülmekten. Benim gelen yolcu bile geri gitti. Meğer annesi hiç olmazsa bir yer temiz kalsın diye onları öyle kandırıyormuş.

Bu üç anı en çok hatırladığım anılar arasındadır. Hiç unutamam.



Bana katlanıp okuduğunuz için teşekkür ederim. Hepinize selamlar, sevgili arkadaşlarım...


( Başımdan Geçen Fıkra Gibi Üç Gülünç Olay. başlıklı yazı SÜZAN ÇELİK tarafından 26.09.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.