Sabahın hayrına durmuş sabırla

oturmuş sekiye

ocakta

üç ayaklı sacayakta

kahve cezvesi duman duman

illâsalı avıla abanmış bir kuşluk vakti

kuş sesleriyle şakıyor elvan elvan

bir de gökyüzü sunulmuş bahtına

ibrişim şalı salkım saçak

kâh duru mavi

kâh bulut

ak pak tostoparlak...

 
Sen bunları unut,diyor hellâlisi Hacer Hanım'a

bulut üstümüzden gelip geçerce

mevsim yaprak dökerce

unut unutabildiğince

işte orada

Karakuz Ormanı bir kurşun menzili

ay karası gün ortası demez

yaz kış demez

Dobruca komitacıları pusu tutar sinsi sinsi.

Yaşanılmaz, diyor vefalısı Hacer Hanım'a

yaşanılmaz gayri bu toprakta

Yusuf'umu vurdular

vurdular Yusuf'u

güpegündüz

uluorta...

 
Ve bir göç

şekillennip büyüyor beynin kılcal damarlarında

büyüdükçe çoğalıyor Köstence limanında

bir göç kıldan ince kılıçtan keskin

uzun gecelerce uzun

Dobruca'dan

Anadolu'ya.

 
Denizde vapur

omuzda Yusuf gidiyor

kefenden taşmış al kan delikanlılığı dal budak

gökyüzünde bulut gidiyor gökyüzü ak pak tostoparlak

omuzdan omuza devrediyor meşe tahtası teneşir

devreden göçlerdir akşamdan sabaha
 
yıldan yıla Dobruca'dan Anadolu'ya

uzun gecelerce uzun

bulutlarla haşır neşir.

 

Galip Sertel

( Sabaha Sabırla başlıklı yazı GalipSERTEL tarafından 24.02.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.