zehiri bir yudumda dikip başına
acıyı yürekten sökmek vardı
kesip te damarları parçalanırcasına
bedenini darağaçlarından asmak vardı
ölmüşüm düşlerin sokağından her geçtiğimde
gecelerin koynuna sessizce girmek vardı
aşka dair ne varsa yüreğimde
bir bardak ölümü içmek vardı aslında



umuduna kapılmak vardı
kanayıp gecelerde sessiz sessiz
gözyaşıyla sulamak vardı
ayağını bastığın yere toprak olup serilmek
ez diye seven yüreğimi..
figüran rolünde oynamak vardı
kulak tıkamak feryatlarına
görmemek gerek siluetini
susmak vardı tek kelime etmeden
hiçliğin ezgisini yazarak
boş sayfalara



incinen aşkımı koparmak vardı aslında
zehir sözcüklerini akıtıp yüreğime
ruhları da yıkasınlar giyotinlerle
dizlerinde inzivaya çekilmeden önce
dilimde adını haykırmak vardı
karanlık duvarlara
sokulup sinene uyumak vardı
teninde yaşamak susuzluğumu
dindirmek kaynayan magmalarımı
göğsüne başımı yaslayarak
unutmak vardı tüm acıları
terkedilmiş dünyanda



sevgilim;
taze bahar kokularınca koklamak vardı
her renge yazdığın kadınlığını
beni bana bırak ateş çemberlerimde
iğnemin ucunda zehrim
az sonra yakacaklar kimsesizliğimin şehrini
yavaş yavaş öleceğim
adını sayıklayarak


adını sayıklayarak…



adem efiloğlu / bir garip ademoğlu
( A S L I N D A başlıklı yazı AdemEFİLOĞLU tarafından 26.07.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.