vay tarlası mayasız!
kimden peydahladın bu yalanı
da boynuma kazıyıp kaçtın!

diyesim var
var da
demiyorum işte
boğazıma kadar geliyor
e sensiz boğazımdan da geçmiyor
Ben de 
oracıkta bir bir gemici düğümü atıyorum 
sözcüklerimin nefes alabildiği yere
atıyorum kaçıyorum ben de
tabanı delik bir filikaya atlayıp

hatırlamalara duyarlı masalların bir ferdiyseniz
filhakika düşlere riayetli bir fert olmak istiyorsanız
(%70 yün - % 30 orlon)- ipek yok-kelebekler grevde
siz de tabiatınızı korumak istiyorsanız eğer
bulduğunuz her kurak pencere dibine
acıklı bir masal ekin
ektiklerinizi biçin
ki öyle çıkar ancak -organik gözyaşları-
tarladan sofranıza...
öyle öğretmediler mi zaten 
"ne ekerseniz onu biçersiniz" demedi mi ced-lerimiz
biz de öyle yapıyoruz işte
hüzünlerimiz bir yorgan boyu

yollarda düş levhaları
“mecburi hüzün yolu”
“karşıdan gelen umutlara yol ver”
“dikkat kasis var”
“sancılar geliyorum demez…”
Hepsi boynumuza asılı
Hepsi yazgımıza askıntı


"düşlerde yıkamayınız, çeker" 
sempozyumundan hatırladıklarım bunlar
bir sergi açılışından daha samimi nakaratlar fısıldadılar
dediler ki herkes paramparçadır tarihlerinde
dediler ki tüm gözyaşlarımız resmi sponsorumuzdur
o yüzden can kulağımı da getirdim yanımda
o yüzden
sadece sınırı geçebilenlerin ağzında kaldı cümleler


en uygunu portatif rüyalardır
katlanabilen, taşınabilen
ne görüyorsanız orada akıyorsunuzdur
kendi mecralarınızın akrabasısınız
o kısacık zamanları toplar
kendinize deniz örersiniz, ağaç örersiniz
sıkıca örtersiniz uykularınıza
öyle öğretmediler mi coğrafya derslerimizde
“dört tarafı sessizliklerle çevrili insan vücudunun 
Dörtte üçü hüzünle doludur”


yine sevinçler kaybolmak için sırada
derisi mayhoş uykumun kapısını çalıyorlar
anca duyuyorum çok uzaktan
sen çık biz gireceğiz diyorlar
ben çıkıyorum uykumdan onlar giriyor
yine her tarafta endişeli ürkek portreler
yine paspasımın altında bir dolu denenmemiş notlar
türlü türlü iğneler, türlü türlü buğular
evet bir roman kahramanı değilim ama
yine de rica ediyorum yazarıma :
ille de koparacaksan 
sapımdan değil kökümden kopar
ki öyleyece düşebileyim ellerimde büyüttüğüm harflerin yanına



vay tarlası mayasız!
kimden peydahladın bu yalanı
da boynuma kazıyıp kaçtın!

diyesim var
var da
diyemiyorum :
yine araya o tanıdık masalın katibi giriyor :”
“ağlayanlar, ağlayamayanlar, kısa bir düş arası!”


Oktay Coşar
( Düşlerde Yıkamayınız Çeker - Sempozyumu başlıklı yazı marcel tarafından 7/2/2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu